Yerelde Görüşmeler

Ayvalık Alan Başkanlığı tarafından “Yerelde Görüşmeler” kapsamında görüşülen kişiler:

01.06.2021 Ayvalık Ziraat Odası

17.06.2021 Yrd.Doç.Dr.Figen ERDOĞDU / Sanat Tarihçisi (Akademisyen) Balıkesir Üniversitesi Ayvalık Meslek Yüksek Okulu Mimarlık ve Planlama Bölümü

22.06.2021 Mehmet Müjdat SOYLU / Mimar (Araştırmacı, Yazar ve Arşivci)

24.06.2021 Damien DESSANE / Ziraat Mühendisi (Yazar ve Araştırmacı)

28.07.2021 Esra BAŞAK / Serbest Danışman (Aktivist ve Araştırmacı)

04.08.2021 Dr.Berrin AKIN AKBÜBER / Sanat Tarihçisi (Akademisyen) Aliağa HABAŞ Mehmet Rüştü Başaran Bilim ve Sanat Merkezi

10.08.2021 Vedat Zeki TOKYAY / Mimar (Akademisyen) – İzmir Ekonomi Üniversitesi

18.08.2021 Doç.Dr.Elif YILMAZ / Sosyolog (Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ve Ayvalık) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü

21.08.2021 Dr.Suzan KANTARCI SAVAŞ / Ekonomist (Zeytinyağı Tadımcısı, Araştırmacı) Kırklareli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

24.08.2021 ADRAMYTTEION KAZI BAŞKANLIĞI

                     Yrd.Doç.Dr.Hüseyin Murat ÖZGEN / Arkeolog – Adramytteion Kazıları Bilimsel Danışmanı – Edremit Körfezi Yüzey Araştırmaları Başkanı

                     Dr.Hasan Sercan SAĞLAM / Şehir Plancısı – Adramytteion ve Körfez Araştırmaları Heyet Üyesi

                     Prof.Dr.M.Rıfat AKBULUT / Şehir Plancısı – Adramytteion ve Körfez Araştırmaları Heyet Üyesi

                     Doç. Dr. Sabriye Çelik UĞUZ / Adramytteion ve Körfez Araştırmaları Heyet Üyesi

26.08.2021 Ayvalık AR-GE (Araştırma, Geliştirme, Uygulama) Derneği

                     Av. Tuba AYSUN / Yönetim Kurulu Başkanı

                     Veysel AVINCA / Yönetim Kurulu Bşk. Yrd.

                     Erol ÇETİNTAŞ / Genel Sekreter

26.08.2021 İDA-MADRA JEOPARKI EKİBİ

                     Prof.Dr.Abdullah SOYKAN / Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Fiziki Coğrafya Bölüm Başkanı

                     Dr.Erdal GÜMÜŞ / Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Dr. Öğr. Üyesi

02.09.2021 Nesrin ERMİŞ PAVLİS & Spiros Myron PAVLİS / SİNİPARKSİ

03.09.2021 Ayşegül ÖZER / Mimar – Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğr.Gör.

29.09.2021 Fırat AYKAÇ / Restoratör Mimar – Akademisyen

27.10.2021  Faruk ERGELEN / İnşaat Mühendisi (Araştırmacı, Yazar ve Arşivci)

17.11.2021  Serap TUNCAY / Mimar ve Butik Otel İşletmecisi

06.12.2021  Taylan KÖKEN / Araştırmacı, Yazar ve Arşivci

16.12.2021  Hasan ŞILDAK / Balıkesir Valisi

17.12.2021  Mürsel SABANCI / BBB Genel Sekreter Yrd. (Balıkesir Büyükşehir Belediyesi)

30.12.2021  Mehmet YAŞAR / Taş Ustası ve Restorasyon Uzmanı

20.01.2022  Kürşat Ailesi / Kürşat Ayvalık Zeytinyağı (Fatma&Ali&Mustafa Kürşat)

27.01.2022  Barış Gün ŞAHİN / Müzeci-Tasarımcı-Seramik Sanatçısı

05.03.2022 Mehmet İrem HİMAM / Gömeç Belediye Başkanı – Fizikçi

25.03.2022 Naki ÖZKAN / Gazeteci

25.03.2022 Selçuk KALTALIĞOLU / Plastik San.Koor. & Hakan URUL / Tiyatro Sanatçısı

30.03.2022  Bilal YILMAZ / Disiplinlerarası Sanatçı ve Tasarımcı

31.03.2022  TEMA Vakfı Ayvalık İlçe Sorumluluğu / Sivil Toplum Kuruluşu

31.03.2022  Elçin KILIÇ / Mimar (Mimarlar Odası Ayvalık İlçe Temsilciliği Başkanı)

01.04.2022  Aysel NAMLI / KEDİ Kadın Emeğini Destekleme İşliği Yönetim Kurulu Başkanı – Emekli Bankacı

01.04.2022  ASKEV / Yön.Kur.Bşk. Lamia MÜSLİM & Yön.Kur.Üyesi Sema KIS

04.04.2022  Dr.Özkan ARIKANTÜRK /Koleksiyoner – Diş Hekimi

13.04.2022  Ayvalık Turizm Danışma Bürosu / Ömer ŞANCI

15.04.2022  Hakan DİNÇ / Rehber-Tercüman

11.05.2022  Hakan OSMANOĞLU / İş Bankası Ayvalık Şubesi Müdürü

17.05.2022  Hayri Kaan KÖKSAL / Mimar-Yerel Tarih Araştırmacısı

13.06.2022  Yücel KURŞUN / Fotoğrafçı

23.06.2022  Kenan ÖZTÜRK / Filolog – Karagöz Sanat Evi

01.07.2022  Gültekin EMRE / Şair, Yazar ve Çevirmen

05.08.2022  Ayvalık Tabiat Platformu / Nebahat Dinler, Salih Öz, Erhan Çiftçi

12.08.2022 Ahmet Çelik ALATUR / Yüksek Mühendis-Mimar

01.02.2023 Hasan ONAY / Ali Onay ‘ın Oğlu

24.02.2023 Serdar ATEŞER / Besteci-Müzisyen

15.03.2023 Ali AKDAMAR / Mimar-Grafik Tasarımcı

24.03.2023 Jared RAKER / Ayvalık Baptist Kilisesi Papazı

04.05.2023 Fehmi ENGİNLER / Ayvalık Fehmibey Zeytincilik

08.05.2023 Besen SORAL / Avukat-Ayvalık Sevdalısı

31.05.2023 Tulya MADRA / Endüstriyel Tasarımcı-Sermaik Sanatçısı

25.08.2023 Arzu ACUROL / Araştırmacı, Yemek Kültürü Yazarı

31.10.2023 Eşref ARIKIZ / Taş Ustası

05.02.2024 Kemal ANADOL / Yazar, Siyasetçi, Eski Dönem TBMM Milletvekili

Ayvalık Ziraat Odası – 01.06.2021

Ayvalık’ta yetişen zeytin çeşitleri, bölgedeki tarımda başlıca sorunlar ve ziraat odası olarak zararlılarla mücadele kapsamında yapılan çalışmalar hakkına bilgiler alındı. Bölgede toplam ağaç sayısı ve ekili alan ile odanın çıkarmış olduğu yayınlardan örnekler alındı. Zeytin sineği isimli canlının larva döneminde zeytin meyvesinde oluşturduğu hasarın en büyük problem olduğu ve bununla mücadele konusunda yapılanlar hakkında bilgi edinildi.

Doç.Dr.Figen ERDOĞDU – 17.06.2021

Yrd.DoçDr.Figen ERDOĞDU / Sanat Tarihçisi – Akademisyen
Balıkesir Üniversitesi Ayvalık Meslek Yüksek Okulu Mimarlık ve Planlama Bölümü. Ayvalık’ta yaşıyor.

Yerelde akademik görüşmeler bağlamında ilk olarak Balıkesir Üniversitesi Ayvalık Meslek Yüksekokulu Mimarlık ve Şehir Planlama bölümü öğretim üyesi Figen Erdoğdu ile görüşülmüştür. 2015 yılında başlayan Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Alanı adaylık sürecinin geçtiğimiz ay itibari ile yeniden ivme kazandığı, yeni dönemde yapılacak çalışmalar hakkında bilgiler verildi. Ayvalık gibi tarihi doku açısından zengin bir kentte yerelde bulunan akademik hayat ve öğrencilerin önemi tekrar vurgulandı. Okuldan çıkarılan yayın ve çalışmalar hakkında bilgi alındı ve Figen Erdoğdu’nun yaptığı çalışmalar incelenerek, sanat tarihi alanında ihtiyaç olabilecek çalışmaların referansları ve kaynakçaları ile paylaşılabilecek durumda olan kitap, broşür, sunum ve görsellerden kopyalar alındı. Özel çalışma alanları olan sarımsak taşı, ocakları, kullanım alanları ve bozulma nedenleri ile Ayvalık evleri cephe karakteristiği konularında kendisinden detaylı bilgiler alındı.

Mehmet Müjdat Soylu – 22.06.2021

Mehmet Müjdat SOYLU / Mimar (Yazar ve Araştırmacı)
1959 Ayvalık doğumlu. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu. Ayvalık’ta yaşıyor.

Yılların İçinde Ayvalık” kitabının üç yazarından birisi olan Mimar Müjdat SOYLU ile Ayvalık Belediyesi UNESCO Dünya Mirası ve Alan Yönetimi Birimi ofisinde kitabı üzerine söyleşi yaptık. Kendisini Ayvalıklı, araştırmacı ve yazar olarak tanımlayan Müjdat Soylu, hayatı boyunca mimarlık mesleğinin de etkisiyle daha çok Ayvalık’ın kentsel dokusuna, evlerine ve tarihine odaklanmış. Bu birikimi paylaşmayı ise bir “sorumluluk” olarak görmüş ve “Yılların İçinde Ayvalık” kitabının hazırlık sürecine arkadaşları Faruk Ergelen ve M.Salim Kaptan ile birlikte başlamışlar. Kitap, Ayvalık’ın antik dönem yerleşiminden başlayarak Cumhuriyet Dönemi Ayvalık’ına kadar olan serüveni herkesin anlayacağı dilde anlatıyor ve kartpostal arşivlerinden çıkıp gelen fotoğraf ve notlarıyla 1900’lerin Ayvalık’ını okuyucularına sunuyor.

 

 

 

  • “Yılların İçinde Ayvalık” kitabının 3 yazarından birisidir.
  • 35 yıllık meslek hayatının getirisi olarak böyle bir yayını ortaya çıkarmanın sorumluluğunu atmak istemiş.
  • Tarihçi, araştırmacı olmasa da kitabın tarihsel gelişim bölümünü hazırdaki bilgilerin derlenerek, yanlış bilgilerden arındırılması sonucu elde ettiklerini belirtiyor.
  • Yıllardır biriktirdikleri kartpostal ve fotoğraf koleksiyonları ise kitabın omurgasını oluşturuyor.
  • Çalışmalarını ağırlıklı olarak tarihi dokuda koruma ve onarım üzerine gerçekleştirmiş bir mimar.
  • Çok sevdiğini belirttiği kent için iki defa belediye başkan adayı olmuş.
  • Uzun yıllardır yaptığı çalışmalardan dolayı kendini yorgun ve biraz da kırgın hissediyor. Ancak yine de çalışmaktan ve Ayvalık için üretmekten kendini alamadığını belirtiyor.
  • Sadece Ayvalık tarihi değil mesleği gereği uygarlık tarihine de hakim ve araştırmacı bir yapısı var.
  • Kent merkezinde mimarlık ofisinde profesyonel mesleğine devam ediyor.

Damien DESSANE – 24.06.2021

Damien DESSANE / Ziraat Mühendisi (Yazar ve Araştırmacı)
1978 Paris doğumlu. Yerel tarih ve mitolojileri araştırırken, efsaneler ve gerçekler arasındaki bağlantıları merak ediyor ve araştırıp, yazıyor. 5,5 yıldır Ayvalık’ta yaşıyor.

 

Paris’te başlayan yaşam serüveninde, birçok ülkeyi ve kenti dolaşarak tanıyan, yaşayan ve  araştıran Damien Dessane 5,5 yıldır Ayvalık’ta yaşıyor. Profesyonel mesleği ziraat mühendisliği olmasına rağmen onun için tarihi bir kentte yaşamak, efsanelerini ve gerçek tarihini araştırarak bunlar arasındaki ilişkileri kurmak ve günümüzde yaşatmak önemli bir konu. Ayvalık özelinde yaptığı çalışmalarda ise üç yapı üzerine yoğunlaşıyor: Ayvalık Akademisi, Taksiyarhis Kilisesi ve Ayvalık Ayazması. Ayvalık’ın erken dönem yerleşimini etkileyen Taksiyarhis Kilisesi’nin iyi korunmuş olması ve süslemeleri, günümüzde olmayan ancak yeri bilinen Ayvalık Akademisinin bir dönem yaşamına yön vermesi bakımından öne çıkması, kutsal suyu ile ünlenmiş Pergamon Asklepionuna yakınlığıyla Ayvalık Ayazmasının varlığı çok önemli. Ayvalık tarihi kent merkezi için hazırlanan 5 farklı kültür rotası üzerine yaptığı çalışmaları ise Jean D. Contaxis’in bizlere miras bıraktığı kartpostallar üzerinden yorumlayarak apayrı bir hale getiren ekibin içinde yer almış. Turistlerin Ayvalık’ta ortalama “2,3” gün kaldığına dikkat çeken Dessane, bu süreyi artırmak ve Ayvalık’ı daha iyi anlatabilmek için insanlara efsanevi hikayelerin daha iyi aktarılması ve elimizdeki kültürel mirasın daha iyi sunulması ile mümkün olabileceğini dile getirdi. Ayvalık’ın geçmişine ışık tutacak birçok yayının şu anda sadece Yunanca olmasından dolayı İnglizce ve Türkçe’ye çevrilerek kentimiz hakkında daha zengin bilgiye ulaşmamızın öneminden bahsetmiştir.

 

  • Ayvalık özelinde 3 önemli yapıdan bahsetti: Ayvalık Akademi, (Merkez) Taksiyarhis Kilisesi ve Ayvalık Ayazması.
  • Fransız seyyah Choiseul-Gouffier ve İngiliz tarihçi Arnold Joseph Toynbee’nin Ayvalık’a gelmediklerini, okuduklarından tarihi bilgiler çıkararak yazdıklarını düşünüyor.
  • Papaz İkonomos efsanesinin Akademisyen ve Çizer Soloup tarafından karikatür şeklinde yayınlandığından bahsetti.
  • 1803’te kurulan akademide bilim ve sanatla beraber 1821 ayaklanmasını örgütleyen bir duruşunun olabileceğini belirtiyor.
  • Bölgede yaşayan Rumların at, silah gibi askeri/güç içeren birtakım imkanlardan mahrum kaldıklarını evlerindeki renklerde bile sınırlamalar yapıldığından bahsetti.
  • Akademinin Theophilos Kairis ve Benjamin of Lesbos gibi filozoflar çıkardığını söyledi.
  • Sakarya Mahallesinde bugünde eğitim kurumlarını çok olması, akademinin döneminde buraya bir “kimlik” kazandırdığını belirtti.
  • Turistler, Ayvalık’ta ortalama “2,3 (iki virgül üç)” gün kalıyorlar.
  • 19.yy’da Ayvalık’ta din ve siyaset iç içe olduğunu belirtti.
  • Dr. H.Sercan Sağlam’ın araştırmalarını okumayı öneriyor.
  • Deniz ve gastronomi turizmi dışında Ayvalık’a gelen insanların kent merkezindeki anıtsal yapıları görmemelerini, orada yatan hikayelerden mahrum kalmalarını ve tek düze bir “Rakı-Balık-Ayvalık” yaklaşımından rahatsızlığını belirtiyor.
  • Dimitrios Psarros To Aivali (2017) kitabı yaklaşık 400 sayfa ve en azından İngilizce diline acilen çevrilmeli. Ayrıca Sakkaris ve Karamplias isimli yazarlara ait kitapların Ayvalık’ın hafızasına katkı için projelendirilerek önce İngilizceye ardından Türkçe’ye çevrilmesinin öneminden bahsetti.
  • Tüm elindeki çalışmalarını, görselleri, kent rehberlerini ve yazdığı Ayvalık Akademi kitabının içeriğinin yazılı ve sözlü ofis ile paylaşarak her konuda birlikte çalışmaya hazır olduğunu belirtti.

Esra Başak – 28.07.2021

Esra BAŞAK / Serbest Danışman
1975 doğumlu. 6 yıldır Ayvalık’ta yaşıyor. Ekonomik bilgi tabanına dayalı “doğa ve doğal kaynak yönetimi” alanlarında çalışıyor.

Ekosistem hizmetleri ve değerlendirilmesi, iletişim ve kaynak yaratma, ağ oluşturma ve müzakere, organizasyon becerileri, stratejik planlama uzmanlık alanlarını oluşturuyor. Türkçe, Fransızca, İngilizce ve İspanyolca dillerini biliyor.

 

 

 

  • 2013 yılında, GEF (Küresel Çevre Fonu) adına Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye tarafından uygulanmış olan “Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi / Strengthening the System of Marine and Coastal Protected Areas of Turkey Project” (PIMS 3697) kapsamında, Camille Bann ile birlikte “Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nın Ekonomik Analizi” isimli ekosistem hizmetlerine dayalı çalışmayı hazırlamışlar.
  • Aynı proje kapsamında “Ayvalık Adaları Tabiat Parkı Denizel Biyolojik Çeşitlilik Çalışması Final Raporu” projenin diğer uzmanları tarafından hazırlanmış ve ilk defa Tabiat Parkı’nın denizel biyoçeşitliliğine dair bulgular ortaya konulmuş.
  • Bu proje sonucunda elde edilen bilgiler doğrultusunda, 2016 tarihinde Ayvalık UNESCO arama çalışmaları için hazırlanan öneri taslağına göre 8 öncelikli madde için projeler hayata geçirilmelidir . Bu projelere istinaden amaç, dönem, ilgili kurum ve tahmini bütçe yaklaşımları ile bir plan taslağı oluşturulmuş (bakınız Tablo 1).
  • En büyük sorunun teoride alınmış olan kararların pratiğe geçirilmemesi, mevcut yasa ve yönetmeliklerin uygulamada sorunlar yaşanması ve ilgili kurumların görevlerini yerine getirmemesi olarak sıralıyor.
  • 4-5-6.12.2015 tarihinde gerçekleştirilen “Ayvalık UNESCO Listesi Yolunda” isimli çalıştayda “Ayvalık Adaları Tabiat Parkı Ekosistem Hizmetleri ve Ekonomik Analiz” isimli sunumu yaparak Ayvalık Endüstriyel Peyzaj ’ı başvuru dosyası sürecine denizel ekosistem ve tabiat parkı bağlamlarında iki adet eylem planı ve alt maddelerini önermişlerdir.
  • Kırmızı yelpaze mercan veya Kırmızı gordon olarak da bilinen canlıların (Paramuricera clavata) Ayvalık sularında bulunmasıyla ilgili Ege’nin sıcak ve Karadeniz’in soğuk sularının birleştiği bölgede ortaya çıkan özel bir sıcaklık ve özel bir derinlik olması ile ilgili okuduğu bir görüşü paylaşmıştır.
  • Deniz Çayırlarının (Posidonia oceania) en önemli yaşamsal katkıları; deniz canlılarına yaşam ortamı sunmaları, denizdeki erozyona engel olmaları ve karbondioksit/oksijen çevrimine yüksek katkı koymaları olarak açıklıyor. UNDP SGP tarafından Ayvalık’ta son dönemde yapılan bir projede Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nın deniz habitatları Doğu Akdeniz Üniversitesi öğretim üyelerinden Burak Ali Çiçek tarafından haritalandırılmıştır. Deniz çayırları ve kırmızı yelpaze mercanların en güncel dağılımı ile ilgili bilgiler bu projenin çıktılarından elde edilebilir.
  • Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nın (http://www.burhaniye.gov.tr/doga-koruma-ve-milli-parklar-sefligi) yönetim merkezi olan Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği ’nin Ayvalık yerelinde olması gerekirken Burhaniye’de bulunması büyük bir sorun. Dünya Mirası çalışma sürecinde mutlaka yetkililer ile temasa geçilerek; karşılıklı bilgilendirme, mevcut durum hakkında detaylı veriler alma ve eksikliklerin iletilmesi gerektiğini belirtiyor.
  • 2004 yılında onaylanan Uzun Devreli Gelişme Planı’nın güncellenmesi gerektiğini, diğer planlamalar ile ilişki içinde olması gerektiği ve bu alanın diğer kurumlar ile işbirliği içinde Co-Management sistemiyle yönetilmesi gerektiğini belirtiyor.
  • Tabiat Parkı içerisinde ‘çekirdek koruma alanı’ (core zone) ve ‘tampon bölgeler’ (buffer zone) yaratılarak, bu alanlarda yasadışı balıkçılığın engellenmesi, gezi ve dalış turlarında teknelerin demirleme alanlarının belirlenmesi ve sınırlandırılarak denizel ekosisteme zarar vermesinin engellenmesi ve koruma alanının sürekli olarak karadan ve denizden denetlenmesi gerektiğini belirtiyor.
  • Ayvalık‘a özgü “tat” yaratan zeytin ve zeytinyağının gerekçelerinin iyi araştırılması gerektiği, buna istinaden bu bölgeyi özel kılan durumların ilgili kuruluşlarla görüşülerek, araştırmaların incelenerek irdelenmesi gerektiğini belirtiyor.
  • Dosya çalışması sürecinde listedeki kişiler ile görüşmemizi öneriyor: Faruk Ergelen: İnşaat Mühendisi, arşivci, “Yılların İçinden Ayvalık” kitabının yazarlarından biri, Ceren Hanım: Burhaniye Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği personeli, Ayvalık Tabiat Platformu: Nebahat Dinler, Ayvalık Yerel İnisiyatif: Facebook grubu, Ayvalık Tema Vakfı : Haluk Aysu (Ayvalık İlçe Sorumlusu), Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği: Aydın Şensal – Tadımcı,  Aktepe Zeytinyağları yöneticisi.

