Cumhuriyet Dönemi
1923 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi
İki ya da daha çok devlet arasında imzalanan bir protokol vasıtasıyla, hukuksal boyutu, coğrafyası, zaman aralığı, göç yolları ve araçları, taşınmazların durumu gibi meselelerin belirli esaslara oturtulmuş şekilde uygulandığı ve bunların (nüfusları değiş-tokuş edecek devletlerden oluşan) karma ve/veya uluslararası bir komisyon aracılığıyla yürütüldüğü ve/veya denetlendiği; göç ettirilecek nüfusun ırk, din, dil gibi bir takım niteliklerinin ve göç edilen yer(ler) ile iskân birimlerinin daha evvel tespit edildiği; hatta göçmenlerin iaşe, sağlık gibi ihtiyaçları için özel birimlerin kurulduğu, sistematik ve kurallar çerçevesinde hayata geçirilen zorunlu nüfus hareketine mübadele denir. [93] Mübadele kelime kökeni olarak, Arapça “bedel” kelimesiyle yakın bağı olan ve “değiş tokuş, trampa, bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi” anlamına gelen bir kelimedir. Mübadil, “mübadele olunmuş, başkasının yerine getirilmiş ve bir şeye bedel tutulmuş” manasındadır.[94]
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Anlaşması, Türkiye ve Yunanistan’daki azınlıkların durumunu yasal bir zemine oturtmak gibi bir işlevi de olan Lozan Barış Görüşmeleri esnasında ortaya konan ve 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan bir anlaşmadır. 19 maddeden oluşan sözleşme gereği; Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklarıyla, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesi gerçekleştirilecektir. Bu kimselerden hiç biri, Türk Hükümetinin izni olmadıkça Türkiye’ye ya da Yunan Hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan’a dönerek orada yerleşemeyecektir. Birinci Maddede öngörülen mübadele, İstanbul’da oturan Rumları (İstanbul’un Rum ahalisini) ve Batı Trakya’da oturan Müslümanları (Batı Trakya’nın Müslüman ahalisini) kapsamayacaktır. 1912 Kanunuyla sınırlandırıldığı biçimde, İstanbul Şehremaneti daireleri içinde, 30 Ekim 1918 tarihinden önce yerleşmiş bulunan bütün Rumlar (İstanbul’da oturan Rumlar), İstanbul’un Rum ahalisi sayılacaklardır. 1913 tarihli Bükreş Andlaşması’nın koymuş olduğu sınır çizgisinin doğusundaki bölgeye yerleşmiş bulunan Müslümanlar (Batı Trakya’da oturan Müslümanlar), Batı Trakya’nın Müslüman ahalisi sayılacaklardır.
Sözleşmede kullanılan “emigrant” (göçmen) terimi, 18 Ekim 1912 tarihinden sonra göç etmesi gereken ya da göç etmiş bulunan tüm gerçek ya da tüzel kişileri kapsamaktaydı. [95] Mübadele uygulamasında, her iki halkın mülkiyet haklarına ve alacaklarına hiçbir zarar verilmeyecek, mübadele edilecek halklara mensup bir kimsenin hangi nedenle olursa olsun gidişine hiçbir engel çıkarılmayacaktı. Zanlı ya da suçu kesinleşmiş kişiler, kovuşturma yapan ülkenin makamlarınca göçmenin gideceği ülkenin makamlarına teslim edileceklerdi. Göçmenler, bırakıp gidecekleri ülkenin uyrukluğunu yitirecekler, vardıkları ülkenin topraklarına ayak bastıkları anda, bu ülkenin uyrukluğunu edinmiş sayılacaklardı. Göçmenler, her çeşit taşınır mallarını yanlarında götürme ya da bunları taşıttırmakta serbest olacaklardı ve bu mallardan giriş-çıkış vergisi alınmayacaktı. Aynı zamanda, cami, tekke, medrese, kilise manastır, okul, hastane, dernek, birlik gibi tüzel kişiler ve başka kurumlar personellerini de kapsamak üzere, kendi topluluklarının taşınır mallarını serbestçe götürmeye, taşıttırmaya hak kazanmışlardı. Her iki ülke, karma komisyonun önerisi üzerine, taşıma işlerinde en geniş kolaylıkları sağlayacaktı. Taşınır malların tümünü ya da bir bölümünü yanlarında götüremeyecek olan göçmenler, bunları oldukları yerde bırakacak, bu durumda yerel makamlar, bu malların dökümünü ve değerini ilgili göçmenin gözleri önünde saptayacaktı. Göçmenin bırakacağı taşınır malların dökümünü ve değerini gösteren tutanaklar dört nüsha olarak düzenlenecek, bunlardan biri yerel makamlarca saklanacak, ikincisi karma komisyona sunulacak, üçüncüsü gidilecek ülkenin hükümetine, dördüncüsü de göçmenin kendisine verilecekti.[96]