Dr.Berrin AKIN AKBÜBER – 04.08.2021

Dr. Berrin AKIN / Sanat Tarihi Uzmanı
1976 Ayvalık doğumlu. Lisans, Ankara Üniversitesi, Yüksek Lisans ve Doktora Çanakkale 18 Mart Üniversitesi.

Ayvalık ile ilgili lisans eğitiminden sonraki ilk çalışmayı, “Kentli Ayvalık” kitabı ile ortaya koymuş, sonraki süreçte akademik çerçevede yol alarak, Ayvalık üzerine Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini gerçekleştirilmiştir. Lisans tezi Ayvalık Kiliseleri, yüksek lisans tezi Ayvalık Evleri ve doktora tezi “Osmanlı’nın Son Dönemlerinde Ayvalık ve Yakın Çevresinde Endüstri ve Ticaret Yapılarıdır”. Tüm bu akademik çabalar, Ayvalık Kent Mimarisi ve 19.Yüzyıl tarihi ekseninde hala devam etmektedir.  Ayvalık üzerine birçok makale ve bildiri çalışması bulunmakta ve hala akademik mesainin büyük bölümünü Ayvalık’a ayırmaktadır.

 

  • Çalışmalarında yerleşimdeki mimari çeşitliliğe vurgu yapmakta ve Ayvalık Mimarisinin karakteristik özelliklerini, kent dokusunun mimari bileşenlerini, bu bileşenlerin karakteristik özelliklerini; yerleşimin, liman ve sanayi kenti kimliği ile bu kimliğin kent dokusuna yansımaları ortaya koymaya çalışan bir eksende ele almaktadır.
  • Ayvalık’ın geç oluşan bir kent olması ve kentsel gelişim ile endüstriyel mekanların oluşmasının aynı döneme denk gelmesi buraya özel bir “kentleşme ve mimari doku” yaratmış. Örneğin İzmir’de konut-endüstriyel yerleşim alanları birbirinden ayrışmış durumdayken burada iç içe geçmiş bir yapılanma var ve bu durum Ayvalık’ı özel kılıyor.  Yerleşimde mimari bir çeşitlilik ortaya koyuyor.

Berrin Akın tarafından Ayvalık üzerine hazırlanan makaleler:

  • Yüzyıl Uluslararası Deniz Ticaretinin Batı Anadolu Yerleşimlerine Sosyo Ekonomik ve Mekânsal Yansımaları “Ayvalık Örneği” ODÜ, Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Temmuz, Sayı: 12, 2015, s.7-23.
  • Sokaklarda Yaşlanan Kent Ayvalık, Toplum Bilim Dergisi, Sayı:19, Mart 2005, s.153-155.
  • Ayvalık Evleri’nin Cephe Karakterinin Oluşumuna Etki Eden Faktörlerin Değerlendirilmesi, Sanat Tarihi Dergisi, Cilt: XXIV, Sayı: 2 Ekim 2015, 1-18.
  • “Bir Kentin Kimliği “Ayvalık Zeytinyağı ve Sabun Fabrikaları”, IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi(14-17 Mayıs 2015, Kütahya), Bildiriler Kitabı-I (Sosyoloji-Şehircilik-Mimari), İstanbul, 2015, s.217-234.
  • Yüzyıl Ayvalık Rum Ortodoks Kiliselerinin Cephe Düzenine Yönelik Tipolojik Bir Yaklaşım Ve Cephe Karakterlerinin Oluşumuna Etki Eden Faktörlerin Değerlendirilmesi. Uluslararası Necatibey Eğitim Ve Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi (Unesak 2018) 26-28 Ekim 2018, Bildiri Tam Metin Kitabı, Cilt VII,s.554-574.
  • Bir Göç Coğrafyasının Kent Dokusundaki İzleri: Küçükköy Tarihine Yönelik Bazı Değerlendirmeler, Uluslararası Necatibey Eğitim Ve Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi (Unesak 2018) 26-28 Ekim 2018, Bildiri Tam Metin Kitabı, Cilt VII, s.211-231
  • Ayvalık’ın Sosyo Ekonomik Yapısında Meydana Gelen Değişimlerin 19. Yüzyıl Kent Dokusuna Yansımaları “Ayvalık Endüstri Yapılarından Atölye ve Depolar” ICHES Uluslararası İnsani Bilimler ve Eğitim Bilimleri Kongresi, İzmir, 8-10 Kasım 2019, Tam Metin Bildiri Kitabı, Editör; Meriç Eraslan, Asos Yayınevi, Elazığ,2019.s.609-624
  • Ayvalık Kent Dokusunda 19. Yüzyıl Ticari Faaliyetlerinin Mekânsal İzleri “Dükkânlar”, Sanat Tarihi Dergisi, 29/2, Ekim, 2020, 807-829.
  • Ayvalık Evlerinde Görülen Duvar Resimleri, Editörler: Dr. M. Çeken – Dr. S. Sunay – Dr. H. Özyiğit, Sanatsal Göstergeler- Aristic  Indicators, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara-2013, s.23-36
  • Some Evaluations About The Traces Of Immigration, Identity aAnd History In Küçükköy. International Symposium On Balkans From Past To Present: Balkans, Balkans Immigration and Turkey (21-22 April 2016 Ayvalık, Balıkesir/Turkey). Küçükköy Yerleşiminin Göç, Kimlik ve Tarih İzlerine Yönelik Bazı Değerlendirmeler – Uluslararası Geçmişten Günümüze Balkanlar Sempozyumu: Balkanlar, Balkan Göçmenleri ve Türkiye , 21-22 Nisan 2016, Ayvalık, Balıkesir/Türkiye
  • Milli Mücadele’nin Muhacir Gücü “Küçükköy Boşnakları”, Milli Mücadelenin 100.Yılında “Ayvalık Cephesi” Ulusal Sempozyumu, 20-21 Aralık 2019, Ayvalık.
  • Ayrıca ilerleyen dönemlerde yayınlanmak üzere iki makale çalışması devam etmektedir: Ayvalık “Mimarisinin Karakteristik Özellikleri, Kapılar” ve Ayvalık Kent Mimarisinde Kahvehaneler ve  Kahvehane Kültürü.

Vedat Zeki TOKYAY – 10.08.2021

Vedat Zeki TOKYAY / Mimar (Öğr.Gör.)
1954 Merzifon doğumlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu. Ayvalık’ta yaşıyor.

Vedat Tokyay, Oran Mimarlık Ltd. Şirketini 1993 yılında kurdu. Lisans derecesini, 1976 yılında, ODTÜ-Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümünde tamamladı. 1976-1993 yıllarında çeşitli firmalarda Proje müdürlüğü görevlerini sürdürdü. 1990 ve 2000 yıllarında Ulusal Mimarlık Yarışması Yapı Dalı birincilikleri vardır. 2000 ve 2004 yıllarında 2 yapısı Ağa Han Mimarlık Yarışmasına aday olarak gösterilmiştir. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Fakültesi ile İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mimarlık ve İç mimarlık bölümlerinde, Temel Tasarım, Mimari Tasarım ve Çağdaş Sanat ve Tasarım derslerini verdi. Mimarlık ile ilgili araştırma, eleştiri yazılarını Yapı Dergisinde yayınlamaktadır. Mimarlar Odası üyesidir. İzmir Serbest Mimarlar Derneği kurucu üyesidir. Ulusal Ahşap Derneği kurucu üyesidir1999 yılında “Afet Bölgeleri için Taşınabilir Okul Yapıları” ile 2001 yılında gerçekleştirdiği “Kemalpaşa Kültür Merkezi” projeleri Ağa Han Mimarlık Ödüllerine aday gösterilmiştir.

 

  • “Ayvalık’ın Ana Kimliği Endüstri Kenti Olmasıdır” sloganı ile Ayvalık üzerine çalışmaları var.
  • Ayvalık’ta tek bir bant üzerinde fabrikaların, konsoloslukların ve kamu yapılarının yer almasını kentin farklı bir tarafı olarak kabul ediyor.
  • Tanzimat ve Islahat dönemleri kentsel gelişim açısından önemli bir yer tutuyor.
  • Fabrikalarda pencere alanlarının fazla olması özellikle sabunhanelerde ışık dışında hava alması açısından önemli bir tasarım.
  • Geçmiş dönemlerde yel değirmenlerinin çok fazla sayıda olmasını buğdayın bölge için önemli olmasına bağlıyor.
  • Yapıların cephelerinde bulunan süsleme programları o yapının işlevi hakkında bilgi verdiğini belirtiyor.
  • Ayvalık Evlerinin işlev bakımından Norveç’in Bergen evleri ve Fransa’nın Colmar şehrindeki konutlarıyla kıyaslamasını yapıyor.
  • Aya Triada ve Kato Panaya Kiliselerinde bulunan fener çatıları buraya özel bir mimari biçim olarak belirtiyor.
  • Deniz ile halkın kopuk olmasını büyük bir sorun olarak görüyor ve bu sorunun çözümü açısından kentsel planlama ve mimari disiplinlerin işbirliğinin önemini vurguluyor.
  • Sefa Çamlık bölgesindeki morfolojik özelliklerden dolayı bulunan kot farkları ile Cumhuriyet Meydanı ve Sezai Ömer Madra Fabrikası arasında kalan kısmın dokunulmamış olmasını; kentsel planlamalar ve doğru projeler ile Ayvalık için önemli alanlar olduğunu belirtiyor.

Prof.Dr.Elif YILMAZ – 18.08.2021

Prof.Dr.Elif YILMAZ / Sosyolog ve Akademisyen

1975 yılı İstanbul doğumlu. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi. İstanbul ve Ayvalık’ta yaşıyor.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyoloji Bölümünde lisans eğitimini tamamladıktan sonra; yüksek lisans tezini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde “14-18 Yaş Grubunda Olan Erkek Çocukların Tutukluluk/ Hükümlülük Sürecinde Etkin Olan Toplumsal ve Psikolojik Dinamikler” üzerine, doktora tezini Marmara Üniversitesi’nde “Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ve Ayvalık” üzerine çalışmıştır. Yılmaz, mübadele üzerine tez çalışmasını annesinin bu kentte doğup büyümesi ve mübadil akrabalarının geniş bir çevreye sahip olmasından dolayı Ayvalık’ta gerçekleştirmiş. 100’e yakın sayıda kişiyle gerçekleştirdiği mülakatlar sonucunda tezin ana omurgası sayılacak net bilgilere ulaşmış. Ayrıca 1924’te Midilli’den gelenlerin Ayvalık kent merkezine, Girit’ten gelenlerin ise Cunda adası ve çevresindeki bölgeye yerleştirildiği bilgisini öğrendik. Lozan Antlaşması’na göre zorunlu nüfus değişiminden dolayı 1,2 milyon Hıristiyan Türk uyruklulara karşılık, 400 bin civarında Müslüman Yunan uyruklu insanların zorunlu göç ile yer değiştirdiğini belirtiyor. 1924’te başlayan nüfus değişimi süreci 1 yıl içerisinde tamamlansa da toprak teslimi ve yerleştirme işlemlerinin tamamlanmasının 1930’ları bulduğunu belirtiyor.

 

 

  • Ailesinin mübadil olması ve Ayvalık’ta doğup büyümesi sebebiyle tez çalışmasının burada olması nispeten daha kolay olmuş.
  • 100’e yakın kişiyle mülakat yapmış ve dedesinin geniş çevresinden dolayı tanınırlığı sebebiyle sadece 2 kişi görüşmeyi reddetmiş.
  • Ayvalık’ın özerkliğinin reddedilmesi ise çalışmayı burada yapmamın ikinci nedenidir.
  • Bir kentin kendi kolluk ve hukuk sistemi var ise orası özerktir.
  • Türkiye-Yunanistan arasındaki mübadele, Afganistan ile Pakistan arasındaki nüfus değişimiyle ortaklıklar içerir.
  • Lozan Antlaşması’nın maddelerine bakıldığında; her iki ülkede kendi azınlıklarından kurtulmak istiyor.
  • Gelen Müslümanların bir kısmı Türk asıllı iken kalanların arasında Afrika kökenliler gibi farklı etnik gruplarda vardı. Yani mübadelede asıl olan dinsel bir kimlik üzerinden yapılan nüfus değişimidir.
  • Bu taraftan giden 1,2 milyon Hıristiyan topluma karşılık, 400 bin civarında Müslüman toplum gelmiştir.
  • Her iki ülkede de mübadiller yerel halktan farklı görülmüş, dışlanmışlardır.
  • Midilli’de yaşayan Müslümanlar yerel halktan ayrı gruplar halinde yaşadıklarından Türkçeyi dahi unutmuyorlar. Ancak Girit’te herkes birbiriyle kaynaşmış ve karışmış durumdadırlar.
  • Girit yerlileri mikro milliyetçi ve ayrılmayı isteyen bir yapıda olduklarından adaya gelen Müslüman Türkleri asimile etmiş durumdalar.
  • 1912 yılında Küçükköy ’e Boşnak göçmenleri geliyor. Ancak Rumlar bu durumdan rahatsız olduklarından gelenleri öncelikle Sarımsaklı civarına yerleşmelerini sağlıyorlar.
  • 1914’te ki Rum isyanında, çoğu kişinin sürgün edilmesiyle Boşnaklar Sarımsaklı ’dan ayrılarak Küçükköy ’e yerleşiyorlar ve birlikte yaşamaya başlıyorlar.
  • 1924’te Midilli’den gelenler Ayvalık kent merkezine, Girit’ten gelenler ise Cunda adası ve çevre bölgeye yerleştiriliyorlar.
  • Geldikleri ülkeden tapularını getiren ve gösteren kişilere toprak veriliyor ancak bu süreçte çok fazla rüşvet dönmüştür.
  • Ayvalık’da yerel Müslüman halk hiç olmadığından gelen mübadillere karşı dışlanma, durumu hiç yaşanmamıştır.
  • Yunan anakarasından gelenler daha çok tütün yetiştiriyorlar. Ancak bu sayı Ayvalık’ta çok azdır. Gelenler ağırlıklı olarak Midilli ve Girit göçmenleridir.
  • Girit’ten gelenler Türkçe dilini bilmediklerinden dolayı Türkiye’de sorun yaşıyorlar.
  • Bölgeye 1950lerde Bulgarlar gelmeye başlıyorlar.
  • 2.Ordu Komutanı iken Cunda’ya gelen Kenan Evren, burada Rumca konuşulmasından çok rahatsız oluyor. Rumca konuşulmaması için kahvehanelere mikrofonlar yerleştiriliyor ve telefonlarda Rumca konuşulduğunda görüşmeler kesiliyor.
  • 50lerden sonra ki dönemde Bulgarlar bölgeye gelmeye devam ederken 80lerde turizmin gelişimiyle Ayvalık daha tanınır olmaya ve dışarıdan göç almaya başlıyor.
  • 1924’te başlayan nüfus değişimi süreci 1 yıl içerisinde tamamlanıyor ancak toprak teslimi ve yerleşme işlemlerinin tamamlanması 1930ları buluyor.
  • Yunanistan mübadele sonrasında ekonomik kriz yaşıyor.
  • Türkiye mübadelede nüfus sayısı açısından avantajlı gibi gözükse de giden Rumların çoğunluğunun ticaret ve sanat ile uğraşıyor olması sebebiyle ciddi bir dış ticaret ve Avrupa ile iletişim söz konusu idi.
  • Örneğin bu dönemde Orta Afrika’dan Ayvalık’a getirilen deriler işlenerek, Avrupa’ya ihraç ediliyordu.
  • Ayvalık’a gelen mübadillerin çok eğitim almış kişilerdi.

Dr.Suzan KANTARCI SAVAŞ – 23.08.2021

Dr.Suzan KANTARCI SAVAŞ / İstatistik Uzmanı (Zeytinyağı Tadımcısı, Araştırmacı)

Kırklareli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Araştırma Görevlisi

Ege Üniversitesi, İstatistik Bölümünde lisans eğitimini tamamladıktan sonra; yüksek lisans tezini Dokuz Eylül Üniversitesi’nde “Multi Expert Decision Making Byusing 2-Tuple Fuzzy Linguisticrepresentation and Its Application Toolive Oil Sensory Evaluation” çalışması üzerine, doktora tezini Dokuz Eylül Üniversitesi’nde “Development and Implementations of Fuzzy Decision Tree Algorithms” üzerine tamamlamıştır. Çok Kriterli Karar Verme, Veri Madenciliği, Bulanık Mantık, Kelimelerle Hesaplama, Optimizasyon, Yöneylem Araştırması, Olasılık ve İstatistik uzmanlık alanlarını oluşturuyor. İngilizce ve İspanyolca bilen Suzan Kantarcı Yavaş’ın ilgi alanları olan Zeytinyağı Tadımı, Coğrafi İşaretleme, Zeytinyağı Coğrafi İşaretleme Sistemleri bağlamında bir araya geldik ve zeytin ve zeytinyağı üretimi, GIS ile işaretlenmesi, tadımı konularında bilgiler aldık.

 

  • Yaptığı çalışmaları zeytinyağına entegre ederek çalışıyor. Bu bağlamda zeytinyağı üzerine ilk çalışmasını 2007 yılında gerçekleştirmiş.
  • Türkiye’deki ilk duyusal tadım laboratuvarı akredite olarak Ayvalık’ta çalışmaya başlamıştır.
  • Çalışmalarının ana ekseni ise; Ayvalık neden Muğla veya Aydın’dan farklı bir alan oldu ve bunun sebep ve sonuçları nelerdir.
  • Poyrazın sert ve sürekli olması zeytin ve zeytinyağının farklı ve iyi olmasını sağlıyor.
  • Ticaretin gelişmiş olduğu kent olarak Ayvalık’a gidip gelen vapurların varlığı, Kurtuluş Savaşı sırasında silah ve cephanelerin buraya gelmesine imkan sağlamıştır.
  • Ayvalık ’ta bulunan aileler TARİŞ’in kurulmasına ve zeytinciliğin bu kooperatifin içinde yer almasına sağlamışlardır.
  • Mübadele sonrası dönemde geleneksel zeytinyağı üretiminin devam ediyor olması kaliteli yağ üretimine imkan veriyordu.
  • İyi bir sıkım yapılması iyi bir zeytinyağının elde edilmesine imkan verir.
  • Uluslararası Zeytin Konseyi’nde (Madrid) (2006 yılına kadar Uluslararası Zeytinyağı Konseyi olarak biliniyordu) Türkiye’yi temsil eden kişi Ayvalıklıydı.
  • 1940lardaki Marshall yardımlarıyla olumsuz anlamda değişmeye başlayan sektör, 1980lere gelindiğinde iyice endüstrileşmeye başlamıştır.
  • 1993’ten sonra değişen süreç ile 1998’de konseyden ayrılarak sektörün kalite bazında düşmesi yaşanmış ve fabrikaların “otoparka” dönüşüm süreci de bu dönemde başlamıştır.
  • İşlevini kaybeden fabrikalar otopark, otel gibi değişimlere uğrarken yeni nesilde bu duruma uzak kalmış ve 2007 yılına kadar bir ara dönem yaşanmıştır.
  • 2007’de Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin kurulmasıyla ara verilen dönemin ardından yeniden kalite odaklı üretimlere başlanmıştır.
  • Mustafa TAN konsey başkanı olarak bu kalitenin yakalanması için çok çalışmıştır.
  • Konsey günümüzde öğrencilere burs verebilecek düzeye ulaşmıştır ve bu bursu ilk alan kişilerden biriside Suzan Kantarcı Savaş’tır.
  • Ayvalık ve Edremit bölgesinde aynı ağaçlar vardır ve yetiştirilmektedir ancak Ayvalık Zeytinyağı şu şekilde tanımlanabilir: Ayvalık sınırları içerisinde yetiştirilen ve hasat edilen zeytinden elde edilen zeytinyağıdır.
  • Ayvalık zeytinyağı coğrafi işaret alırken toprağın özelliği, deniz seviyesinden yüksekliği, poyraz rüzgarının etkileri gibi konular öncelikli ele alınmışlardır.
  • Ayvalık Zeytinyağı Duyusal Analiz Laboratuvarı, Ayvalık Ticaret Odası’na bağlıdır.
  • Sıkım farkı ve teknolojisi zeytinyağının kalitesini doğrudan etkiler. Ayrıca geleneksel sıkımda güneş, oksijen ve sıcaklıkta önemli etkenlerdir.
  • 1970lerde kaliteli kabul edilen yağları bugün kalitesiz buluyoruz. Çünkü asitlik veya natürellik gibi konular o dönemin ortak ağız tadını oluşturmaktadır.
  • Bundan sonraki süreçte acılık ve yakıcılık gibi birçok analiz unsuru ve değeri detaylı incelenerek Ayvalık zeytinyağının has karakteri ortaya çıkarılmalıdır.
  • Zeytinyağına ilişkin coğrafi işaretleme tabanlı tescil işlemi yenilenmeli ve bu süreçte analiz içeriğine birçok yeni kavram ve değer eklenerek analiz genişletilmelidir.
  • Ayvalık’ta erken dönemdeki hızlı endüstrileşmenin ana sebeplerinden bir tanesi de Zeytin Mütehassisleri Cemiyeti vasıtasıyla Avrupa’daki teknoloji ve yöntemlerin buraya getirilmiş olmasıdır.

Adramytteion Kazı Başkanlığı – 24.08.2021

Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Murat Özgen, Prof.Dr.M.Rıfat Akbulut, Dr.Hasan Sercan Sağlam ve Kazı Ekibi ile yapılan görüşmelerde Körfez Güney Sahası’nda kazı başkanlığından ayrı izinle yürütülen yüzey araştırmalarında elde edilen veriler ışığında oluşturulan kültür envanteri çalışması hakkında brifing alınmıştır.

Antik dönemden günümüze uzun bir tarih sürecinde varlığını sürdüren Adramytteion şehrindeki arkeolojik kazı çalışmaları Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Murat Özgen’in bilimsel başkanlığında 2012 yılından beri sürdürülmektedir. Kazılar, günümüz Ören Mahallesi dokusu içerisinde farklı mahallerde sürdürülmektedir.  Dr. H. Murat Özgen ve Adramytteion ekibi ile Burhaniye, Ören’de düzenlenen toplantıda Ayvalık Adaları Tabiat Parkı alanı da dahil olmak üzere Körfez Güney Sahası’nda kazı başkanlığından ayrı izinle yürütülen yüzey araştırmalarında elde edilen veriler ışığında oluşturulan kültür envanteri çalışması hakkında brifing alınmıştır. Özgen, özellikle Ayvalık çevresinde konumlanan antik taş ocaklarının yerlerinin tespit edildiğini ve bu tespitler üzerine belgeleme çalışmalarının sürdürülmekte olduğunu belirterek, Hellenistik ve Klasik Döneme kadar inen son dönem çalışmalarının varlığından bahsetmiştir. Prof.Dr.M.Rıfat Akbulut şehirleşme sürecinde Ayvalık’ın en önemli farkının; kıyaslanan kentlerde limanın ayrı bir bölgede gelişiyor iken burada endüstriyel üretim, liman ticareti ve konut yerleşiminin bir arada olmasına dikkat çekmiştir. Dr.Hasan Sercan Sağlam adalardan elde edilen verilerden yola çıkılarak Ayvalık kent tarihinin sadece 18.-19.yy’lara sıkışmaması gerektiği, antik dönemden itibaren başlayan bir sürecin dünya mirası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca Ayvalık ’ta adalarda yaşanmış ve süregelen liman hikayeleri ile bir sirkülasyon olması burayı farklılaştıran diğer bir konu olması paylaşılmıştır. Bu bağlamda alınan bilgiler Ayvalık UNESCO Dünya Mirası Sürecine olumlu katkılar yapmıştır.

Ayvalık AR-GE – 26.08.2021

Ayvalık AR-GE / Sivil Toplum Kuruluşu

Ayvalık Araştırma, Geliştirme, Uygulama Derneği

Ayvalık Araştırma, Geliştirme, Uygulama Derneği (AYVALIK AR-GE) kendisini “Başta Ayvalık olmak üzere, tüm Ege Bölgesi’nin geleceğinin kurgusuna sürdürülebilir katkı sağlayan, etkin, güvenilir ve itibarlı bir sivil toplum örgütü olmayı, bilimsel araştırma yöntemleri ile geçmiş ve bugün hakkında değerli ve bilimsel bilgi üretmek ve toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç ve beklentilerine olduğu kadar Ayvalık’ın geleceğine yönelik sürdürülebilir çözümler getiren projeler yaratmak ve hayata geçirmeyi amaçlayan bir dernektir” olarak tanımlıyor.

Ayvalık UNESCO Dünya Mirası ve Alan Yönetimi Birimi olarak gerçekleştirdiğimiz ziyarette, Ayvalık Endüstriyel Peyzajı kapsamında 2015 yılından günümüze yapılan çalışmalar, etkinlikler ve çalıştaylar konusunda bilgi aldık. Birimimiz ile gerçekleştirilen görüşmede Ayvalık Araştırma, Geliştirme, Uygulama Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Av. Tuba AYSUN ‘a, Başkan Yardımcısı Veysel Avınca ve Genel Sekreter Erol Çetintaş eşlik ettiler. Ayvalık AR-GE ‘nin yapısı, üyeleri ve çalışma alanları ile alınan bilgilendirme sonrasında Ayvalık UNESCO Dünya Mirası sürecinin bugünü ve bundan sonraki kısmı için bilgilendirme yapılmıştır.

Bünyesinde bulundurduğu üyeleriyle birinci önceliği Ayvalık’ta bilimsel bilgi üretmek ve sürdürülebilir projeler yaratmak olan Ayvalık AR-GE ile Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası süreci üzerine sohbet ederek bu süreç içerisinde kendisinden hangi konularda destek alabileceğimizi içeren keyifli bir görüşme gerçekleştirdik.

İda-Madra Jeoparkı Ekibi – 26.08.2021

Prof.Dr.Abdullah SOYKAN, Dr.Erdal GÜMÜŞ ve Doç.Dr.Sabriye ÇELİK UĞUZ toplantısı.

Türkiye’nin şu anda ilk ve tek jeopark alanı Kula-Salihli Jeoparkı’nın ardından ikinci alan olmak üzere İda Madra Jeoparkı ( idamadrageopark.com ) başvuru dosyasını hazırlayan ekipten; Prof.Dr.Abdullah SOYKAN bölgede zeytin yetiştiriciliği, anıtsal ağaçlar ve envanterleme çalışmaları hakkında, Dr.Erdal GÜMÜŞ zeytin rotaları, jeopark kapasitesi ve doğal alanlarda gerçekleştirilebilecek etkinlikler hakkında ve Doç.Dr.Sabriye ÇELİK UĞUZ Ayvalık’ta yapılabilecek yeni festivallerin kapasiteleri hakkında bilgi sunarak, Ayvalık’ın turizm açısından kültürel miras ile daha etkili bir noktaya taşınacağına dair bilgiler sundular.

Nesrin ERMİŞ PAVLIS & Spiros Myron PAVLIS – 02.09.2021

Nesrin ERMİŞ PAVLIS & Spiros Myron PAVLIS

Bergama’nın UNESCO Dünya Mirası Listesine giriş sürecindeki ekipte yer alan, Antik Pergamon’da II.Eumenes döneminde keşfedilen Parşömeni (Pergament, Parchment) günümüzde hala geleneksel yöntem ile  üreten Anadolu’daki 3 kişiden birisi olan Nesrin ERMİŞ PAVLIS ve eşi Spiros Myron PAVLIS ile Ayvalık üzerine sohbet ettik. İkili geçtiğimiz yıldan bu yana Midilli’de birlikte yaşıyorlar. Türkiye kıyısındaki şehirler ve Yunan Adalarının oluşturduğu Ege Denizi’nin iki yakası arasında iletişim sağlayan ve projeler üreten “Ege’de Birlikte Var Olma ve İletişim Derneği (SINIPARKSI)” ile Türkiye’deki birçok fotoğraf derneği ile ortak projeler gerçekleştiren ve sergiler açan “Midilli Fotoğraf Derneği (FEM)” üyesi olan çift Ayvalık’a özel bir ilgi duyuyorlar.

Ayşegül ÖZER – 03.09.2021

Ayşegül ÖZER / Yüksek Mimar (Restoratör Mimar ve Akademisyen)

İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü  mezunu. İstanbul’da yaşıyor.

Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi.

Mimarlık eğitimini ve Restorasyon alanındaki yüksek lisans çalışmasını İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Restorasyon alanında doktora çalışmasını, 2004-2008 yıllarında Yunan Devlet Bursu Vakfı (IKY) tarafından burslu olarak, Selanik Aristotales Üniversitesi’nde Türkiye ve Yunanistan ‘da Mübadil Mimarı Mirasının Korunması: Ayvalık ve Resmo örneği üzerine sürdürmektedir. Hindistan Guajarat’da hasar tespiti konusunda gönüllü asistan olarak European Perspective bünyesinde çalışmıştır. Aralarında İzmit Orhangazi Camisi, UNESCO İstanbul Fener-Balat Koruma Programı, Marmara Bölgesi Tarihi Köprüleri Koruma, Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası Büyük Ambar Binası Restorasyon ve Yeniden İşlevlendirme Projesi gibi çeşitli mimari koruma ve onarım projelerinde danışman vb. görevlerde yer almıştır. Ayrıca Yunanistan’da çeşitli tarihi konutların restorasyonu ile Asomaton Thissio Türk Hamamı projelerini yürütmüştür. Hakkı Bey İşhanı projesi ile Türkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı birincilik ödülü almıştır. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde restorasyon alanında ders vermektedir. DOCOMOMO ve ICOMOS Türkiye üyesidir.

  • Göç kelimesi yerine ”mübadele” kelimesini tercih etmeliyiz. Veya daha kapsayıcı olması açısından “nüfus hareketi” tabirini kullandığımızda 19.yy’da başlayan Anadolu’dan ve Yunan anakarasından gelen erken göçleri de düşünmeliyiz.
  • Mübadeleyi anlamak ve anlatmak için 1830’lardan öncesine balıkçılık ile uğraşan köyden, endüstriyel üretime dayanan kente dönüşümü iyi incelemeliyiz.
  • Özetle dünya mirası başvuru dosyası çalışması yalnızca mübadele ile başlamamalı, 19.yy daki erken dönem nüfus değişimini de içine alacak biçimde çok daha geniş bir perspektifte ele alınmalıdır.
  • Ayvalık özelinde düşündüğümüzde; sanat tarihi alanından bilgi almak çok mümkün değildir.
  • Şu sıralar “Mübadil Mimari Mirasının Korunması” üzerine politik duruşları inceliyorum. Ayvalık ve Resmo kentlerini kıyaslayarak çalışmalarımı sürdürüyorum.
  • Mübadil Mimari Mirası; Giritliler ve Ortodoks Rumlara ithafen belirtilse de tamamı Osmanlı Dönemi mimarlık mirası olarak kabul edilmelidir.
  • Bu dönem yapılarında tek kafesli pencereler, kapalı çıkmalar ortak elemanlar iken mekânsal farklılıklar yerele özgüdür.
  • Ayvalık yapılarını temel alarak bazı aileleri araştırıyorum. Bunlar genellikle Osmanlı Döneminde zengin olan Rum asıllı tüccarlıkla uğraşan aileler.
  • Nur Akın, tipolojiye ait araştırma yapmıştır.
  • Ayvalık’ta geleneksel tipolojide yapılarda mevcuttur. Mahalleler Osmanlı Dönemi’nde ayrılıyorlar ve bu ayrılık mimari yapılara da yansıyor.
  • Örneğin Sakarya Mahallesi‘nde bulunan metropolit kilisesine yakın konumdaki evlerde bu farklılaşma okunabilmektedir.
  • Başka bir örnek olarak liman çevresi yapılarında daha liberal etkiler görülmektedir.
  • Ayvalık’ta 1832’deki yıkımın büyük etkisi olmuştur. Bu sebeple tüm yapılar 19.yy‘a tarihlenmektedir.
  • Bununla beraber 18.yy‘a tarihlenen duvar örgü tekniği Ayvalık ve Altınova’da da görülmektedir. Hatta bu tekniğe ait örnek yapıları Midilli ve Girit’te de görebiliyoruz.
  • Tüm Ayvalık Evlerinde sarnıç bulunmaktadır ve bu diğer konut tiplerinden burayı farklılaştırır. Bodrum katta yer alan sarnıca çatı kaplamasında toplanan sular düşey künk borular ile iletilir ve yaz döneminde konutun su ihtiyacı kapasitesine göre buradan karşılanır.
  • Ayvalık’ın su ile olan ekolojik ilişkisi önemli bir konudur.
  • ArcGIS sistemi ile 5000 civarında yapıyı envanter altına aldık ve bu verileri Ayvalık Belediyesi ile paylaşmaya hazırız.
  • Ulaşılamayan 10-15 arasında yapı adası dışında tüm Ayvalık’ı inceledik ve kayıt altına aldık.
  • Girit’te bu çalışmasının aynısını tamamladık. Ayvalık’ta bu çalışmayı ArcMAP ile hazırlamıştık şimdi bu verileri ArcGIS sistemine entegre ediyoruz.
  • Mübadil Mimari Mirasının tanımı olarak gidenlerin geride bıraktıkları yapıları kast ediyoruz. Yapıların çoğunu bilsek de tamamından emin olamıyoruz.
  • Örneğin Kos ve Rodos yerleşimleri birer mübadele kenti olmasına karşın tüm mübadele mirası bozulmuştur.
  • 1944 depremi ve 1950lerdeki yol genişletme çalışmaları o dönemin imar ve korumacılık anlayışıyla kabul edilebilir ancak bu dönemden sonra kent ciddi bir kayba uğramış olup özellikle de son 10 yıldır Ayvalık büyük bir tehlike altındadır. Plansız ve hızlı nüfus artışı, rant, kaçak inşaatlar ve izinsiz onarımlar Ayvalık’ın önemli ve güncel sorunlarıdır.
  • Turizme dair hiçbir planlama olmaması ve eskiden yapılan planlamaların uygulanmıyor oluşu da kent için önemli bir tehdittir.
  • UNESCO Dünya Mirası sürecinde Ayvalık için yalnızca endüstriyel miras üzerinden bir kurgu yapılması bana zayıf geldi. Örneğin tarıma dayalı ve kırsal kaynaklı bir endüstri gibi düşünülerek karma bir miras süreci çalışmanın zeminini sağlamlaştıracaktır. Zeytincilik ile beraber buğday, ot, balık gibi tarımsal ve denizel ürünlerin de ön planda tutulduğu bir yaklaşım daha doğru olacaktır.
  • Mübadele öncesinde Midilli’den gelenler nitelikli yapı stokunun çoğuna yerleşmişlerdi. Bu sebeple mübadele sonrasında gelenler kalan konutlara da yerleştiklerinde Sakarya Mahallesinin üst kısmında sadece tek katlı yapıların yapılmasına müsaade edilmişti. Ayvalık’ta mübadele sonrasında “göçmen konutları” gibi bir yaklaşımdan söz edemiyoruz.

Fırat AYKAÇ – 29.09.2021

Fırat AYKAÇ / Mimar ve Akademisyen

1976 yılında doğan Fırat Aykaç 1999 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu.

1997-2003 yıllarında ulusal ve uluslararası mimarlık yarışmalarına katıldı. 2005 yılında Tulya Madra ile birlikte mO/mimarlıkOfisi’ni kurdu. 2010 yılında mO/santimetre porselen atölyesi kurucu ortağı oldu ve 2013 yılında ise mOrangozhane’yi (marangozhane) kurdu.

 

 

 

  • Ayşegül Özer ile yapılan toplantıda konu olan Ayvalık Evleri ve restorasyonlar konusunda kendisiyle görüşebileceğimiz bilgisi üzerine alınan randevuda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. Ayvalık‘ın UNESCO Dünya Mirası Süreci ile ilgili bilgilendirmenin ardından Aykaç, bizlere Ayvalık’ta gerçekleştirdikleri projelendirme ve restorasyon uygulamalarına örnekler sunmuştur.
  • Bu bağlamda son çalışma alanlarındaki endüstriyel bir yapı olan sabunhane binasının projelendirme süreci ve yıkılmış fabrika bacasına ait öngörüler konusunda oldukça verimli bir sunum yapıldı. Sunum ve bilgilendirme ardından gerçekleştirilen şantiye gezisi ise konu hakkında bilgilerin pekiştirilmesinde önemli katkıda bulunmuştur.
  • Endüstriyel Miras üzerinden geliştirilen yaklaşım modeline katkısı olacak tüm projeleri bizler ile paylaşamaya hazır olduklarını belirtmeleri süreç açısından büyük katkı olacaktır.

Faruk ERGELEN – 27.10.2021

Faruk ERGELEN / İnşaat Mühendisi (Araştırmacı, Yazar ve Koleksiyoner)

1950 Balıkesir doğumlu. İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunu. Emekli olduktan sonra 2004 yılından beri Ayvalık’ta yaşıyor.

17 yıldır Ayvalık’ta yaşayan ve kent üzerine araştırmalar yapan Ergelen için en önemli konu kenti doğru yollardan hissederek adımlar atmanın, insanı “oralı” yapan ana unsurlardan bir tanesidir. Bu sebeple Ayvalık’ı ve içindeki mirasları uzun soluklu araştırıp, arşivleyen ve bunları herkesle paylaşan bir hayat seçmesi onun yaşama bakışının bir yansıması. Zeytincilik, yerel ve kültürel araştırmalar, bağlam ve iyi ilişkiler yıllardır üzerine kafa yorduğu ve keyif aldığı işler. Özellikle insanların bir araya gelerek iyi işler çıkarmasını ve yaşadığımız kenti korumanın öneminden bahsediyor.

 

 

  • Zeytin ve zeytincilik üzerine arşivi var.
  • Müjdat Soylu ve Salim Kaptan ile bir araya geldiklerinde Ayvalık için bir şeyler yapma ihtiyacından dolayı “Yılların İçinden Ayvalık” çalışmasını hazırlıyorlar. Kitabı, emek verdikleri ve keyif aldıkları bir çalışma olarak nitelendiriyor.
  • Kitapta yer alamayan ve yeni projelere imkân sağlayacak özellikle de Balıkesir, Ayvalık ve Kurtuluş Savaşı‘na ait birçok emtianın olduğundan bahsediyor.
  • Ayvalık Belediyesi‘nin kendisine ait olan bu emtiaları koruması, sergilemesi ve kullanması doğrultusunda kuruma bağışlayabileceğini ve karşılıksız olarak danışmanlığını yapabileceğini belirtti.
  • Müzelerin, sürekli etkinlikler olan ve yaşayan yerler olmasından yana düşünceleri var.
  • Ayvalık’taki korumacılıkla ilgili sorunların UNESCO Dünya Mirası Adaylığına zarar verebileceğini düşünüyor.
  • Restore edilen binalardaki plansızlık ve başıboşluk büyük bir sorun. Bununla alakalı kurallar ve kanunlar olmasına karşın yeterli düzeyde kontrollerin yapılmaması ve uygulanmaması sorunun kaynağı diye düşünüyorum.
  • Örneğin Alaçatı Evlerinden buraya getirilen bir ahşap kapının Ayvalık Evlerinde kullanılması hem yanlış hem de etik olarak doğru değil. Bilgilendirme yapılarak bu alandaki eğitim seviyesi artırılmalıdır.
  • “Ayvalıklı” olma bilinci son 17 yılda sürekli azaldı ve yok olmaya geçti.
  • 2004’te Ayvalıklı olanların oranı kent içinde 1/3 civarında iken şimdilerde 1/4 oranındadır.
  • Bir kentte yapılan sanat ve etkinliklerde bile kentlinin içinde yer alabileceği konular seçilmelidir. Örneğin Ayvalık’ta seramik kursu açılmasının doğru olmadığını dile getirdi.
  • İnsani değerlerin yitirilmesi ve dejenere olmasını büyük bir kayıp olarak görüyor.
  • 1980 yılını Ayvalık için önemli bir kırılma olarak görüyor.
  • İki insanın birlikte iş yapabilmesinin günümüzde çok önemli bir konu olduğunu belirtiyor.
  • Ayvalık ‘a göç edenlerin çoğunun entelektüel, bilinçli ve değerli olmalarını bir avantaj olarak görürken bu kişilerin bir araya gelebilmelerinin önemli olduğunu belirtiyor.
  • 1920’lerde Yunan yazar Sakkaris, bir propaganda amacıyla Cezayirli Hasan Paşa efsanesini yaratarak aynı zamanda Kydonia ismini ortaya çıkarmıştır. Gerçekte ise bu konular asılsızdır.

Serap TUNCAY – 17.11.2021

Serap TUNCAY / Mimar

1964 Merzifon doğumlu. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü 1984 mezunu. İstanbul’da çalıştıktan sonra 2008 yılından beri Ayvalık’ta yaşıyor.

13 yıldır Ayvalık’ta yaşayan ve korumacılık alanında çalışarak restorasyon projeleri ve uygulamaları gerçekleştiren Mimar Serap Tuncay, kenti teknik bir gözle inceleyerek sosyolojik ve bürokratik bir takım sorunların tespitini yapıyor. Kaçak yapılaşma, denetimdeki eksiklikler, eğitim seviyesi ile kaçak müdahalelerin doğrusal oluşu onun için Ayvalık’ın en önemli sorunlarının başında geliyor. Bu bağlamda kendini sorumlu bir vatandaş olarak aynı sorumluluğun arttığı bir toplum yapısıyla farkındalık oluşturulması, sorunlardan rahatsız olunması ile bir reaksiyon oluşturulmasını doğru buluyor.