Mübadele Sözleşmesi’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlamak üzere bir ay içerisinde Türk ve Yunan Hükümetlerinden dörder ve I. Dünya Savaşı’na iştirak etmemiş devletlerin vatandaşları arasından Milletler Cemiyeti Meclisi’nce seçilecek üç üyeden oluşan bir Karma Komisyon kurulacak ve komisyonun başkanlığını tarafsız üyeden her biri dönüşümlü olarak idare edecek, komisyon gerekli gördüğü durumlarda tali komisyonlar kurmaya da yetkili olacaktı.[97]
Bu göç hareketinin sonunda, yaklaşık 1.700.000 insan mübadeleye tabi tutulmuştur. Bu sayının 1.200.000’ini Anadolu’dan Yunanistan’a giden İstanbul dışındaki Türkiye uyruklu Ortodoks Rumlar; 500.000’ini de, Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen Batı Trakya dışındaki Yunanistan uyruklu Müslümanlar oluşturmaktadır.[98]
Anadolu’daki diğer yerleşimlerle karşılaştırıldığında, Mübadele sürecinde Ayvalık’ta, iskân problemleri daha kolay çözülmüştür. Bunun nedenlerinden biri, esas mübadele konusu olan Rum ahalinin, zaten mübadele resmi başlangıcı olan tarihten önce Midilli ve Yunanistan’a kendi olanaklarıyla göç etmiş olmasıdır. Bir diğer husus ise, Ayvalık’ın mübadil alan diğer illerden, kasabalardan ve beldelerden farkı; mübadeleden önce bu kentte yaşayan yöneticiler haricinde Müslüman Türk nüfusun bulunmamasıdır.
Ali Cengizkan’ın yaptığı, Başbakanlık Cumhuriyet Arşiv’inin Toprak İskân Genel Müdürlüğü (TİM) tasnifinde bulunan 10557 yazışma belgesi üzerinde yapılan kapsamlı bir araştırma kapsamında, bindirme-taşıma yazışmalarında, 8 Nisan 1924 tarihli belgede 5832 kişinin Girit’ten Ayvalık’a Nisan ayı içinde nakli düşünülmekteydi. Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti’nin 1923 tarihli bir erken raporuna göre, Ayvalık’ta iskân edilebilecek mübadil sayısı 18235 olarak saptanmıştı ve buna karşılık yerleşenlerin sayısı ise yalnızca 2240 idi. Dolayısıyla bu rakamlara göre, Aralık 1923 içinde ilkin 8000; daha sonra 4,782 mübadil Midilli ve 1027 mübadil de Resmo’dan olmak üzere, toplam 13,809 kişi iskân edilmiştir. Diğer sayıyı da (5832) eklediğimizde 19,641 kişi yapmaktadır ki; başka bir kaynakta yer alan (bkz. Ayvalık Sıhhiye Müdürü Hikmet Süreya ile yapılan söyleşi) ve 19-23 Ekim tarihleri arasında 7500 kişinin başarıyla yerleştirildiği bilgisindeki sayıyla uyumludur. Tümüyle boşaltılan ve 1922 sonundan önceki nüfusu yaklaşık 20,000 olan Ayvalık’a, yine yaklaşık 21000 kişi yerleştirilmiştir. Eylül 1924 ayındaki saptamaya göre, Ayvalık’ta, dört bin altı yüz yirmi iki (4622) tanesi mübadillere ait olmak üzere toplam dört bin dokuz yüz yirmi iki (4922) hanede toplam yirmi bir bin sekiz yüz yedi (21807) kişi “göçmen” olarak bulunmaktadır. Kent savaşılmadan terkedildiği için yıkım ve yangın söz konusu değildir. Öte yandan Ayvalık’a sevklerden bazılarının da Cunda Adası’na yapıldığı, yazışmalardan anlaşılmaktadır.[99]
Kentin boş olması nedeniyle Ayvalık’ta mübadillerin iskânı çok daha kolay olmuş; fakat zeytinliklerin dağıtımı ve Yunanistan’daki mallarına karşılık mal almak olarak açıklayabileceğimiz tefviz işlemleri sırasında problemler yaşanmıştır.