  • 2008 yılında eşi Yavuz Tuncay ile Ayvalık’ı haritadan seçerek geldiklerini belirtiyor. Çok beğendikleri için burada yaşamaya başlamışlar.
  • Kendisi restorasyon ve koruma projeleri üzerine çalışan bir mimar, eşi ise inşaat mühendisidir. Ayvalık’ı daha çok teknik bir gözle inceliyor ve değerlendiriyor.
  • Zeytinin, Ayvalık’ı önemli konuma getiren ana madde olduğunu belirtiyor.
  • Deniz kıyısı yapıları, depoları ve arkasındaki konutların tamamını zeytine dayalı endüstriyel mirasın sonucu olarak tanımlıyor.
  • Ayvalık’ın UNESCO sürecinin başından beri içinde olduğunu belirtiyor ve mübadele, kentsel sit alanı ile endüstriyel miras üçgeninden çıkılamadığını belirtiyor.
  • Nur Akın’ın danışmanlığında hazırlanan iki tez Ayvalık ve Cunda için analizler içeren en detaylı çalışmalar olduğunu belirtiyor. Her ikisi de 2006 yılında hazırlanan iki tezden Ayvalık kentsel sit alanı çalışmasını Mimar Ece Uztuğ, Cunda kentsel sit alanı çalışmasını Mimar Ceylan İrem Yaylalı gerçekleştirmiş.
  • Ayvalık Turizm Tanıtma Derneği üyesi ve başkan yardımcısıdır.
  • Hayrettin Paşa Mahallesi’ne döneminde verilen bir isim imiş Macaron Mahallesi. Marjoram ismiyle de bilinen Mercanköşk bitkisi kekik ailesindendir ve evlerin önlerinde teneke kutularda yetiştirilen şifalı bir bitkidir.
  • 2012 yılında Macaron Konağı’nı açmışlardır. Helan bahçesinde yetiştirdikleri Mercanköşk bitkisinin eski dönem isminden yola çıkarak, tarihsel döneme de atfederek işletmelerinde bu ismi tercih etmişler.
  • Anneannesi Selanik/Geyve göçmeni olan Tuncay, anneannesinden de hiç dinleyemediği mübadelenin Ayvalık’ta da az konuşulduğunu belirtti.
  • Ayvalık’ta UNESCO sürecine altlık olan ilk çalıştayın 2007’de Neriman Şahin Güçhan tarafından başlatılan “EGE’nin İki Yakası-I: Ayvalık Kent Tarihi Çalışmaları” olduğunu belirtmiştir.
  • 2013 yılında ikinci ayağı düzenlenen çalışmada Ayvalık ve Midilli kentlerindeki mimarlar odalarının aktif çalıştığını, Ayvalık’tan 8 kişinin ekibin içinde yer aldığını ve Lesvos Adası’ndan üç önemli kişi ile iletişime geçildiğini belirtmiştir: Lesbos/Mytilene Mimarlar Odası Bşk. Stratis Francesco, Ege’de Barış ve İletişim Derneği Bşk. Stratis Pothas ve Gazeteci Stratis Balaskas.
  • Bu ekip ile en son 2017 yılında Dimitris Psarros’un “To Aivali” kitabının tanıtımı için bir araya gelinmiş.
  • Günümüzde konumundan emin olunan tek han yapısı olan Küçük Han’ın restorasyon projesini gerçekleştiriyor. Han binası bu sebeple II.Grup Yapılardan I.Grup Yapı grubuna alınmış.
  • İkinci bir güncel restorasyon çalışması ise 17. Sokakta bir konut restorasyonudur.
  • Tuncay’a göre Ayvalık‘ın en önemli sorunu kaçak yapılaşma ve kanunların uygulanmaması.
  • Çözüm olarak etrafımızda yapılan yanlış müdahalelerden, kanuna aykırı uygulamalardan ve denetimsizlikten rahatsız olabilecek, bunu paylaşabilecek insanlar oluşturabilirsek kentteki sorunlar farkındalık sebebiyle azalmaya başlayacaktır.
  • Bunu gerçekleştirebilmenin önemli bir yolunu ise yereldekilerle daha çok bir araya gelerek brifingler ile bilgilendirmeler yapılması ile gerçekleşebileceğini belirtiyor.
  • Eğitim seviyesi yüksek ve varlıklı bireylerin bürokraside üst mertebede olan bireylere ulaşarak yasal olmayan işler gerçekleştirmesi ise diğer büyük sorunların başında geliyor.
  • Bir kamusal alan, örneğin; Kız Meslek Lisesi Binası, Gazi veya Atatürk İlkokul Binalarından bir tanesi için “Çocuk Müzesi” fikri ile çocuklara sarımsak taşını, kentsel alanı, mübadeleyi, Ayvalık Evleri gibi kültürel mirası anlatabileceğimiz bir mekana ihtiyacımız var diyor.
  • Tescilli yapılarda başıboş kalma, yıkılma, eskime, müdahale edilmeme gibi konularda devletin veya yerel yönetimleri kanuni bir yaptırım gücü olması gerektiğini savunuyor.
  • Örneğin Barbaros Caddesi’nde, üst katında yıkılma tehlikesi olan, acil müdahale gerekli tescilli bir yapının zemin katına Ayvalık Belediyesi tarafından işyeri açma ruhsatı verilmemelidir diye belirtiyor.
  • Geçtiğimiz yıllarda Gazi İlkokulu’nun ÇEKÜL Ayvalık Evi’ne dönüştürülmesi teklifinde bulunmuş. Bu konuda yeniden bir girişim yapılabileceğini belirtiyor.
  • KAİP, UAİP, Yönetim Planı, Stratejik Plan gibi tüm planlar Ayvalık gibi kentlerde birbiriyle çok sıkı ilişki içinde olduğundan birlikte değerlendirilmeli ve düşünülmelidir.
  • TOKİ yaklaşık 2 yıldır tescilli yapıların korunmasına destek amaçlı uzun vadeli düşük faizli kredi vermiyor. Bu konularda görüşmeler yapılarak destek sunulması sağlanmalı, böylece bireysel çalışmalar ile Ayvalık kentsel dokusunun daha hızlı onarımı ile eldeki yapılar kaybolmadan değerlendirilmelidir.
  • 2014 yılında 46 adet yapının sokak sağlıklaştırma projeleri 50.000 TL TKB desteği ile hazırlandı ancak Koruma Kurulundan onay alınamadı. Bu çalışmaların akıbeti irdelenebilir. Küçük düzeltmeler ile Koruma Kurulu kararları çıkartılabilir.

Taylan KÖKEN – 02.12.2021

Taylan KÖKEN / Elektrik Öğretmeni (Araştırmacı, Yazar ve Arşivci)
1966 İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi Elektrik Öğretmenliği mezunu. Ayvalık’ta yaşıyor.

28 yıldır Ayvalık ile iç içe geçen bir hayatın etkisi olarak teknik bir eğitim almasına karşın tarih okumak, alan gezileri gerçekleştirmek, bunları doğru kaynaklar göstererek yazmak ve en önemlisi de paylaşmak Taylan Köken için çok önemli. Bunu kendisi gibi düşünen arkadaşları ile birlikte bir araya gelerek sohbetler ederek, tartışarak, doğru olana birlikte karar veriyorlar. “Bilgi Paylaşılmalıdır” mottosu ile tüm bu araştırmaları sanal ortamda ve yazılı, görsel olarak paylaşıyor. Sadece tarih ve arkeoloji değil kentin kültürel-sanatsal aktivitelerinde de yer alıyor ve çevre konularında duyarlı bir aktivist.

 

 

 

  • Suat Şerifeken, Dr.Özkan Arıkantürk, Taylan Köken ve Lütfi Zafer Demirer 4 kişi bir araya gelerek kendi imkanları ile AYEV projesini hayata geçirmişler. AYEV (Ayvalık Evi), Parmak Çeşme sokakta bulunan Ayvalık Evi’nin bahçe katında bir araya gelen ve ortak paydası Ayvalık sevdası olanların bir oluşumudur.
  • Aslında teknik bir eğitim almış olmasına tarih araştırmacılığı ve yazarlık en büyük hobisi. Marmara Üiversitesi Elektrik Mühendisliği mezunu olan Köken, 2008 yılında çalıştığı firmada ayrılarak Data İletişim firmasını kuruyor ve bir süre bilgi iletim kabloları alanında çalışmış.
  • 28 yıldır Ayvalık ile bağı olduğunu belirtiyor ve ilk denemelere Ayvalık içinde Cihat Teker ile mahalle gezileri düzenleyerek başladıklarını belirtiyor.
  • Bu çalışma alanına geçmesinde kendi ilgisi dışında ona göre önemli bir gerekçe daha var: Genç nesil için bu alanlarda çalışmak ve onlara kullanacağı bilgileri iletmek, kaynakları sürdürmek.
  • AYEV kapsamında en son 12 Mart 2019 ‘da Ömer Özyiğit’in konuk olduğu etkinlik gerçekleşmiş ve arından pandemi sebebiyle uzun bir ara verilmiş.
  • AYEV bünyesinde oluşturdukları kitaplık bomboş iken evlerinden kendi kitaplarını buraya getiriyorlar ve çevreden geniş bağış desteği alarak arkeolojiden mimarlığa, kültür-sanattan coğrafyaya bir külliyata dönüştürüyorlar. Kitaplıktaki çoğu kaynak yoğun olarak Ayvalık özelinde birikmiş.
  • Kurdukları “Ayvada Yayınları” üzerinden hazırladıkları kitapların baskılarını yaparak, kütüphanelerini zenginleştiriyorlar.
  • Kişisel arşivinde 14-15bin civarında kitap var.
  • “Bilgi Paylaşılmalıdır” mottosu üzerinden yaşadığı için tüm araştırmalarını ve çalışmalarını yazarak, fotoğraflayarak ve video çekerek sanal ortamda arşivlemiş ve paylaşmak adına; arkeodenemeler.blogspot.com, sosyodenemeler.blogspot.com ile youtube.com/c/TaylanKöken üzerinden tüm insanlık ile paylaşmayı kendine bir görev olarak görmüş.
  • Diş doktoru olan ve 1994’ten beri para koleksiyonu biriktirmeye başlayan Dr.Özkan Arıkantürk, koleksiyonunu Türk Arkeoloji Enstitüsü Yayınları ile “Sylloge Nummorum Graecorum” The Özkan Arıkantürk Collection “Volume I Troas” ve “Volume II Aeolis” isimli baskılarla yayınlamış.
  • Bu yayınlar Troas ve Aeolis bölgesine ait birçok sikke barındırıyor. Aeolis bölümünde ise Nesos ve Chalkis antik yerleşimlerine ait paralar bulunmaktadır.
  • Pordoselene isminin yanlış ifade edildiği, doğrusunun Pordosilene olduğunu belirtiyor. Bu yaklaşımı ise mitolojik karakterler olan Satirlerin (Satyr) kafalarına verilen isim olan “Silene” tabirine dayandırıyor.
  • Şu anda Midilli’de bulunan bir sikkede “Nesos ve Pordosilene” antik kentlerinin aynı yerler olduğunu kanıtlayan bir bilginin varlığından bahsediyor.
  • “Definecilik” kavramının kesinlikle karşısında, maddi değerin değil manevi değer “bilgi” nin farkında olan bu sebeple arkeolojinin Türkiye’de çok yanlış anlaşıldığını, doğru anlatılması gerektiğini düşünerek bunu kendine görev edinmiş.
  • Ayvalık, Hellenistik döneme kadar uzanan bir geçmişe sahip olduğunu söyleyerek bu konuda Güneş Adası’ndaki kalıntıları gerekçe gösteriyor.
  • Köken’e göre özerklik “Bağımsız Devlet” demektir. Osmanlı Devleti genişlik sağlayabilir, imtiyaz tanır ancak hiçbir döneminde özerklik sağlamadı. Bu bağlamda Ayvalık’ın özerkliğinden söz edemeyiz.
  • Kaan Köksal’a göre Ayvalık’ın tarihte görünür hale gelmesini ise 1580’de bölgeye gelen misyonerlere ait bağış belgelerinin kanıt olabileceğini belirtiyor. Bu anlamda burada yaşam 16.yy’da başlar diyebiliyoruz.
  • Moschonisi, Kokulu Ada demektir. Yund ise boş alan anlamına gelir. Yunda Adaları ismi zamanla Cunda’ya evrilmiştir.
  • Yunanlar, yakın dönemde ilk olarak Kabakum bölgesine oradanda Eğribucak ve Eskiköy’e gelerek ilk yerleşimi kuruyorlar.
  • Dr.Fazıl Doğan Ayvalık için çok önemli bir şahıstır. Millî Mücadele‘den sonra yerleştiği Ayvalık‘ın sosyal , ekonomik, kültürel kalkınmasında büyük emeği geçti. Doktorluk, CHF ilçe başkanlığı, Türk Ocağı şube başkanlığı, Halkevi başkanlığı üstlendi. Prina yağı fabrikası işletti ve pek çok hayır hizmeti verdi.
  • Eşek Adası, günümüzdeki Badavut bölgesindeki yarımadayı kapsayan bölümdür diye açıklıyor.
  • Saatli Cami’nin yapım tarihinin 1870’den daha önce olmasına imkan vermiyor. Çünkü Osmanlı Devleti’nde azınlıklara kubbe yapma imkanı bu dönemde verildiğinden önce yapılmasının mümkün olmadığını belirtiyor.
  • Mimar Hayri Kaan Köksal, Ayvalık için önemli araştırmalar yapan bir şahıs. Kendisiyle bir görüşme yaparak ihtisas alanından faydalanmamız gerektiği konusunda bilgi verdi.

Hasan ŞILDAK / Balıkesir Valisi – 16.12.2021

Ayvalık Belediyesi bünyesinde kurulan Alan Başkanlığı 2021 Mayıs ayından yıl sonuna kadar geçen sürede kurum içi eğitimler ile ‘’Eğitim-Farkındalık Yaratma’’ çalışmalarının merkezinde ‘’Yerelde Görüşmeler’’i sürdürmüştür. 8 aylık süreç içerisinde Ayvalık özelinde yazılmış makaleler, kitaplar, akademik bildiriler temin edilerek okumalar yapılmış, özetleri çıkarılarak yayınlar arşive alınmıştır. Yerelde çalışmalar yürüten 16 kişiyle birebir röportajlar yapılarak, kendilerinden bilgi ve görüş alınmış, çalışmaları kayda geçirilmiştir. 44. UNESCO Dünya Miras Komitesi ve ANIH 2021 gibi uluslararası etkinlikler takip edilirken, “Endüstri Mirasının Görünür ve Anlaşılır Kılınması” ve “Mysia ve Çevre Kültürleri Arkeoloji Buluşmaları” gibi birçok ulusal etkinliğe doğrudan katılım sağlanmıştır. ÇEKÜL/TKB Dünya Mirası ve Yerel Yönetimler çalıştayı Ayvalık’ta gerçekleştirilirken İzmir Travel Turkey Fuarı’na katılım sağlanmıştır. Zeytin Hasat Festivali paneli ile tüm halka süreç sunulmuş, öğrencilere sunum ve alan gezisi düzenlenmiştir. Akademisyen ve öğrencilerin taleplerine sözlü ve yazılı bilgilendirmeler yapılmaktadır. Yönetim Planı ve Başvuru Dosyasının hazırlanması bakımından okumalar ve yerel görüşmelerde belirgin bir seviyeye gelen ekibimiz, yerelden edinmeye devam ettiği bilgileri Balıkesir’deki kamu kurum ve kuruluşlarına sunmaya ve Balıkesir geneline yayılan işbirliklerini geliştirmeye başlamıştır.

Bu bağlamda Ayvalık Kaymakamı Hasan Yaman ile Kasım ayı içinde görüşülmüştür. Ardından Sayın Yaman eşliğinde Aralık ayında Balıkesir Valisi Hasan Şıldak ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Sayın Vali ile gerçekleşen toplantıya AB ve Dış İlişkiler Bürosu Koor. Tülin Akgül, YİKOB Müdürü Fatih Koç, İl Kül. ve Tur.Md.V. İlkay Karaağaç ve Güney Marmara Kal. Ajansı’ndan Candan Şahin katıldı.

Ayvalık Alan Başkanlığı’nın temel eğitiminin artık tamamlandığı bilgisi ile birlikte bugüne
kadar gerçekleştirilen çalışmaların Sayın Şıldak ’a takdiminin ardından bundan sonraki süreçte planlanan çalışmaların içerikleri görüşülmüştür.

Mürsel SABANCI / BBB Genel Sekreter Yrd. (Balıkesir Büyükşehir Belediyesi) – 17.12.2021

2021 Mayıs ayından günümüze Yönetim Planı ve Başvuru Dosyasının hazırlanması bakımından çalışmalarına devam eden Ayvalık Alan Başkanlığı, yerelden edinmeye devam ettiği bilgileri Balıkesir’deki kamu kurum ve kuruluşlarına sunulması sürecinde Balıkesir Valiliği’nin ardından ikinci görüşmeyi Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ile gerçekleştirmiştir.

İki toplantı şeklinde gerçekleşen görüşmelerin ilkinde Balıkesir Kent Konseyi binasında BBB Tarihi Kültürel Miras Şubesi Müdürü Koray Karabulut ve çalışma ekibi tarafından Ayvalık 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planları sunumu gerçekleştirilerek, planlar hakkında bilgi edinilmiş karşılıklı görüş ve öneriler tartışılmıştır.

Büyükşehir Belediyesi ile gerçekleştirilen ikinci toplantıda ise Genel Sekreter Yardımcısı ve Balıkesir Kent Konseyi Başkanı Mürsel Sabancı ekibimizi kabul etmiştir. Bu toplantıda; Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Adaylığı Süreci kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar aktarılmış, sürecin ilerleyen safhalarında Büyükşehir Belediyesi’nden talep edilen konular iletilmiştir. Çalışmaların koordinasyon içerisinde yürütülmesi amacı ile yereldeki ekibe verilen eğitimin hızlandırılmış program olarak Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki çalışanlar içinde gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Eğitimlerin ardından çalıştaylar planlanmış olup zeytin ve endüstriyel miras, arkeoloji, Ege ve Akdeniz havzasındaki liman kentler gibi ana başlıklar temelinde düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. Ayvalık UNESCO Dünya Mirası Sürecinin “Bilgilendirme-Farkındalık-Eğitim” ilkleri üzerinden ilerlemesi bakımından kurumlar arası fikir birliğine varılmıştır.

Ayrıca Ayvalık üzerine yeterince araştırılmamış konuların “NE10 Şehir Araştırmaları” ve “Teknoloji Geliştirme Merkezi”nin aracılığıyla fizibilite çalışmaları gerçekleştirilerek, kaynakçaya katkı sağlayacağı belirtilmiştir.

Mehmet YAŞAR – 30.12.2021

Mehmet YAŞAR / İnşaat Teknisyeni-Taş Ev Ustası
1955 Ayvalık doğumlu. İzmir’de İnşaat Teknisyenliği okumuş. Ayvalık’ta yaşıyor.

Macaron Mahallesinde doğan, Sakarya’da büyüyen ve günümüzde Cunda’da yaşayan Mehmet Yaşar, taş ev ustalığı olan mesleğinden büyük keyif alıyor. Çırak-kalfa-usta eğitimi ile büyümesinin yanı sıra İzmir’de teknik ve mesleki lisesinde aldığı inşaat teknisyenliği eğitimi ile “Talebe Mehmet” lakabı ile anılıyor. Talebe Mehmet için Ayvalık’taki en önemli sorun tarihi dokudaki tescilli yapılara yapılan kötü müdahaleler ve bunların denetim sorunları. Burada yapılan tüm işlemlerin Ayvalık’a ait olan malzeme ve mimari detaylar ile yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Eldeki veriyi anlamaz ve değerini bilmez isek son 30 yıldır olduğu gibi kaybetmeye devam edileceğinden çekiniyor.

 

 

 

  • Macaron Mahallesi’nde doğan ve Girit mübadili bir ailede büyüyen Mehmet Yaşar, Sakarya Mahallesi’nde büyümüş ve şimdi Cunda’da yaşıyor. İlkokul birinci sınıfa giderken annesinin verdiği bir ceza sebebiyle ertesi gün sabah 6’da kalkarak inşaata gitmek zorunda kalmış. Bu işe sevdiği için ortaokuldan sonra Ayvalık’ta okumayı bırakarak inşaat mühendisi olan eniştesinin ısrarı üzerine İzmir’e, ablasının evine yerleşiyor. Burada mesleki ve teknik lisede okuyarak inşaat teknisyenliğinden başarıyla mezun oluyor.
  • Bu süreçte Ayvalık’a gelip gittiği dönemde yakın arkadaşları kendisiyle alay etmek amacıyla “Talebe” lakabını yakıştırıyorlar ve bu dönemden sonra “Talebe Mehmet” lakabıyla tanınmaya başlıyor.
  • Cunda Kentsel Sit Alanında I ve II. Derece yapılarda birçok yanlış müdahale yapıldığını ve Ayvalık Belediyesi’nin bu konularda yetersiz kaldığını belirtiyor.
  • Örneğin buraya Alaçatı Evlerinin mimarisinde yaklaşımlar talep eden kişide, bu projeleri üreten mimarda, buna izin veren Koruma Kurulu ve karşı çıkmayan Belediye olarak herkesin bu sorunun bir parçası olduğunu dile getirdi. Ancak bu süreçte bilgisi olmadan talep eden kişiden öte bu alanda çalışan mimarlar, kamu kurumlarının tavrı çok daha önemlidir diye ekliyor.
  • Burada inşa edilecek bir yapıda buraya özgü malzeme ile yörenin mimarisine uygun yapı üretmenin asıl mesele olduğunu vurguluyor. Bu anlamda bir taş evin yıkılmasından sonra yerine betonarme bir binanın yapılması ona göre çok yanlış.
  • Mimarlar ve Belediye birlikte kararlar alarak bu konuda daha iyi projeler üretilmesine zaman ayırması gerektiğini belirtiyor.
  • Bir tarihi yapıdan bahsederken özgün malzeme ne ise onunla restorasyon ve onarım gerçekleştirilebileceğini, PVC ve alüminyum gibi döneminde olmayan malzemelerin kesinlikle kullanılmaması gerektiğini belirtiyor.
  • En büyük eksik olarak şu 3 konuyu işaret ediyor: “Bilinçlendirme, Denetleme ve Yanlışı Düzeltme”
  • Bu yönetim doğru çalışabilmesi için kanunların eksiklerinin belirlenip tamamlanarak, yerinde uygulamaların zamanında ve doğru denetlenmesini talep ediyor.
  • Ayvalık ve Cunda mimarisinden bahsederken Yunan ustaları etkileyen Bulgar, İtalyan ve Yugoslav ustabaşlarından öğrenilen bilgiler düşünülmelidir diye belirtiyor. Bu sebeple Avrupa’da ortaya çıkan üslup hızlı bir biçimde Ayvalık’ta görülmeye başlıyor. Bu sebeple Ayvalık bölgesinde inşa edilen evleri “Avrupalı” olarak betimliyor ve bunun ikinci sebebi olarak ev sahiplerinin zengin olmasına işaret ediyor.
  • 1773’lere kadar Pateriça Koyu korsan bölgesi olduğunu ve burada zengin insanların yaşadığını belirtti.
  • Mübadelede buradan ayrılan çok sayıda insana karşılık az sayıda insan gelmesinden dolayı Ayvalık’ta bir çok evin boş kaldığını ve zamanla yıkılarak diğer evlerin bahçesine döndüğünü belirtti.
  • Yereldeki malzeme le üretilen taş evlerin onarım ve restorasyon sürecinde Badavut bölgesindeki taş ocaklarından malzememe alamamanın büyük bir problem olduğunu ve bu sebeple birçok insanın Assos taraflarından çıkarılan aynı damara bağlı ancak Sarımsak taşına %70 kadar benzeyen Behramkale taşlarından kullanmanın Ayvalık Evleri açısından büyük bir kayıp ve sorun olduğunu vurguluyor.
  • Çözüm olarak ise restorasyonlarda ve onaylı projelere göre metrajı belirlenen taş miktarının müteahhit tarafından ilgili devlet kurumuna bedelinin yatırılması ile yine devlet kurumları denetiminde elde edilen özgün taşın kullanılabilmesini gösteriyor.
  • İkinci büyük sorun ise istihdam olduğunu, kendisi gibi bu alanda çalışan genç usta adaylarının ağır ve kirli bir iş olmasından dolayı zamanla işi bıraktıklarını, çırak ve kalfa yetişmediği için yöreye ait mimariyi anlayan, bilen insanların değil dışarıdan göç etmiş çalışanların sahada olmasıyla çırak-kalfa-usta sisteminin Ayvalık özelinde bozulduğundan bahsediyor.
  • 1950lerden günümüze meslek ve sanat okulu olmasına karşın, zeyticilik, taş ustalığı ve balıkçılık gibi Ayvalık’a özel alanlarda eğitim verilmemesini büyük bir sorun olarak görüyor.
  • Turizm alanında yapılan hatalara değinerek; 1970lerde çıkan turizm temalı dergilerde Sarımsaklı ve plajlarının ayrı bir önemde kabul edildiği ve haritalara özellikle işlendiğini ancak günümüzde bölgedeki niteliksiz yapılaşma sonucu deniz turizminde hak ettiği karşılığı alamadığını belirtiyor.
  • Bir dönem bu soruna karşı Fram Tur firmasının iyi bir turizm örneği sergilemesine karşı Küçükköy’deki birtakım kişilerin firmadan haraç istemesi sonucu bu düzeninde bozulduğunu, ardından Küçükköylü bu kişilerin buradan ayrılarak beldeyi tamamen dışarıdan gelen ve buralı olmayan insanlarla doldurmalarını aidiyet ve sahiplenme açısından olumsuz değerlendiriyor.
  • Turizme dair iki önemli tespiti bulunuyor:
    • 1.Halk olarak temel bilgilerin ve tecrübenin olmaması.
    • 2.Kanunların ve planlamaların yetersiz olması ve uygulanamaması.
  • Sarımsak ismi için iki efsane var;
    • 1.”Sarışın biz kızı kaçıran bir erkeğe işkence edildiği esnada “Sarım Saklı” ifadesi.
    • 2.Bölgede sarımsak bitkisinin çok ekilmesi ve ignimbrit ile olan renk benzerliği.

Kürşat Ailesi – 20.01.2022

Kürşat Ailesi / Soldan Sağa (Ali Kürşat, Fatma Kürşat, Mustafa Kürşat)
1996 yılında kurulan Kürşat Ayvalık Zeytinyağı günümüzde 4. Kuşak aile bireyleri tarafından yönetiliyor.

Kürşat, zeytin tarımı, sofralık zeytin ve zeytinyağı üretimi yapan bir aile işletmesi. Ailenin kökenleri zeytinciliğin beşiği Girit`e dayanıyor. Girit`in Ayorya köyünde zeytincilik yapan dedeleri, ürettikleri dünyaca meşhur zeytinyağını birçok Avrupa ülkesine ihraç etmiş. 1923 senesinde Girit`ten Ayvalık’a göç edince bilgi ve birikimlerini buraya getirmiş ve kısa zamanda Ayvalık’ın önemli ve kaliteli zeytinyağı üreticilerinden olmuşlar.  Şimdiki nesilde dedelerinin izinden giderek, zeytincilik mesleğine devam ediyorlar. 1996 senesinden itibaren, ürettikleri yağ ve zeytinleri kendi markaları altında piyasaya sunuyorlar. Firmanın ana amacı, ürünlerini kullanıcılarına mümkün olduğu kadar doğrudan ulaştırmak. İlk Kürşat mağazasını 1998 senesinde Ayvalık` ta açmışlar ve Türkiye’de zeytin ve zeytinyağının özel mağazalarda satılmaya başlanmasına öncülük etmişler. Bunu 2004 senesinde İstanbul ve İzmir` de açılan iki yeni mağaza takip etmiş. Ayvalık coğrafi sınırları içerisindeki bahçelerinde, Ayvalık çeşidi mono-kültür tarımını, ekosisteme saygılı yöntemlerle yapıyorlar. Üretimlerinin tümü, zeytinliklerindeki gençleştirme budaması uygulanmış ağaçlardan geliyor. En iyi ürüne ulaşabilmek için gereken tüm işlemleri doğru ve zamanında yapıyor, doğadaki etkileşimleri göz önünde bulundurarak tabiata saygılı uygulamaları tercih ediyorlar. Hasat zamanı geldiğinde, meyvenin erken hasada en uygun olduğu dönemde hasada başlayıp, zeytinleri tek tek el ile topluyorlar. Kürşat olarak ürün kalitesinde sürekliliği sağlamak için bilinçli, iyi tarım uygulamalarını, titiz işletme teknikleri ile birleştirerek zeytinleri deniz tuzu ve doğal olarak tatlandırıp, bu işlem için en az 6,7 ay bekletiyorlar.

  • 1950 doğumlu Mustafa Kürşat’ın babası Girit göçmeni bir ailenin üyesi olarak İzmir’e geliyor, tıp eğitimi sonrası doktor olarak çalışıyor. Mustafa Bey, 1973 yılında Ege Üniversitesi İktisadi Bilimler Bölümü mezunu.
  • Fatma Kürşat’ın babası da Girit göçmeni ve 3 yaşındayken Ayvalık’a taşınıyorlar. Babası Girit’te başlayan zeytin ve zeytinyağı üretimine Ayvalık’ta devam ediyor. Fatma Kürşat bir tadımcı.
  • Mustafa ve Fatma çifti 1973’te evlenerek, Fransızca bilmelerinin verdiği imkanla doktora eğitimi için Paris’ e yerleşiyorlar. Eğitim amacıyla 2 yıl burada kaldıktan sonra ikisi de mezun olamadan tekrar Türkiye’ye dönüyorlar.
  • Fatma Hanım’ın babası Ayvalık’ta yaşayan bir zeytin üreticisi olduğundan yaşamak için Ayvalık’a geliyorlar ve Mustafa Bey, 1976 yılında yeni kurulmuş olan Komili Firmasında çalışmaya başlıyor.
  • Aile, (Daha sonra işlerin takibini yapacak olan çocukları) Zeynep ve Ali Kürşat’ın doğumuyla genişliyor. Ziraat Mühendisi olan Zeynep 20, işletmeci olan Ali ise 17 yıldır firma bünyesinde çalışıyor.
  • Her ikisi de Balıkesirli olan, Belediye Başkanı Ali Güreli’nin babası Enver Güreli eski Ticaret Bakanı, Aydın Bolak ise avukattır. Ahmet Gürsan’ın kızı Selma Hanım ile Aydın Bolak, Enver Güreli aracılığı ile tanışarak evlenirler. Beyaz Ruslarla ortak olan Türk Petrol firmasının sahibi Ahmet Gürsan’ın vefatının ardından firmanın varisi Selma (Gürsan) ve eşi Aydın Bolak’dır. Bu dönemden sonra holdingin yönetim kurulu başkanlığını Aydın Bolak yapacaktır.
  • Dr.Fazıl Doğan’ın pirina fabrikası Rumlardan kalan Ayvalık merkezindeki tek pirina fabrikasıdır (Sonraları Kırlangıç olarak anılacaktır). Baba Dr.Fazıl Doğan’ın 16 Kasım 1951’de vefatının ardından oğulları Gültekin ve İlter Doğan kardeşler pirinadan sabun imalatı işine giriyorlar ve bu fabrikayı 1976’e kadar çalıştırıyorlar. Daha sonra fabrikayı Aydın Bolak’ın sahip olduğu Türk Petrol firmasına satıyorlar.
  • Ayrıca, Aydın Bolak’ın sahibi olduğu Türk Petrol ile ortaklığa giren Cumhur Sevinç Özer, “Kırlangıç” markası ile uzun süre Migros’un bulunduğu binada çalışmıştır. 1976 yılında ortağı Türk Petrol’e bugünkü Kırlangıç Fabrikası’nı satın aldırtarak 1990lı yıllara kadar çalıştırmışlardır. Firma fabrikayı 1999 yılında banka borcuna karşılık devrediyor. Belediye Başkanı Ahmet Tüfekçi döneminde ise burayı Ayvalık Belediyesi satın alarak kamusal alan olarak kalmasını sağlıyor.
  • Ayvalık ve çevresindeki ikinci pirina fabrikası ise bugün Gömeç sınırlarında kalan Keremköy’deki Gümüşlü Pirina Fabrikasıdır. Bu fabrikanın sahibi Eminzadeler Ailesi idi ve bugün atölyesi olan tornacı, zanaatkar ve usta Yakup İçten’in babası Kemal Bey, fabrikanın müdürü olarak çalışmıştır.
  • Ayrıca o dönemde bugünkü Süner Pasajı, 1960lı yıllara kadar ticari bir han yapısıydı.
  • 1970lerde kent dışında kurulan ilk firma Zeysan olmuştur. 80li dönemlerde turizmin etkisi ve kapasite yetersizliği gibi sebeplerle kent merkezindeki birçok fabrika ve yağhane, kent dışına taşınmaya başlamış, İzmir-Çanakkale yolu kenarında inşa edilen modern fabrikalar ile üretimlerine devam etmişlerdir.
  • Necmi Komili, Salih Komili’den ayrılarak işi İstanbul’a taşımıştır. Alibeyköy’de kurduğu fabrikada rafine yağ ve sabun üretimine geçmiştir. Makineyle üretilen ilk sabun işletmesi de bu fabrikadır. 1975’te Ayvalık’a dönen Necmi Komili, ana yolda bulunan bugün ki fabrikayı kurarak, rafine üretime burada da devam etmiştir. Lampant yağ (Ham zeytinyağı) denilen, yere düşen ve sıkma özelliği olmayan zeytinleri toplayıp bunları rafine ederek işleyen bir firma kuruyor.
  • Komili Firmasının 1993-96 arasında UNI-KOM (Unilever-Komili) girişimi ile Avrupa ve dünyaya açılan sürecinde farkındalık kazandığını ve farklı hissetmeye başladığını belirten Mustafa Kürşat, 1998’de Komili’den ayrılarak “Kürşat Ayvalık Zeytinyağı” firmasını kurmuş, kendi hasatlarını toplayarak, sıkıma başlamışlar.
  • Zeytin Evi ise 5 yıllık bir proje. Kendi üretimleri zeytinyağı ile hazırlanan yiyeceklerin servis edildiği bir restoran ve sergileme alanlarıyla oluşturulmuş bir mekandan oluşuyor. Zeytin ve zeytinyağına ilişkin ürünler, çeşitler ve bu süreci anlatan birçok ekipman, malzeme ve görsel burada sergileniyor.
  • Üretim ise ön planda görünür olan Zeytin Evi’nin hemen arkasında yer alıyor. Üretim için fabrika ve tadımının gerçekleşmesine imkan veren Zeytin Evi’nden sonra ki plan ise aradaki süreçleri sunan bir müze binasının tamamlanması.
  • Buradaki tüm makine ve ekipmanlar günümüzde kıyı kesiminde Sızmahan Otel&Restaurant olarak hizmet veren işletmenin bulunduğu binadaki eski fabrikadan getirilmiş.
  • Şu anda restorasyonu yapılan Servet Ertem Eski Sabun Fabrikası binasının doğusundaki 2 katlı bina daha önceleri tek katlı bir yazıhane binasıydı ve burayı Dr. Ceylan Korkmaz, muayenehane olarak kullanmaya devam etmektedir.
  • Servet Ertem gibi üreticiler ürettikleri yağların bir kısmını İstanbul’a deniz yoluyla nakil ederek, yağ iskelesi olarak tanımlanan depolarda tutuyorlardı. Birçok ailenin burada depoları bulunmaktaydı.
  • Yağ lancalarının ilk dönemde perçinli sactan imal edildiğini, 1970lerde ise zeytinyağının bandon lancalarda saklanmasının önemli olduğunu belirtiyorlar.
  • Bu gibi konuları daha iyi anlatabilmek için Zeytin Evi’nin yetersiz gelmesi, eski fabrikadan arşivlenen kasnak, mil, dizel motorlar, granit trapetum taşları, dev lancalar gibi birçok ürünün daha etkileyici sunulması, sergilenmesi amacıyla bir müze projesine girişmişler. Kaba inşaatı tamamlanan mekanın detayları ve mekanik, havalandırma, aydınlatma sistemlerini planlıyorlar.
  • Üyesi oldukları Zeytin Üreticileri Derneği isimli STK’nın toplam 16 üyesi var.
  • Aile fertlerine göre en büyük sorun, zeytinliklerde imar hakkı sunulması ve kaçak inşaatlar ile insanların buralardan mal edinme imkanı yaratılmasıdır. Yasal düzenlemeler ile bu imkanlar sınırlandırmanın ötesinde tamamen kaldırılmalıdır.
  • İkinci önemli konu ise Ayvalık Zeytinyağı Coğrafi İşareti ’nin yeterince anlaşılamaması, kullanılamaması. 2008 yılında alınan coğrafi işaret gereği; zeytinliklerin bakımı, zeytinin toplanması ve toplandığı alan sınırları, üretim aşamaları, yöntemleri, süreçlerinin tamamının irdelenmesi gereken bir tescilleme olmasına rağmen, kimi üreticiler tarafından birçok aşamanın atlanarak sadece Ayvalık’ta dolumun yapılması, fabrika adresinin Ayvalık ilçe sınırları olması, bu sayede türlü emekler ile elde edilmesi gereken “Ayvalık Zeytinyağı” imajının zarar görmesi büyük bir problemdir.
  • Kürşat Ailesi’ne göre Ayvalık’ta üretilen zeytinden elde edilen zeytinyağı ve yan ürünlerin, “Ayvalık” ile olan ilişkileri ve buna bağlı hikayelere sahip olmaları çok önemlidir.
  • Daha  1970lerde Avrupa’da üreticilere çok büyük krediler sunulurken, Türkiye’de tüm üreticilerin bu endüstriyel dönüşümleri kendi imkanları ile yapmış olmaları, devletin zeytin ve zeytinyağı üretimine olan bakış açısının günümüzde de çok değişmediğini göstermektedir. Örneğin son dönemde zeytinliklerin dolaylı yollar ile imara açılması, yakınlarına üretim dışı tesis yapılmasına izin verilmesi, ÇED raporu gerekli değildir gibi beyanlarla turizm amaçlı planlanmasına imkan verilmesi kamusal bakış açısının olumsuz ve yetersiz olduğunu göstermektedir.
  • Ürünün elde edilmesindeki teknik bilgileri Ali Kürşat paylaşmıştır:
  • Zeytinin 1. Faz işlenmesinde lif, kabuk ve çekirdeklere ayrılması sağlanır.
  • 2. Faz işlenmesinde ise nebati suyu ve yağ ayrıştırılır.
  • Ayrıştırma işlemlerinde eskiden 1 ton zeytine 1 ton su verilirken, Hekzan Ekstraksiyon yöntemi ( Bir çözelti ya da süspansiyon içindeki organik maddeyi, çözen fakat çözelti ya da süspansiyondaki çözgen ile karışmayan bir başka organik çözgen yardımıyla ayırma, kimyada bilinenin aksine bir saflaştırma değil ayırma yöntemi olarak kullanılır. ) ile %2,5 kalan yağ oranı %0,005 civarına çekilebilmektedir. Sonrasında dekantör denilen tambur içerisinde dönen hamur, merkezkaç kuvvetinin etkisi ile yağ (sızma yöntemiyle) ayrıştırılmış olur.
  • Dekantörlerde; Yatay santrifüj ile katı maddeler ayrılır iken düşey santrifüj ile sıvıların ayrıştırılması sağlanmaktadır.
  • Uluslararası Zeytin Konseyi’nin kabulüne göre İspanyol Tarzı Sıkım’da 27°C’de soğuk sıkım, 35°C’de sıcak sıkım olarak tanımlanmaktadır. Suyla açığa çıkan bileşenler olduğu gibi sıcaklık ile de ortaya çıkan uçucu bileşenler vardır. Bunların dengesi ise doğru sıkım ve doğru zeytinyağını verimli elde etmeyi sağlar. Her zeytin çeşidine ve bölgeye göre değişen bir durumdur.
  • Bu üretim metodu uygulanır ise hem alınan ürünün verimi artar hem de temiz bir pirina elde edildiğinden bununla temiz bir “yakım” da elde edilir.
  • Ayvalık gibi bir kente doğalgaz getirmek veya kömür yakarak kirli bir havaya sahip olmak yerine iyi işlenmiş pirina veya zeytin çekirdeğinin kullanılması ile hem daha ekolojik bir ısınma sağlanabileceği, hem kentin kendi kendine yetebileceği hem de zeytin gibi sağlıklı bir ürünün son parçasının bile faydalı hale getirmenin sağlanabilmesi bölge için büyük bir imkan. Bundan faydalanmamak ise çok büyük bir kayıp.

Kürşat Ailesi ile 20.01.2022 tarihinde yapılan Yerelde Görüşmeler buluşmasında elde edilen bilgilerdeki hataların düzeltilmesi, daha detaylı hale getirilmesi amacıyla Mustafa Kürşat ile gerçekleştirilen ikinci görüşmede aşağıdaki notlar eklenmiştir:

  • Mustafa Kürşat, Ayvalık Belediyesi’ne ait Kırlangıç Fabrikası’nın -faal olduğu dönemde-, merkezdeki tek pirina fabrikası olduğunu söylüyor. Diğer pirina fabrikası ise bugün Keremköy’deki Gümüşlü Pirina Fabrikası idi. Kırlangıç Pirina Fabrikası Dr. Fazıl Doğan tarafından 1920li-30lu yıllarda işletiliyor. Daha sonra oğulları Gültekin ve İlter Doğan 1975 yılında bu komplekse bir sabunhane de ekleyip faaliyeti devam ettiriyorlar. Burası, 1975 yılında Doğan kardeşlerin mülkiyetinden çıkıyor. Kırlangıç Fabrikası, Türk Petrolleri Şirketi’nin sahibi Ahmet Aydın Bolak tarafından satın alınıyor.
  • Bugünkü Tostçular Çarşısı karşısında, altında Migros’un olduğu fabrika ve yanındaki yapı Cumhur Sevinç Özer’e ait fabrikaydı (Madra ailesinden satın almıştı). Kırlangıç Fabrikası ismini Cumhur Sevinç Özer’in “Kırlangıç” isimli markasından alıyor. Aydın Bey ve Sevinç Bey ortak olduktan sonra, Aydın Bey’in satın aldığı fabrikaya da ‘Kırlangıç’ denmeye başlanıyor.
  • Zeytin endüstrisinin alt kollarından olan pirinanın dışında Ayvalık’ta (1930lardan sonra diye düşünülüyor) teneke kutu imalatı da başlıyor. Hasan Kocakundakçı adında bir iş insanı Ayvalık merkezde ‘Salih Komili’ zeytinyağı fabrikasının yanında, bir teneke kutu fabrikası işletmeye başlıyor. (Not: Ayvalık merkezde  “Salih Komili” yazan fabrika bacası, günümüze ulaşan en uzun fabrika bacasıdır.) Bir diğer teneke kutu imalatı yapan yer ise, bugünkü Dr. Ceylan Korkmaz muayenehanesinin ilerisinde ‘Derneli’ ailesinin işlettiği küçük çaplı bir imalathaneydi.
  • Keremköy’de bulunan Gümüşlü Pirina fabrikası ile ilgili bilgi almak için Yakup Bey ile irtibat kurulmalı. Yakup Bey’in babası Gümüşlü Pirina Fabrikası’nın müdürüydü. (Not: Ayvalık’ın eğlence hayatında önemli bir yer tutan efsaneleşmiş restoran ‘Canlı Balık’,  Yakup Bey’in ailesine ait olabilir.) Gümüşlü’nün sahibi Eminzadeler idi. Fabrikanın mülkiyeti hâlâ bu ailenin kadın mensuplarından birindedir.
  • Şu an Rahmi Koç tarafından restorasyonu yapılan sahildeki fabrika Ertem ailesinin zeytinyağı fabrikası idi. Ertem ailesinin hayattaki üyelerinden biri Servet Ertem. Zeytincilik ve endüstri mirası ile ilgili görüşülmesi gereken kişilerden biridir. Bu ailenin fabrikası orkestra şefi Cem Mansur tarafından satın alınmış, daha sonra Koç ailesinin mülkiyetine geçmiştir

Barış GÜN – 27.01.2022

Barış Gün ŞAHİN / Kültür Varlıklarını Koruma programında doktora yapan müzeci ve tasarımcı
1984, İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Müzecilik Bölümü mezunu. Ayvalık’ta yaşıyor.

2021 yılının sonunda Ayvalık’a taşınan Şahin, Mardin’de bulunduğu dönemde Ayvalık’a taşınmayı, yaşamayı hiç düşünmemiş. Yol ayrımına geldiğinde ise Mardin’de devam etmek yerine ailesinin yanına taşınarak Ayvalık’ta yaşamaya karar vermiş. Tarihi miras kodları açısından “Mardin ve Ayvalık çok benzeyen iki kent” diye açıklıyor. Artuklu Üniversitesi Mimarlık Bölümünde tasarım ve mimarlık müzeleri, tasarım ve eleştirel düşünce alanlarında ders vermiş ve mimari proje jürilerinde görev almış. 2015 yılında İstanbul Üniversitesi ’nde “Tasarım Müzeleri Yönetim Modelleri, Türkiye’de Bir Tasarım Müzesi İçin Yol Planı ve Öneriler” isimli makalesi ile yüksek lisansını tamamlamasının ardından, doktora çalışmasına odaklanmış durumda.

  • Ayvalık Endüstriyel Peyzajı kapsamında hazırlayacağımız başvuru dosyası çalışma sürecinde “Agave Landscape and Ancient Industrial Facilities of Tequila” adlı dünya mirası alanını ve yönetim planını incelememizi öneriyor.
  • Dr.Senem Doyduk ve Prof.Dr.Murat Çetin tarafından kaleme alınan, Ayvalık ve su ilişkileri üzerine hazırlanan makalenin kentin 19.yy daki su temin sistemi üzerine yazılmasının önemli bir kaynak olabileceğini belirtiyor.
  • Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Birge YILDIRIM OKTA ile görüşerek “Kent Tarihi, Kent Kuramı, Kamusal Alan, Mimari Tasarım, Peyzaj Tasarımı” çalışma alanlarında bir akademisyenden Ayvalık’ın peyzaj ve kentsel tasarımı üzerine destek alabileceğimizi belirtiyor.
  • Tasarım, Mimarlık ve Müzecilik (DAM) üzerine bir dernek kurma süreci üzerinde çalışıyor. Bu dernek üzerinden bir takım projeler gerçekleştirilebilir, Belediye ile ortak süreçlerle de ilerlenebilir. Özellikle proje bazlı başvurularda dernek bir yürütücü olarak yer alabilir.
  • İzmir’de yaşayan ve çalışan bir tasarımcı İdil Keysan isimli freelance illüstratörün Ayvalık özelinde vektörel çizimler üretmesi mümkün olabilir. İletişime geçilerek veya üretimleri incelenerek fikir sahibi olunabilir. Özellikle GIF ve vektörel logolarda başarılı ve tanınan bir isim.
  • Ayvalık Alan Başkanlığı olarak kent için geliştirmek istediğimiz görsel ihtiyaçlar üzerinden bizlere bir çalıştay fikri ile geri döndü: CultureCIVIC Kültür Sanat Destek Programı üzerinden alınacak hibe veya fon desteği, DAM (DesignArchitectureMuseum) derneği üzerinden yürütülerek bir projeye dönüştürülebilir. Bu sayede Ayvalık için ihtiyaç olunan görsel üretimler hem UNESCO Dünya Mirası sürecinde kurum tarafından kullanılabilecek hem de Ayvalık tasarımcılar gözünden sanatsal üretimlere sahip olacaktır.
  • Bu proje 4 ana başlıkta ilerleyebilir:
    • 1.Mimari Miras-Endüstri Mirası-Kıyı Liman İlişkisi
    • 2.Gelenekler-SOKÜM (Somut Olmayan Kültürel Miras)
    • 3.Doğal Miras (Adalar, Deniz, Koy..vs)
    • 4.Etno Botanik-Zeytin

Mehmet İrem HİMAM – 05.03.2022

Mehmet İrem HİMAM / Gömeç Belediye Başkanı – Fizikçi
1961, Gömeç doğumlu. Almanya J.L.U. Giessen Üniversitesi fizik bölümü mezunu. Gömeç’te yaşıyor.

2019 seçimlerinden günümüze Gömeç Belediye Başkanlığı görevini yürüten Himam, Ayvalık ‘ta gerçekleşen UNESCO Dünya Mirası Süreci hakkında tarafımızdan bilgi talep etmiştir. Ayvalık Alan Başkanlığı’ndan Mimar Fatih Kurunaz tarafından Gömeç’te yapılan bilgilendirmede, UNESCO Dünya Mirası Sürecine ilişkin sözlü ve yazılı bilgi sunulmuştur. Ayvalık ve bölgesindeki çalışmaları yakından takip ettiğini belirten Himam, Gömeç tarihi hakkında yapılan çalışmaları araştırırken ulaştığı Dimitris Psarros tarafından yazılan, 2017 yılında yayınlanan “To Aivali” kitabını Ayvalık UNESCO Dünya Mirası Süreci çalışmaları sırasında kullanmak üzere Ayvalık Alan Başkanlığı’na ödünç vermiştir.

Gömeç’in tarihsel süreci üzerine edinilen bilgilerden sonra ilçenin Tarihi Kentler Birliği’ne üyeliği tarafımızdan önerilmiş, Koruma Amaçlı İmar Planlarının hazırlanması sürecinin hızlandırılması konusunda tavsiyede bulunulmuştur. Bu kapsamda Keremköy Mahallesindeki tarihi doku ve Tümülüs hakkında bilgi alınarak Ayvalık’a kuzey bölgesinde ki en yakın kent hakkında ön bilgi alınmıştır.

Naki ÖZKAN – 25.03.2022

Naki ÖZKAN / Gazeteci
Milliyet Gazetesi Eski Editörü

Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Adaylık Sürecinin yerel ve ulusal basına aktarılmasıyla ilgili gazeteci ve editör Naki Özkan ile bir görüşme gerçekleştirildi. Yapılan çalışmaların paylaşımı ve tanıtımı amacıyla yerel ve ulusal alanda çalışan ajanslar ve gazeteciler hususunda bilgi alınarak, geçmiş dönem ile şu anda bölge ile ilgili haber yapan gazetecilerin iletişim bilgileri edinildi. Bu bağlamda yapılan çalışmaların tanıtım ayağında Ayvalık yerelinde ve ulusal basına hangi yöntemler ile bilgi sunulacağı ve iletişim metodları konuları görüşülmüştür.

Selçuk KALTALIOĞLU & Hakan URUL – 25.03.2022

Selçuk KALTALIOĞLU / Plastik Sanatlar Koordinatörü &  Hakan URUL / Tiyatro Sanatçısı

Plastik Sanatlar Koordinatörü Selçuk Kaltalıoğlu ve Öğretmen ve Tiyatro Sanatçısı Hakan Urul ile Ressam Arif Buz’un atölyesinde bir araya geldik. Birim Koordinatörü Yaşagül Ekinci’nin ifadesiyle, “Dünya Mirası olmaya aday bir kentin sanat kimliğinin güçlü olması, adaylık sürecinde irdelenmesi gereken bir konudur.” Bu sebeple Kaltalıoğlu ve Urul ile görüşmemizde “Ayvalık’ın geçmişten günümüze sanat kimliğinin oluşması, bu kimliğin oluşumundaki sebepler, yerelden bu sürece verilen destekler ve tepkiler” konularına değinildi. Selçuk Kaltalıoğlu, Ayvalık gibi çok sayıda sanatçının yaşadığı bir kentte özel ve kamusal girişimin “Sanat Galerilerine” daha fazla yatırım yapması, bu sayede hikayeleri olan yapıların bu hikayeleri devam ettirdikleri, korunan ve kullanılan mekanlara dönüşmesine vurgu yapmıştır. Hakan Urul, UNESCO Dünya Mirası kavramı üzerinden Ayvalık için elde edilebilecek pozitif yaklaşımlar konusunda bizlerden bilgi alarak, Ayvalık özelinde katkıda bulunmuştur. Sanat platformlarının birlikteliği ve beraber üretimler gerçekleştirmesinin kent için önemli bir kazanım olduğunu belirtmiştir.

Bilal YILMAZ – 30.03.2022

Bilal YILMAZ / Disiplinlerarası Sanatçı ve Tasarımcı

1986, Soma doğumlu. Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi (İstanbul) Bilişim Sistemleri Mühendisliği ve Binghamton Üniversitesi(New York) Bilgisayar Mühendisliği, yüksek lisansını ise İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstriyel Ürün Tasarımı bölümünde tamamladı. İstanbul’da yaşıyor.

Temelde ışık, ses, hareket ve etkileşimi kullanarak heykelsi nesneler, yerleştirmeler ve izleyicinin algısını değiştiren kolektif deneyimler yaratan Yılmaz, disiplinlerarası sanat ve tasarım çalışmalarının yanı sıra, sanatsal yaklaşımlar ile sosyal etki yaratan toplumsal ve kolektif projeler geliştirmektedir. Zanaatkarlığa ve üretime olan ilgisi, İstanbul’un gizli kalmış ustalarının atölyelerine görünürlük kazandıran ve sanayi sonrası toplumda zanaatların sosyal, kültürel ve ekonomik potansiyelini ortaya çıkararak zanaatkarlar ve yaratıcı aktörler arasındaki işbirliğini harekete geçirmeyi amaçlayan Crafted In Istanbul (2012-devam ediyor) kolektif eylem projesini yürütüyor. Bu projenin genişlemesi bağlamında 2020 yılında Ayvalık’ta görsel sanatlar, küratörlük, edebiyat, müzik, mimari ve tasarım alanlarında çalışan sanatçılar ve araştırmacılar için kurulan Gate 27 Artist Resideny programının daveti üzerine, küratör Lydia Chatziiakovou ‘nun işbirliği ile “Craftmanship in Ayvalık / Ayvalık’ta Zanaatkarlık” projesini gerçekleştirmişler.

  • -Doğup büyüdüğü şehir olan Soma’da kültür ve sanat alanının yokluğu hayatında bir farkındalık ve sorumluluk oluştururken, bu eksikliği doldurabileceği şehir olarak düşündüğü İstanbul’a yerleşiyor.
  • Yılmaz’a göre bir konuda başarıya ulaşmanın yolu, o konuda insanların soru sormasından geçiyor.
  • 2012 yılından beri zanaat alanında araştırmalar yapıyor.
  • Pandeminin başlamasıyla birlikte etkileşim merkezli birçok projesi iptal olunca; zanaate dair yaptığı araştırmaları, çalışmaları, deneyimleri ve öngörüleri partneri Lydia’ nın “art for social change”  deneyimleri ile birleştirerek, beraber hayalini kurduğu platform projesini kurgulamak ve yazmak için yeterli zamanı buldular.
  • Yerelde farklı disiplinlerden (Kil, cam, metal, taş, tekstil&deri, ahşap) çalışan toplam 36 usta ile görüşerek, malzeme, zanaat ve şehirdeki konumsal ilişkilerine dayalı bir harita oluşturmuşlar.. Bu çalışma ile zanaatkarlar envanter altında kaydedilirken aynı zaman da Ayvalık kent dokusunda ki izleri ile bizlere mekânsal tercihleri üzerinden bilgiler sunmaktadır.
  • Projeden iki önemli tespit; Birincisi, günümüz endüstriyel üretim/tüketim sürecinde, yaptıkları geleneksel üretim tekniğine dayalı meslekleri için zanaatkarlara talep zaman içinde olukça düşmüş. İkincisi ise ustaların kendileri arasında da bir farkındalığın olmaması. Proje sonunda dükkanlara dağıtılan haritaları gören ustaların diğer meslek erbaplarını tanımıyor olmaları bu durumun önemli bir kanıtı.
  • Araştırma süresi tamamlandıktan sonra, pandemiden ve sınırlı imkanlardan dolayı haritaya ekleyemedikleri 10-15 arası atölyeye dair duyumlar almışlar. Bu atölyeleri ilerleyen süreçte, Creative Craft Platform un dijital ara yüzünün geliştirilmesi ile Ayvalık zanaatkar envanterine eklemeyi ve tüm araştırmayı, dijitalleştirmeyi hedefliyorlar.
  • Görüştükleri ustalardan mesleklerine ait birer objeyi geri vermemek üzere, karşılıksız almışlar ve bu objelerden oluşan bir sergi ile açmışlar. Geleneksel zanaat ile güncel sanatın birleşmesine önemli bir örnek.
  • Yılmaz, projenin asıl amacını ise kentte yaşayan “yaratıcı aktörlerin” o kentteki zanaatkarlara ulaşmasını sağlamak olarak özetliyor. Bu bağlamda kendini belirli bir kalıpta üretim yapmaya alıştırmış ve romantik bir görüşle eleştirilen zanaatkarlığı, genç ve dinamik tasarımları yaratan ancak bunu üretime dökmekte endüstriyel yöntemler dışında “el yapımı” imkanlarına sahip olmayan tasarımcılar ile zanaatkarlığı yeniden günlük yaşamın önemli bir parçası haline getirmek.
  • Endüstri meslek liseleri gibi mesleki eğitim veren ve ara eleman yetiştiren eğitim kurumları çok önemli. Çünkü özellikle de Türkiye’de mesleklerin ilgi alanları birbirine geçmiş durumda. Çırak, kalfa, usta sıralamasına bakarsak bu zinciri kıran tüm alanlarda niteliksiz üretimler ortaya çıktığı görülebilmektedir.
  • Aynı zamanda bu kopukluk sanatçı ile toplum arasındaki mesafeyi de artırarak sanatın dar ve belirli çevrelerde kısıtlı kalmasına, ilham aldığı ortama hiç ulaşamamasını ve bir soylulaşmaya sebep oluyor.
  • Örneğin Ayvalık üretimin yapıldığı yer olmasına karşın, üretimin sunulduğu bir ortam değildir. Bu sebeple çok sayıda sanatçı sayısına rağmen ya sanatı hissedemiyoruz ya da ulaşamıyoruz.
  • Küçükköy dışarıdan gelen yoğun göç ile kendi kimliğinden çıkan, yapay bir şehre dönüşmüştür. Bundaki en önemli sebepler hiç kuşkusuz buraya yerleşen ve üretimlerini paylaşmayan sanatçı kitle ile türlü gerekçelerle aidiyetlerini kaybetmiş ve “modern” kente göç etmeyi tercih etmiş olan Küçükköy halkıdır.
  • Zanaat alanının ekonomik ve görünür olmaması sebebiyle Ayvalık ve İstanbul’da projeler geliştirilmiyor. Bilal Yılmaz’ın bu alanda projeler üretmesinin ana sebeplerinden biriside bu ilgisizlik. Buradaki sorunu ise doğup büyüdüğü Soma’da yaşadığı hislerle bağdaştırarak kendini sorumlu hissediyor ve bu alanda üretimler oluşturuyor.
  • Zanaatkarlardan asıl beklentinin tasarım değil yapılan tasarımın, üretiminin gerçekleşmesi açısından gerekli üretim metodlarını sunması olduğunu belirtiyor.
  • Bu projeleri üretim aşamasında ilk başlarda akademiden destek almaya çalıştığında yaşadığı “bencillik” durumu onun bu alanda kendi başına proje geliştirmesine ve aksiyon almasına sebep olmuş.
  • Bir problemi tespit ettiğinde ve iç içe geçmiş çok katmanlı sorunları çözebileceğine dair fikri olduğunda kendisini bu konuda sorumlu hissederek tüm katmanlarıyla ilgileniyor.
  • Bilal Yılmaz hem sanat hem de tasarım bienalinde yer alan tek isim. Kendi etkisinin ne olduğunu sorduğumuzda daha fazla para kazanmak değil de daha çok dokunmak olduğunu belirtiyor.
  • Barış Gümüştaş ve Seda Erdural ile birlikte Carftedinİstanbul projesini gerçekleştirerek https://www.craftedinistanbul.com üzerinden yayınlamışlar. Şimdilik 99 zanaat atölyesinin konumunu, malzeme ve zanaat dalına göre filtreleme imkanı sunan online bir sistem üzerinden paylaşılıyor.
  • Bilal Yılmaz’ın bir diğer uzun soluklu aksiyon araştırma projesi ise kolektif üretim alanları üzerine. “açık atölye” ismi ile 2010 yılında yazmaya ve düşünmeye başladiğı kolektif atolye modelini alternatif-deneysel üretimlerin yapıldığı, mahalle içi etkileşimi üretim, işbirliği ve tamir kültürü üzerinden tekrardan harekete geçiren bir ortak üretim alanı. “açık atölye” nin pilot mekanını 2011 yılında Boğaziçi Universitesinde kurmaya başlamış, universitesini depolarındaki eski aletleri arkadaşları ile tamir edip dönüştürmüş, 5 yıl boyunca gönüllü eğitim vermiş, zanaatkarlığa dair yaptığı saha araştirmasından elde ettiği deneyimleri aktarmış, usta-çırak ilişkisinin tekrardan ele alındığı, sanat ve tasarıma dair deneysel üretimlerin gerçekleştiği, tamamen öğrencilerin insiyatifi ve kontrolünde olan, kamusal alanda otonom bir üretim mekanının yaratılmasını sağlamıştır. Açik Atölye hala varliğıni sürdürmektedir…
  • Creative Craft Platform/Yaratıcı Zanaat Platformu projesinde;

Bir dijital platform oluşturularak, bu platformda:

  • Tüm şehirlerin zanaat haritalarını toplamayı,
  • Bir aplikasyon vasıtasıyla “Research Tool” oluşturmayı
  • Tüm çalışmaları bir mecmuada toplamayı hedefliyorlar.

TEMA Vakfı Ayvalık İlçe Sorumluluğu / Sivil Toplum Kuruluşu – 31.03.2022

TEMA Ayvalık İlçe Sorumluluğu Üyelerine Ayvalık UNESCO Dünya Mirası Süreci Hakkında Bilgi Sunduk

Sakarya Mahallesi’nde muhtarlık ve mahalle gönüllülerinin birlikte kurduğu, atıkları ayrıştırmak, organik atıklarla organik gübre üretimi, bu gübrelerden tıbbi aromatik bitki yetiştirme, evsel atık yağlar ile pilleri toplama ve bu kavramlar üzerinden çocukların eğitilmesi hedefiyle açılmış olan Sakarya Mahalle Bahçesi’nde düzenlenen etkinlikte bir araya gelen TEMA Ayvalık İlçe Sorumluluğu Üyelerine, Ayvalık UNESCO Dünya Mirası Süreci hakkında detaylı bilgiler sunarak, soru-cevaplarla verimli bir toplantı gerçekleştirdik.

TEMA Ayvalık İlçe Sorumlusu Mimar Haluk Aysu’nun çağrısı üzerine planlanan, Ayvalık Alan Başkanlığı Koordinatörü Yaşagül Ekinci tarafından gerçekleştirilen; dünya mirası, UNESCO kurumu, ülkemizdeki ve Türkiye’de ki miras alanları örnekleri, Üstün Evrensel Değer beyannamesi (OUV), bütünlük, özgünlük gibi kavramlar üzerinden yapılan sunumun ardından Ayvalık özelinde çalışılan ana konu başlıkları, süreç ile endüstriyel miras üzerinden dünyadan örnekler tartışılmıştır.

Katılan üyeler tarafından sorulan sorular üzerinden Ayvalık’ın zayıf-kuvvetli yönleri tartışılmış, tehdit-fırsatları ele alınmıştır. Bu bağlamda bizlerde doğal koruma alanında çalışan ve Ayvalık’ı iyi tanıyan TEMA üyelerinden değerli bilgiler edinerek, önemli noktalarda notlarımızı almış olduk.

Elçin Emre KILIÇ – 31.03.2022

Elçin Emre KILIÇ / Yüksek Mimar – TMMOB Mimarlar Odası  Balıkesir Şubesi Ayvalık Temsilciliği Başkanı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunu olan Kılıç, 1991 yılından günümüze serbest mimar olarak çalışmaktadır.

İstanbul’da başladığı profesyonel yaşamına Ayvalık’ta devam eden Kılıç, 10 Aralık 2021 tarihinde gerçekleşen Mimarlar Odası Ayvalık Temsilciliği seçimlerinde görevi devralarak, başkan olarak seçilmiştir. Tescilli 18 büro ve 85 üye mimarın yer aldığı oda temsilciliği, her Perşembe 15:00-17:00 saatleri arasında tescilli büroları yerinde ziyaret ederek odanın iletişim ve koordinasyon alanındaki çalışmalarını artırmayı amaçlıyor. Elçin Kılıç aynı zamanda Çağdaş Yaşamı Desteleme Derneği Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor ve UNESCO Dünya Mirası Gezginleri Derneği’nin üyesi.

  • Çocuklara yönelik miras eğitimi amacıyla M.E.B. ile görüşerek bir eğitim çalışmasını birlikte gerçekleştirebileceğimizi belirtti.
  • Sarımsaklı-Altınova bağlantı yolu üzerinde deniz kıyısındaki alanda arkeolojik döneme tarihlenen buluntuların incelenmesi gerekiyor.
  • Ayvalık’ın şehircilik aşamasında bir kırılma noktasında olduğundan bu sebeple Koruma Amaçlı İmar Planının şehir silüetini bozacak bir imkana izin vermemesi gerekiyor.
  • Oda olarak yeni yönetim döneminde inşaat tabelaları ve iş güvenliğinin öncelikli çalışma alanlarımız olacak.
  • Ayvalık kenti içerisinde ve çevresindeki önemli bir sorunun da yapılan inşaatların yasal olduğuna dair bilgi sunması gereken tabelaların eksikliği ve bu durumun denetimsizliği olarak vurgulamıştır. Bu konuda Belediye’ye bir talepte bulunacaklarını bu amaçla bir dosya hazırladıklarını belirtti.
  • Bu bağlamda oda olarak iş güvenliği açısından bilgilendirme amaçlı föy ve broşürler hazırlıyorlar.
  • İş güvenliği ve inşaat tabelaları açısından ise Belediyenin örnek olması gerektiği, kendi inşaat faaliyetlerinde bu konulardaki hassasiyetini artırmaları gerektiğini belirtiyor.
  • Tabelanın olmaması durumunda örneğin kentsel sit alanında ki tescilli bir binaya yapılan müdahalenin ruhsat almış bir restorasyon uygulaması mı yoksa kaçak bir müdahale mi olduğuna dair kanıya varılamadığını söylüyor.
  • Balıkesir merkezde bulunan Koruma Kurulu’nun ise Balıkesir’deki tescilli yapı stoğunun %70’ini karşılayan Ayvalık’a daha çok zaman ayırmaları gerektiğine dikkat çekiyor.
  • Ayvalık’ta gerçekleşen restorasyon uygulamalarında Mardinli ustaların yer alması ayrıca geldikleri yöreye ait motifleri kullanmalarını büyük bir problem olarak görüyor.
  • Yeniden bir websayfası düzenlemesi içinde olduklarını belirti. Bu düzenlemelerin ardından ofisten gelecek haberler, etkinlikler, konular veya kriterlerle ilgili bilgileri yazarak, paylaşabileceklerini belirtti.
  • Oda temsilciliği bünyesinde, üyelere Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Süreci ile ilgili özel bir sunum ve eğitim konusunda fikir birliğine varıldı.

Aysel NAMLI – 01.04.2022

Aysel NAMLI / Vatandaş’ın Yeri ‘nin kurucusu, Aktivist ve KEDİ Kadın Emeğini Destekleme İşliği Yönetim Kurulu Başkanı

Mesleki kariyerine 1964 yılında Amerikan-Türk Dış Ticaret Bankası’nda başlayan Namlı, bankacılık ve finans alanında uzun yıllar boyunca halkla ilişkiler ve departman müdürlüğü görevleri yapmıştır. Emekli olduktan sonra dönüşümlü olarak Ayvalık’ta yaşamaya başlamış, 1987 yılında eşiyle birlikte yaptığı Yunan Adaları seyahatinde ‘Sedefli Battaniye’ ile tanışmış, Cunda Adası’nda yaşayan son dokumacı Nesiha Öztürk ile görüşmeler yapmış ve günümüzde başarılı bir şekilde faaliyet gösteren ‘KEDİ – Kadın Emeğini Destekleme İşliği’ projesinin ilk adımlarını atmıştır.

 

 

 

  • Görüşmemize; Aysel Namlı’nın, Sedefli Battaniye’nin neden önemli bir miras olduğunu bizlere aktarmasıyla başladık. Sedefli Battaniye, Anadolu’da “Sedefli Dokuma” adıyla da bilinen, pamuklu çözgü üzerine el eğirmesi ve kök boyalı yün iplikle el tezgâhlarında yöresel bir teknikle dokunan geleneksel bir dokuma çeşidi imiş. Yapılan araştırmalarda, Anadolu’da bu dokuma çeşidine Mersin, İzmir, Ayvalık ve Konya-Karapınar’da rastlanmış.
  • Ofisimizin, UNESCO’nun dünya mirası, yaratıcı kentler ağı ve somut olmayan kültürel miras ağlarında yer alan ‘varlıklarla’ ilgili aktardığı bilgiler ışığında Anadolu dokuma kültürünü değerlendirdik. Namlı’ya göre ‘Sedefli Battaniye diğer adıyla Girit Battaniyesi’ UNESCO’nun somut olmayan kültürel miras ağı kapsamına dahil edilmesi gereken bir unsur.
  • 1987 yılında Sedefli Battaniye ile ilgili çalışmalarına başlayan Namlı, 1999 yılından itibaren -günümüzde de devam eden süreçte- akademik alanda bu dokumanın izlerini aramış, 2021 yılının Mart ayında ise “Sedefli Battaniye” projesi için paydaşlar bir araya gelerek İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne başvuru yapmışlar. Ağustos 2021’de kooperatif kuruluşuna karar verilmiş ve Ocak 2022’de “Sınırlı Sorumlu KEDİ – Kadın Emeğini Destekleme İşliği Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi” adıyla tescillenmiştir.

ASKEV / Lamiha MÜSLİM & Sema KIS – 01.04.2022

ASKEV / Bilginer-Melin Ayvalık Sanat Kültür Eğitim Vakfı

Ergun Melin tarafından 28 Eylül 2017’de kurulan ASKEV (Ayvalık Sanat Kültür Eğitim Vakfı), Ayvalık ve Kuzey Ege öncelikli olmak üzere, ülke genelinde maddi olanakları sınırlı ailelerin yetenekli, çalışkan, gelişmeye açık gençlerini eğitim bursu ile destekliyor. Vakfın umudu; destekledikleri gençlerin eğitim süreci sonunda, toplum bilinci yüksek, nitelikli bireyler olmaları, amacı ise; toplumun eğitim, bilim, kültür, sanat, doğa duyarlılığı düzeyinin yükselmesine katkıda bulunmak olarak tanımlıyor. Vakfın bu dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Lamiha Müslim yürütüyor.

 

 

 

 

  • ASKEV; 2015 yılında başlayan çalışmalar sonunda 2017 yılında Ergun Melin tarafından kurulmuş.
  • Ergun Bey’in eşi Binnaz Melin bir eğitimci. Kırk yıllık çalışma sürecini, TEVİTÖL, (Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi, Gebze) üstün yetenekli öğrenciler okulunda Genel Müdür olarak noktalamış.
  • Kurucu Ergun Melin’in annesi 1898 yılında Girit’ten göç etmiş.
  • Vakıf, AIMA ile ortak çalışmalar yapıyor.  AIMA’nın, 30 Ağustos 2019 tarihinde Binnaz Melin anısına düzenlediği resitalde ünlü viyolonsel sanatçısı Maria Kliegel’e piyanoda Hakan Ali Toker eşlik etmiş.  Akustik ortamı iyi olan sera, 70-80 izleyici alıyor.
  • AIMA’nın vakıf kurulmadan serada yaptığı çalışmalar: 1. Peter Bruns çello sınıfı 2003, 2. Serada Vivaldi Mevsimler 2005, 3. Alexander Rudin çello ustalık sınıfı öğrencileri Eylül 2017’de serada konser provası yapmışlar, izleyicili ciddi ilk denemeleri olmuş.
  • Vakıf merkezinin bahçesinde açacakları kahvede 3500 kitaptan oluşan bir de okuma odası yer alıyor.
  • ASKEV kurulduğu günden bu yana 5 yıl içerisinde toplam 70 öğrenciye burs imkanı sağlamış.
  • ASKEV evinin; yapıldığı dönemin mimari özelliklerini, inşaat sistemini de anlatan, belgelere dayanarak ulaşılabilen bilgiler çerçevesinde en geriye giderek Melin ailesi öncesi tarihini de kapsayan kitabın yazımı için çalışmalar devam ediyor.
  • Kozak’ta, 110 dönüm, 850 ağaçtan oluşan tek parça zeytinlik Melin ailesi tarafından Aralık 2017’de satın alınmış. Zeytinlik, zeytinciliği öğrenmek için küçük bir başlangıç ileride zeytinlik yatırımını geliştirmek amacındalar. Melin ailesinin, ASKEV’e gelir getirici kalıcı yatırım olması amacıyla, satın aldığı zeytinlik; ilk günden başlayan, gelişerek devam eden bakım uygulamalarıyla örnek zeytin bahçesi olma yolunda.
  • Zeytinlik sorumlusu; kurucu üye, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünden mezun, Yüksek Peyzaj Mimarı Güçlü Varlık.
  • Şubat 2022’de vakıf iktisadi işletme kurarak zeytinyağı satışı yapmaya başlamış. Zeytinyağı satışından elde edilecek gelirin tamamını burs çalışmaları için kullanacaklar.
  • https://www.askev.org.tr websitesi üzerinden bağış ve burslarla ilgili tüm bilgileri sunuyorlar.

Dr.Özkan ARIKANTÜRK – 04.04.2022

A.Özkan ARIKANTÜRK / Dr. Diş Hekimi – Koleksiyoner

1951 yılında  doğdu. Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1975 mezunu. Hacettepe Üniversitesinde uzmanlık eğitimi aldı.  Ayvalık’ta yaşıyor.

Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde 40 yıla yakın süredir serbest dişhekimi olarak çalışan A. Özkan Arıkantürk, koleksiyonerliğe başlamasını şöyle anlatıyor: “25 yıl önce tesadüfen bir kişinin elinde gördüğüm ve yapısına, inceliğine, zarafetine hayran kaldığım Roma dönemine ait cam bir şişeyi satın aldıktan sonra, binlerce yıldır toprak altında kalan, çoğu da yurtdışına kaçırılan, yok edilen bu kültür mirasının ülkemde kalabilmesi için bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm ve koleksiyoner olmak için Kültür Bakanlığına başvurdum”.

 

 

  • Arıkantürk, o günden bu yana, aralarında cam, pişmiş toprak ve bronz eserlerin, süs eşyaları ve takıların da bulunduğu 600’den fazla arkeolojik  eseri koleksiyonunda bir araya getirdi. Ayrıca Kuzeybatı Anadolu Bölgesinde yer alan antik bölgelerin (Troas, Mysia ve Aiolis) sayısı 3500’ü geçen sikkelerinden oluşan bir koleksiyon da gerçekleştirmiş.
  • Bu eserleri, koleksiyonerliğinin başlangıç yıllarından bu yana bilimsel araştırmalara açan Arıkantürk’ün obje ve sikkelerinden bir çok tez, makale ve bildiride yararlanılmıştır.
  • Ayvalık’ın içinde yer aldığı Aiolis Bölgesindeki  antik şehirlerin sikkeleri de bu koleksiyondan hazırlanan katalog ve makalelerde yayınlanmış. 2013 yılından bu yana  Dr. Oğuz Tekin ve Doç. Dr. Aliye Erol tarafından hazırlanan ve Turkish Institute of Archaeology ve AKMED’in desteğiyle yayınlanan “Sylloge Nummorum Graecorum” (Grek Sikkeleri Kataloğu)  uluslararası yayın dizisinde  Troas, Mysia ve Aiolis bölgelerinin 70 şehrinin sikkeleri yer almış. Bu yayın dizisinden tüm dünyada bugüne kadar 100 civarında Sylloge  yayınlanmış. Ülkemizde ise toplam 11 Sylloge çıktığını, Ayvalık bölgesini de  kapsayan Aiolis antik bölgesinin sikkelerinin çoğunun ilk defa bu yayında yer aldığını düşünecek olursak yapılan işin önemi ortaya çıkmaktadır.
  • Günümüz Cunda Adasında yer aldığı düşünülen Pordosilene -Nasos antik kentlerinin bir çok sikkesi bu katalogda yer alıyor. Yine günümüz Çıplak Adasında kurulu olan  Chalcis kentinin de çok nadir bulunan  tek sikkesinden de iki örnek bu katalogda mevcut.  Doç. Dr. Aliye Erol’un Pordosilene – Nasos kentleriyle ilgili makalesi  yakın zamanda Ayvalık Belediyesi Kültür Yayınlarından çıkacak “Ayvalık Tarihi Üzerine Akademik Çalışmalar Seçkisi” adlı kitabın içinde yer alacak.
  • Kültür Bakanlığınca verilen “Koleksiyonerlik Belgesi” ile arkeolojik eser satın alma hakkına sahip olan Arıkantürk, Burhaniye’de kurulu “Kuvay-i Milliye Kültür Müzesi”nde bu eserlerin bir kısmının sergilenmesini sağlıyor. Dört yıldan bu yana ise, Güre İskelesinde kurulu “Özel Kazdağı Müzesi”nin arkeoloji bölümünü 200’den fazla eseri ile oluşturuyor. Bu özel müze şu anda yılda 30 bine yakın ziyaretçi ile bölgenin önemli bir eksiğini gideriyor.
  • Arıkantürk’ün koleksiyonundaki sikkelerden yararlanarak hazırladığı “Sikkeler Işığında Antik Kentler Troas, Mysia, Aiolis” kitabı da Balıkesir Büyükşehir Belediyesi yayını olarak basıldı ve 11 Mayıs 2022 tarihinde düzenlenecek olan “Heritage 2022 İstanbul” Fuarında dağıtılacak.

Ayvalık Turizm Danışma Bürosu / Ömer ŞANCI – 13.04.2022

Turizmin yoğun olarak gerçekleştiği yerlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü’nce teşkilatlandırılmış olan Turizm Danışma Büroları; kente gelen yerli ve yabancı turistlerin ihtiyaç duydukları her türlü bilgi, belge, tanıtıcı broşür vb. görselleri temin edebilecekleri ilk başvuru yeridir. Ayvalık Turizm Danışma Bürosu ilk olarak 1984 yılında kurulmuş olup halen Yat Limanı karşısındaki büroda hizmet vermektedir.  Tarihi ve denizel dokusu ile bir turizm destinasyonu olan Ayvalık’a gelen yerli ve yabancı turistlere kent ve bölgedeki turistik ilgi noktaları hakkında enformasyon hizmeti verilmesi, tanıtıcı ve görsel yayınların dağıtımının yapılmasının yanında yerli ve yabancı turistlerin kentte yaşadıkları sorunların çözülmesinde başvurdukları ve yardım aldıkları, İlçe turizmi açısından önem arz eden bir kamu kurumudur. Ayvalık Alan Başkanlığı olarak gerçekleştirdiğimiz ziyarette Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Süreci hakkında detaylı bilgiler sunularak, yol haritası üzerinden görüşlerimizi bildirdik. Özellikle turizm açısından planlamanın altı çizilerek, dünya mirası sürecinde oluşturulacak Alan Yönetimi Planı’na vurgu yapıldı. Ayvalık Turizm Danışma Bürosu Birim sorumlusu Ömer Şancı ise Ayvalık’ın turizm kapasitesi, yapılması gereken eylemler, Bakanlık-Belediye ortak projeleri üzerinden fikirlerini belirtmiştir. Bu bağlamda Alan Başkanlığı ve Turizm Danışma Bürosu üzerinden geliştirilebilecek ortak çalışmalar için iletişimde kalma, karşılıklı bilgilendirme yapılması kararlaştırıldı.

Hakan DİNÇ – 15.04.2022

Hakan DİNÇ / Rehber-Tercüman
1967 yılı Alibey Adası – Ayvalık doğumlu. Ankara Üniversitesi Dil ve Coğrafya Fakültesi Yunan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı bölümü mezunu. Ayvalık’ta yaşıyor.

Annesi Midilli, baba tarafı ise Girit mübadili olan Dinç’in 1924 doğumlu olan babası 1926 yılında Ayvalık’a geliyor bu sebeple kendisi ikinci kuşak mübadil. Cunda’dan ayrılarak ilkokulu İzmir’de okuduktan sonra Ayvalık’a dönerek, ortaokulu burada tamamlıyor. Çocukluğunda sokakta karşılaştığı 100 kişiden neredeyse tamamının Rumca konuştuğunu, çok yaygın bir dil olduğunu belirtiyor. Özellikle modern kelimelerin Türkçe kullanılır iken eski kelimelerin Rumca tercih edildiğini belirtiyor. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Coğrafya Fakültesi Yunan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı bölümünü kazanarak 1989’a kadar başkentte yaşıyor. 2000lerde turizmin canlanması ile rehberlik işine yakınlaşıyor ve günümüze kadar bu mesleği büyük bir keyifle yapıyor. Aynı zamanda geniş bir fotoğraf arşivi var, özellikle dijital makineler öncesine ait 600-700 civarında DIA filmi mevcut.

 

 

  • 1930-35 yıllarında Mübadeleye rağmen Türk-Yunan ilişkilerinin iyi olduğunu belirtiyor, bunun kanıtı olarak Sarımsaklı’dan çıkan tütünlerin Midilli’ye götürülerek satılması buradan dönerken kahve getirilmesini örnek olarak veriyor.
  • Rüsumat olarak adlandırılan ahşap tekneler bu dönemde Çanakkale-Çeşme limanları arasında devriye atarmış. Bunun dışında bir kontrol sistemi olmaması sebebiyle bölgede kaçakçılık kolay ve olağan bir hal almış.
  • 90larda gergin olan, Kardak krizi ile tırmanan ilişkilerde, 1999 Gölcük depremi Türk-Yunan dostluğunu yeniden başlatmış.
  • 2004 yıllarında Halk Eğitim Merkezi’nde Yunanca dersleri vermiş. Aynı dönemde sadece Ayvalık değil Bergama ve Edremit’te de dil eğitimlerine devam etmiş.
  • Psarros, dedesi Stratis Psarros’un hatırladığı net haritaları çizerek, Dimitris’e teslim eder. Ayrıca Fotis Kondoğlu’nun kitapları da ona kaynaklık etmiştir. Psarros 1969’da Ayvalık’a ilk geldiğinde çizdiği haritaların ne kadar tutarlı olduğunu görecektir.
  • Taksiyarhis’in kuzeyinde 1650lerde Türkler yaşıyordu. Bugünkü Askerlik Şubesinin olduğu bölge bilinen en eski Türk mezarlığıdır.
  • Cunda’da Kahveci Mehmet adıyla bilinen kişi Dinç’in dedesidir ve 40 yıl boyunca Taş Kahve’de çalışmış.
  • Eolya = Rüzgar kent demektir. Bölgedeki poyraz ve lodosun eksik olmamasından dolayı bu ismi almış olma ihtimali vardır. Ayvalık, 1800lerde Kydonia adıyla, 1900lerde ise Aibali ya da Aivali adıyla anılıyordu. Eolya Yunanca’da rüzgar kenti demek. Ayvalık için “Küçük Asya’nın Rüzgar Kenti” deniyor.
  • 1462 yılında bölgenin adı Kula olarak bilinmektedir. Kula=Kule demektir. Büyük Maden Adasında bulunan Cenevizliler dönemine tarihlenen gözetleme kulesi Dikili-Edremit körfezleri ile Midilli kıyılarını gören önemli bir gözetleme kulesidir.
  • Cunda’da Ayos Yannis kilisesinin olduğu tepedeki değirmen aslında bir kule. Buraya 2 keşiş geliyor önce ve şehir bu şekilde kuruluyor.
  • Midilli’den gelen balıkçıların korunaklı Ayvalık iç denizinde avlanmaları ve merayı bulma amacıyla kıyıdaki ayva ağaçlarını kerteriz alarak anlatmaları, buraya ait eski ismin kaynağı olabilir.
  • 1821 Yunan İsyanı ile bölgeden ayrılan halkın yeniden döndüğü 1832 arası dönem muğlaktır. Herhangi bir kayıt veya sözlü bilgi mevcut değildir.
  • Şehirlerin kurulumu diller gibidir. Kural dışı fiillerin nasıl kullanılacağı bilinemediği gibi şehirlerde ilk kurulduğunda bazı kural dışı durumlar içerir.
  • 1500lerde Taksiyarhis ile başlayan yerleşim, tepenin yamacındadır. Amaç endüstriden öte korunma kaygısıdır.
  • Ladedika; İstanbul, Selanik, İzmir’de olan örnekler gibi 1700-1800lerde gümrük ile silolar arasında kalan bölgeye verilen isimdir ve yağhaneler olarak adlandırılır.
  • Aya Dimitrios’a bağlı yatırımcılar ve emekçilerden oluşan ladedika bölge halkı, 1790larda daha güçlü olduklarını belirterek yönetimde daha fazla söz sahibi olmalarını belirtmişler ve isyan etmişlerdir.
  • 1962-63 yıllarında işlevselliğini kaybeden Ayvalıklılar Derneği’nin tüm arşivi zaman içinde babası Ayvalıklı olan Dimitris Psarros’a geçmiştir.
  • Bu belge arşiviyle Ayvalık’a yakın ilgi duyan Psarros, bugünkü “To Aivali” kitabının hazırlıklarına başlayarak, 1969da ilk defa Ayvalık’ı ziyaret edecektir.
  • Yunan kültürünün alt yapısı Mısır aıllıdır.
  • Profit Ilias yamaçta, en yüksekte, Aziz Nikolas ise deniz kıyısında, en aşağıda, denizden kurtarılacakları bekler. İlyas Peygamber mutluluk, huzur, bahar temasıyla doğum, ölüm, hayvan, hasat telaşındadır. İnsanların yanında manevi olarak kendilerini iyi hissetme kaygılıdır.
  • Bu ikilem aslında biri yerde biri gökte kavramıyla yakından ilgilidir.
  • Dinç’inde üyesi olduğu Lozan Mübadilleri Derneği, Gürsoy Pasajı’nın üst katında bulunuyor.
  • 1790 yılında Papaz Ikonomos ile başlayan bir Ayvalık geleneği olarak, her mahallenin bir temsilcisi olması, bugünkü meclis üyeleri sistemi gibi siyasi ve idari bir uygulamadır.

Hakan OSMANOĞLU – 11.05.2022

Hakan OSMANOĞLU / İş Bankası Ayvalık Şubesi Müdürü

Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Sürecindeki gönüllü çalışanlarından birisi olan Prof.Dr.Kenan Mortan aracılığı ile tanıştığımız Hakan Osmanoğlu, kent, tarih, kültür ve yönetsel alanlarda ilgili bir kişi olduğunu belirterek Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Süreci’nde bizlerden bilgi alarak ilgi alanları üzerinden hangi konularda destek verebileceğine dair fikir alışverişinde bulundu. Bu bağlamda paylaştığımız süreç üzerinden Ayvalık’ta sembolik bir yapı olan İş Bankası Ayvalık Şube binası üzerinden korunması gerekli kültür varlıkları, modern yapıların kentteki 1950-60lı yıllara ait veriler olması, bir iktisatçı ve özel banka yöneticisi olması sebebiyle kentin kültürel turizmden sağlayabileceği ekonomik gelişme modelleri üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Toplantımız esnasında bize katılan Adalet ve Kalkınma Partisi Ayvalık İlçe Başkanı Ali Gür ’e, Ayvalık Belediyesi Meclisi’ne aynı gün yaptığımız Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Süreci ile ilgili sunumundan aklında kalan soruları paylaşması sebebiyle UNESCO Dünya Mirası Kavramı, ICOMOS ve IUCN örgütleri, alan yönetimi ve kurullar hakkında daha detaylı bilgiler sunulmuştur.

Hayri Kaan KÖKSAL – 17.05.2022

Hayri Kaan KÖKSAL / Mimar-Yerel Tarih Araştırmacısı
1964 yılı Cihangir / İstanbul doğumlu. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümü mezunu. 2013’den beri Ayvalık’ta yaşıyor.

İlkokul, ortaokul, lise ve birinci üniversite yıllarını Ankara’da tamamladıktan sonra hayalindeki meslek olan mimarlığı İTÜ’de okumuştur. Mimarlar Odasında 7 yıl çalıştıktan sonra, bu kadar daha süreyi Karıncayuvası Ltd. Şti.’de çalışarak iş yaşamına devam eder. 1998 yılında Mimarlar Odası Genel Sekreterlik görevinde bulunmuş ve Ayvalık ile yolları, kendisinin Ayvalık’ta yapılan Mimarlar Odası danışma toplantısına katılımıyla kesişmiştir. 50 yaşına kadar devam ettiği şantiyelerde geçen meslek yaşamından sonra 2013 yazında Ayvalık’a yerleşmeye karar vermiş ve o yazdan günümüze tüm zamanını Ayvalık’ı tanımaya, okumaya, anlamaya, konuşmaya ve yazmaya adamış.

 

 

 

  • Savaştepe (Giresun) doğumlu olan Kemal Özer, Balıkesir’i çalışan ve cumhuriyet dönemini araştıran ilk araştırmacılardan birisidir.
  • 1937 yılında Balıkesir’de çıkan “Türk Dili” isimli siyasi gazetenin 13.sayısında Ayvalık işlenmiştir.
  • Ayvalık’ta da bir dönem önemli statüde olan Kulaksızoğlu ailesini Küçük Han (Serap Tuncay’ın restorasyon projesini yürüttüğü ‘Küçük Han’ yapısı koruma kurulu tarafından I.grup yapı olarak tescillenmiş.) için yapılan tarih çalışmaları sebebiyle incelerken karşılaştığı Halim Kulaksızoğlu, Midilli Mutasarrıflığı yapmış, Midilli Bankası’nı kurmuş ve Georgi (?) Gemi Şirketi’ni kurmuş Abdullah Kulaksızoğlu ve oğlu Halim Kulaksızoğlu, bir dönem, Ayvalık’taki Büyük Han’ın (Bugün Süner Pasajı’nın bulunduğu noktada) sahibi olmuşlar. Kızı ve eşi ise bugün Ayvalık’ta ASKEV Evi olarak bilinen yapıyı satın almışlardır.
  • Ayvalık’a ait en eski belge 1643 tarihlidir.
  • Kaan Köksal’ın Ayvalık’a ait bir bibliyografya çalışması vardır.
  • blogspot.com ‘da yazdığı “Devlet Arşivleri Başkanlığı’nda bulunan en eski tarihli Ayvalık içerikli belge (14 Eylül 1643)” adlı yazıda 172 adet Ayvalıklının isminin bulunduğunu söylüyor. Helen araştırmacı Patrinellis ise bu eski Ayvalıklıların neredeyse yarısının Manisa, Kula, Alaşehir, Akhisar ve Sakız Adası’ndan olduğunu aktarıyor.
  • Şu anda bu belgeyi Türkçe diline çevirmeye çalışıyorum.
  • Hüseyin Avni Baskın’ın çıkarttığı “Ilios” gazetesi/dergisi 1924-94 yıllarında 70 yıl boyunca basılmıştır. 11. Sayısı özellikle Ayvalık Akademisi ile ilgilidir ve detaylı bilgiler bulunmaktadır.
  • Bu dergilerden 11 bin sayfalık taranmış dökümanım var. 13 Nisan 1934 Atatürk’ün kente gelişi ve 1944 depremi ile ilgili sayılar ne yazık k kayıptır.
  • Bu iki konu hakkında yazı yazan tek kişi Amasya Üniversitesi’nde görev yapan Serap Taşdemir’dir.
  • Ahmet Yorulmaz’ın “Türk Dünyası” isimli gazeteleri bende mevcuttur. Ayrıca sonraki dönemde “Hürses Gazetesini” de çıkartmıştır.
  • Bugünkü Bedesten Sokak, Ayvalık’ın önceki döneminde fiziksel bir yapı olarak Bedesten idi ve İlios matbaası Bedesten’deydi. Mübadeleden sonra matbaadaki aletler H.Avni Baskın (Ayvalık eski belediye başkanı 1950-1954) tarafından satın alınmış ve kısa bir süre gazete çıkarılmıştır.
  • 2007 yılında Ayvalık’ta düzenlenen “İki Yaka” (?) isimli sempozyuma ait bildiriler editlenmiş olarak kitap basımına hazır durumdadır.
  • Ayrıca 2019 yılında Ayvalık’ta bir Ahmet Yorulmaz sempozyumu gerçekleştirilmiş. 3 gün süren sempozyum bildirilerine Kaan Bey’den ulaşabiliriz.
  • “Le Indicator” ticaret yıllıklarında 1882-1902 arasında Ayvalık’ta görev alan tüm belediye başkanları, liman müdürlerinin isimleri bulunmuş olup, 940 tüccarın Ayvalık’taki etkinlikleri çalışılmıştır. Aynı zamanda Ayvalık’ta çalışan sigorta firmaları belirlenmiştir.
  • Yapılan araştırmalarda Ayvalık’ta; Norveç, İsveç, Fransa, İngiltere, İran, İtalya ve Avusturya-Macaristan ‘a ait resmi konsoloslukların olduğu bilgisine ulaşılmıştır.
  • Köksal’a göre Ayvalık’ın tarihi ile ilgili araştırmaları Karesi-Ayvalık bağlantısıyla yapmak gereksiz. Ayvalık tarihi Midilli ve Yunan Adaları bağlantısıyla gün ışığına çıkabilir. 16.yy ‘da Türklerin bölgedeki yerleşimlerini araştırdım. Eğribucak / Sarımsaklı ‘daki “gavurlar” tabiri ile Tuzla Kadısından bir mahkeme kurulması talebi içerikli yazılar, buradaki erken dönem Rum vatandaşları kastediyor olabilir.
  • Beylik Tuzlası (Flamingoları gördüğümüz yer) ve Tuzla Kadısı tabirinden bu dönemde tuzlaların önemli noktalar olduğunu çıkarabiliyoruz. Ayazmend Kadılığı ile Tuzla Kadılığı bahsinden de bu çıkarımı yapabiliyoruz.
  • Psarros’a göre günümüzde Ayvalık Pazar yeri olarak kullanılan alan -İkonomos (1780-1791) döneminden önce- golya (göl veya bataklık) olarak adlandırılıyormuş. Psarros, denizle arasında ufak bir kumsalın olduğu bu alandan laguna adıyla da bahsediyor. İkonomos’un yetkili olduğu dönemde bu bölgedeki su drenaj sistemiyle tahliye ediliyor ve alan üzerinde bir mahalle oluşuyor.
  • Vasilis Dimitriadis tarafından yazılan “Bir Evin Hikayesi Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi Hakkında Türkçe ve Yunanca Belgeler” isimli kitap önemli.
  • kaankoksal.com.tr adlı web sayfasında Ayvalık bibliyografyası bulunmaktadır.
  • Ayvalık’ta çıkarılan Ayvalık Gazetesi’nin 129 sayısı da Osmanlıcadır. Aeolian Astir Gazetesi’nin 11 sayısı Kaan Bey’de var. Ayrıca Türk Dünyası Gazetesi ve Ahmet Yorulmaz’ın çıkardığı Hürses Gazetesi’nin de sayıları kendisinde mevcut.
  • Tapu ve Kadastro Müdürlüğü Arşivi muhakkak ziyaret edilmeli. Oradaki tapu kayıtları Ayvalık tarihine ışık tutacak nitelikte olduğunu belirtiyor.
  • “Ayvalık Tuzlası” kitabı Erhan Ersek Tekel İşletmeleri Genel Müdürlüğü, 1983.
  • Bugünkü “Yedi Kuyular” mevkii eski taş ocağının bulunduğu bölgedir. Buradaki taş ocağıyla ilgili bilgiler de içeren “Hellenic Foundation for Culture”ın 3 cilt halinde basılmış yayınları var. Buradan çıkan taş Gömeç Taşı olarak adlandırılan sarımsı taştır.
  • Gümüşlü Zeytinyağı Fabrikası kampüsünde “Eolya Araştırmaları Merkezi” kurulmalıdır.
  • Fethi Namlı ve Nazım Timuroğlu’nun (Kimya mühendisi, fotoğrafçı) 13 Nisan Caddesinde birlikte hazırladıkları bir çalışma var. Bu çalışmaya Hafıza Haritası çalışması diyebiliriz. Çalışma hazır fakat yayınlanmamış. Fethi Bey, Cadde üzerindeki her konut için daha önce binada yaşamış ailelerle ilgili bilgiler veriyor.
  • Artur Küçüktaşçıyan çok başarılı bir yemek fotoğrafçısı.
  • Ayvalık’a özel 4 adet şeriyye defteri, 8 adet de nüfus kayıt defteri var ve araştırmaya açık durumdalar.
  • “Osmanlı Arşivlerinde Ayvalık” projesi başlatılabilir.
  • 1905 yılında çıkarılan Bergamos kitabı inşaatçılıkla ilgili bilgiler içerir.
  • İlçe Halk Kütüphanesi Müdiresi Aygün Hanım, ilgili ve paylaşıma açık bir kişidir, görüşmenizde fayda var.

Yücel KURŞUN – 13.06.2022

Yücel KURŞUN / Fotoğrafçı

2016 yılından beri Ayvalık’ta yaşayan Kurşun, profesyonel bir fotoğrafçı. Ayvalık’taki UNESCO Dünya Mirası Süreci ile ilgili bilgi almak amacıyla Birimimizi ziyaret ettiğinde bizlere Ayvalık kentinde yaşamayı ve çalışmayı neden tercih ettiğini, İstanbul’dan sonra bu kentte yaşamanın avantaj ve dezavantajları üzerinden fikirlerini belirterek SWOT analizleri için birebir görüşmeler yaparak geliştirdiğimiz rapora doğrudan veri sağlamıştır. Bu sohbette kendisinin Ayvalık’taki su sistemi ve tüm sokak çeşmeleriyle ilgili uzun süredir geliştirdiği belgeleme amaçlı fotoğraf çalışmasından haberdar olduk ve birlikte çalışmalar gerçekleştirmek üzere fikir birliğine vardık.

Kenan ÖZTÜRK – 23.06.2022

Kenan ÖZTÜRK / Filolog – Karagöz Sanat Evi

Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı Nimri köyünde doğdu. Üç yıllık köy ilkokulu eğitimi sonrası, Ankara Ayrancı İlkokulu, Adana Ata Koleji ve İstanbul Kabataş Lisesi’nde okudu. Hacettepe Üniversitesi Fransız Filolojisini bitirdi. 2005’te Karagöz Sanat Evi’ni kuran Öztürk, Paris ve Ayvalık’ta  yaşıyor.

1981 yılında Paris’e yerleşti. Paris VII. Paris Üniversitesi tarih bölümünde yüksek lisans ve VIII. Paris Üniversitesi tarih bölümünde doktora yaptı. 1983 – 1999 yılları arası ; La Courneuve Şehri Jean Houdremont Kültür merkezinde müzik, dans ve plastik sanatlar atölyesinden oluşan bölümü kurdu ve yönetti. La Courneuve kenti kültür servisinin genel sanat programları sorumluluğunu yürüttü. Le Blanc Mesnil kenti Kültür Merkezi, Forum Culturel’in dünya müziği konserleri danışmanlığını yaptı. 1999 yılında, La Courneuve kenti kültür servisine bağlı olarak Concerts Polysons adlı dünya müziği konserleri programını yarattı ve bu kapsamda, dünyanın farklı kültürlerini temsil eden önemli sayıda müzik topluluğu ile konserler düzenledi. 2015 yılına kadar bu görevini sürdürdü. 2000 yılında Paris’in Seine Saint-Denis bölgesinde, Fransa’nın büyük festivallerinden, Festival Villes des Musiques du Monde’un kurucuları arasında yer aldı ve halen bu festivalin yönetim kurulu üyesidir.

1994, Türkiye müziğini uluslararası sahnelerde tanıtmak amacıyla Paris’te “Cafeturc” adlı bir menajerlik kuruluşu oluşturdu. Dünyanın çeşitli ülkelerindeki, festivaller, tiyatro ve kültür merkezlerinde Türk Müziği topluluklarının yer almasını sağladı. 2005, Ayvalık’ta Karagöz Sanat Evi’ni kurdu ve “Cafeturc” sanat kuruluşunu buraya taşıdı. Karagöz Sanat Evinde uluslararası müzik çalışmaları yanında, Türkiye’ye yönelik sanat projeleri üretti.  Karagöz Sanat Evi bünyesindeki Cafeturc Sanat kuruluşu ile dünyanın önemli sayılan sahnelerinde 200’ün üzerinde Türk müziği konserleri düzenledi. Türkiye müziğini tanıtan projeler yarattı ve gerçekleştirdi. Aktif iş yaşamında çalıştığı La Courneuve kültür servisinde 220 dünya müziği konseri programladı. Günümüzde müzik ve diğer kültürel  çalışmalarını Ayvalık’taki Karagöz Sanat Evi ’den itibaren sürdürüyor.

  • Ayvalık’ın UNESCO Dünya Mirası Listesine girişi için hazırlanacak dosyada Başvuru şehrin tarihinin bilimsel ve objektif olarak yer almasını, Mübadele ’nin muhakkak bulunması ve yazılması gerektiğini düşünüyor. Bu konuyu sadece siyasilere bırakmadan objektif bir ortamda tüm detaylarına kadar inilmesi gerektiğini belirtiyor.
  • Ayvalık tarihi evlerinin bulunduğu bölgede niteliksiz yapılaşmaya izin verilmemelidir. Ayvalık için en büyük sorunlardan bir tanesi kaçak yapılaşmadır. Ayvalık’ta deniz seviyesinden başlayıp şehrin en üst kısmına kadar kademeli olarak çıkan çatı sistemi hızla bozulmaktadır. Keyfi ve kontrolsüz bir kat çıkışları şehrin bu özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Son yıllarda Sakarya mahallesinin alt kısmında tamamen tarihi binaların olduğu alanda eskiden bir katlı olan bazı ticari binalar betonarme olarak iki kat yükseltilmiştir. İsmet Paşa ve Sakarya mahallesinin üst tarafına çıkıldığında bu beton yığını birkaç bina tüm çıplaklığıyla görülmekte ve tarihi dokuyu tamamen bozmaktadır.
  • Paris ve Ayvalık’ta yaşayan Öztürk, Ayvalık’a yerleşiğinde burada yaşadığı su sıkıntısına oldukça ilginç çözüm bulmuş. Ayvalık’ta İsmetpaşa Mahallesi’nde satın aldığı evin restorasyonu sırasında sarnıcı olduğunu fark etmiş ve sarnıcı kullanılır hale getirerek, kullanmış. Böylece Ayvalık’ta hiç su kesintisi sorunu yaşamamış.
  • Evine yakın bir boş arsayı satın aldığında burada da bir sarnıç tespit edildiğinde bu parselin tescillenmesi amacıyla Koruma Kurulu’na başvurarak parselin tescillenmesini sağlamış.
  • Ayvalık’taki sokak çeşmeleri ile sarnıçların önemine vurgu yapan Öztürk, Ayvalık Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nde görev yapan Orhan Usta’ya ulaşılarak sözlü bilgi alınabileceğini belirtti.
  • Hasan Bülent Türközen ’in belediye başkanlığı döneminde atık su kanalları için Cumhuriyet Cad. ile Barbaros Cad. aksında yapılan 1,5m derinlikteki kazı çalışmasında, Cumhuriyet Caddesi No:78 önünde, yaklaşık 1,5- 2 metre derinlikte,  30x30cm ebatlarında taşlardan döşenmiş bir yol ortaya çıktığının  kendisine söylendiğini belirtti.

Gültekin EMRE – 01.07.2022

Gültekin EMRE / Şair, Yazar ve Çevirmen

1951, Konya doğumlu olan Gültekin Emre, ilkokul eğitimini Ankara’da, lise öğrenimini ise Konya’da tamamladıktan sonra 1974 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuş. Ayvalık’ta  yaşıyor.

Çevirmenlik, Sol Yayınları’nda düzeltmenlik, Millî Kütüphanede memurluk ve şube müdür yardımcılığı yaptıktan sonra 1980 yılında Berlin’de yaşamaya başlamış. Ayvalık ile yolu 1992 yılında kesişen Emre’nin, kentin, kültür ve sanat kimliğine büyük katkıları olmuştur. Ayvalık Belediyesi Kültür Yayınlarından çıkan “Şiir ve Öykülerde Ayvalık” kitabının editörlüğünü gerçekleştirmiştir.

  • At Arabacıları Meydanı’nın ruhunu ve dinamiklerini anlatarak başlayan Emre, genel olarak Ayvalık’taki yapıların ve özellikle bu meydanın yeterince korunamadığını ve restorasyon yaklaşımının kentin kimliğine daha uygun yapılması gerektiğini belirtti.
  • Sadece somut varlıklar değil, somut olmayan miraslarımızın tüketilmesiyle ilgili de kaygısını belirtirken, 2004 yılından itibaren yaklaşık 15 sene boyunca 1-9 Eylül haftasında düzenlenen Ayvalık Kültür Sanat Günleri ’nin de gelenekselliğini yitirdiğini dile getirdi.
  • Ayvalık Kültür Sanat Günleri (AYKÜSAD) Kapsamında, 2008 yılında ilki yapılan “Şiir Ayvalık’ta” etkinliğinin artık yapılmamasının büyük bir kayıp olduğunu belirterek, Ayvalık’ın bu gibi etkinliklere ihtiyacı olduğunu, kentte yaşayan çoğu sanatçının dışarıdan destek aldığını ve sergilerini Ayvalık dışında açmaya başladıklarına dikkat çekti.
  • Yerel yönetimlerin, kentlerin kültür-sanat kimliğinin oluşumunda önemli rol oynadıklarını ve bu alana yapılacak desteğin sürekliliği olması gerektiğini vurguladı.

Ayvalık Tabiat Platformu – 05.08.2022

Ayvalık Tabiat Platformu  / Nebahat Dinler, Salih Öz, Erhan Çiftçi

Ayvalık Belediyesi UNESCO Dünya Mirası