[93]Tuncay Ercan Sepetçioğlu, “İki Tarihsel “Eski” Kavram, Bir Sosyo-Kültürel “Yeni” Kimlik: Mübadele Nedir, Mübadiller Kimlerdir?”, TSA / YIL: 18 ÖZEL SAYI S: 3, Ocak/January 2014, s.51.
[94]Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, 1988, s.835.
[95]Sözleşmede geçen ‘göçmen’ terimi ‘mübadil’ kelimesine karşılık gelmektedir.
[96]“Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol”, Lozan Mübadilleri Vakfı, erişim: 07.03.2022, http://www.lozanmubadilleri.org.tr/mubadele-sozlesmesi/
[97]Ladas, S. P., The Exchange of Minorities: Bulgaria, Greece and Turkey, New York, 1932, s.335
[98]Kemal Arı, “Türk Roman ve Öyküsünde “Mübadele”, Tarih ve Günce Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi Journal of Atatürk and the History of Turkish Republic I/1, (2017 Yaz), s.6.
[99] Ali Cengizkan, “Mübadele Belgelerinde Ayvalık”, Ege Kitap I, 2016, s.19-22.
1928 Ayvalık’taki Kiliselerin Camiye Dönüştürülmesi
1928 yılından sonra, Ayvalık’taki 4 kilise, camiye dönüştürülmüştür. Hagios Athanasios, Küçükköy Merkez Cami; Kato Panaya Kilisesi, Hayrettin Paşa Camisi; Hagios Ioannis Kilisesi, Saatli Cami ve Hagios Georgios Kilisesi de Çınarlı Cami adını almıştır. Bu kiliseler günümüzde de cami olarak işlevlerini sürdürmektedirler.
1944 Ayvalık’ta Deprem
Batı Anadolu ve Kuzey Batı fay hattı üzerinde bulunan Ayvalık ilçesi, birinci derece deprem kuşağında yer almasından dolayı, farklı zamanlarda yaşadığı depremlerden olumsuz etkilendi.
6 Ekim 1944 tarihinde yaşanan depremin merkezi Ayvalık olmakla birlikte [100] , Akhisar, Manisa, Tekirdağ, Gönen, İzmit, Bursa, Konya, Kırklareli ve civar illerden de hissedildi. 5 Ekim 1944 perşembeyi cumaya bağlayan gece, sabaha karşı 5.35’te başlayan ve yaklaşık 45-50 saniye süren çok şiddetli yer sarsıntısı Vehbibey, Zekibey ve Hayrettinpaşa mahallelerini tamamen, Kemalpaşa, Fevzipaşa mahallelerinin yarısını; Fethiye, Hamdibey, İsmetpaşa, Sakarya mahallelerini kısmen tahrip etmiş ve diğer mahallelerde de maddi zarar ve hasar oluşturmuştu.
İlk belirlemelere göre 14 ölü, 35 16 ağır 257 de hafif yaralı vardı. Daha sonra ölü sayısı 30’a yükseldi. Depremin sadece Ayvalık’taki maddi zararının 12 milyon lira olduğu ifade edildi. Bu depremde 3 mahalle yok oldu, 700-800 ev tamamen yıkıldı, 1000- 1200 ev oturulamayacak hale geldi. 800 ile 1000 ev arası da tamire muhtaç haldeydi. Çarşıda sağlam bir mağaza veya dükkân kalmayan deprem sonrasında, harap olan belediye binası boşaltıldı. Belediye teşkilatı itfaiye garajına nakledildi. Ve bina tamir edilinceye kadar belediye hizmetleri burada verildi. Hükümet Konağı, adliye binası, parti ve halkevi binaları, inhisar dairesi, askerlik şubesi, elektrik santrali, dispanser, emniyet dairesi, postane, İş Bankası, ortaokul, Gazi, Sakarya ve İstiklal ilkokulları tamamen veya kısmen hasar gördü.
Sanayi kurumlarındaki zarara gelince; Pirina Fabrikası müstesna diğer fabrikalar az ya da çok tamamı hasar görmüş, bazı fabrikaların 30 metre yüksekliğindeki tuğladan örülü bacaları yıkılmış ve bunlar makine daireleri veya yağ depolarını hasara uğrattığından fabrikaların mahsul döneminde çalışamama tehlikesi oluşmuştu. Yaklaşan zeytin toplama dönemi de göz önüne alınarak fabrikalarda tamire başlandı. Muhtemel yeni sarsıntılar için tamirat işlerinde ve özellikle çatıların kaplanmasında çinko kullanıldı.
30 kişinin ölümüne, 5500 binanın hasar görmesine yol açan bu deprem, tarihi boyunca Ayvalık’ta yaşanan en büyük depremlerden biridir. Deprem sonrası ilçenin büyük bir kısmında altyapı felce uğramış, yıkılan evlerin yeniden düzenlenmesi ve çadırlardan evlere geçiş için Ayvalık halkı iki yıla yakın bir süre beklemiş, bu esnada ilçeden dışarı kalıcı göçler yaşanmıştı. Depremde en büyük hasar Ayvalık’ta yaşanmakla birlikte, Çanakkale’den İzmir’e sahil şeridindeki ilçe ve köyler de depremden az veya çok etkilendiler. [101]
1944 Ayvalık Depremi: “Büyük Depremler”, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, erişim: 25.10.2022, http://www.koeri.boun.edu.tr/sismo/2/deprem-bilgileri/buyuk-depremler/
Serap Taşdemir, “1944 Ayvalık Depremi ve Sosyo-Ekonomik Sonuçları”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
Serap Taşdemir, “1944 Ayvalık Depremi ve Sosyo-Ekonomik Sonuçları”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
[100]“Büyük Depremler”, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, erişim: 25.10.2022, http://www.koeri.boun.edu.tr/sismo/2/deprem-bilgileri/buyuk-depremler/
[101] Serap Taşdemir, “1944 Ayvalık Depremi ve Sosyo-Ekonomik Sonuçları”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016), ss.8-23.
1948 Birinci Kentsel Plan
İmar ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanmıştır.
1950 Kentsel Dönüşümler
1948 planına göre Atatürk Bulvarı ve iç bölgelerdeki yol genişletme çalışmaları.
Kaynaklar: Psarros, Dimitrios. To Ayvali kai Microasiatiki Aiolida (in Greek), 2017.
Damien Dessane, Kydonia/Ayvalık Academy (1803-1821): Education for the new Miletus, 2020
1964 Ayvalık’ta Şehircilik Araştırmaları
İTÜ Şehircilik Kürsüsü Başkanı Prof. Kemal Ahmet ARU önderliğinde Şehircilik Kürsüsünde üye olan 7 akademisyen ile birlikte 80 kişilik bir grup ile Ayvalık’ta 4 gün boyunca saha gezileri ve sözlü tarih araştırmaları ile çalışmalar gerçekleştirilmiştir. 1963-64 öğretim yılı Şehircilik II dersi kapsamında yapılan tespit çalışmaları İstanbul’da Fakülteler Matbaasından 1964 yılında basımı gerçekleştirilen kitap ile yayınlanmıştır.
1972 Kalkınma Planı
Yavuz Taşçı tarafından hazırlanmıştır.
1976
Kentsel sit, yeşil karakterli kentsel sit ve doğal sit sınırları belirlenmiştir.
1977
Geçiş Dönemi Yapılanma Koşulları belirlenmiştir. Sit sınırlarında düzenlemeler yapılmıştır.
1977
Tescil kararları alınmıştır.
1978
Geçiş Dönemi Yapılanma Koşulları belirlenmiştir.
1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ve Plan Kararları uygun bulunmuştur.
1978 Kentsel Plan
Baran İdil tarafından hazırlanmıştır.
1989 Uygulama İmar Planı
1990 Uygulama İmar Planı
Ayvalık Merkez ve Alibey Adası Uygulama İmar Planı uygun bulunmuştur.
1994 Koruma Amaçlı İmar Planı
Ayvalık Merkez 1/1000 ve 1/500 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı uygun bulunmuştur.
2008
Ayvalık Merkez Kentsel Sit sınırı genişletilmiştir.
1. Derece Doğal Sit sınırı daraltılmıştır.
2017 Ayvalık Endüstriyel Peyzajı
Ayvalık, “Ayvalık Endüstriyel Peyzajı” ismiyle UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kaydedilmiştir. https://whc.unesco.org/en/tentativelists/6243/
2019 Ayvalık Yönetim Alanı onanmıştır.
27/11/2005 tarih ve 26006 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”, 6.Maddeye göre öneri yönetim alanı, 2 Mart 2019 tarih ve 168666 sayılı makam oluru ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir.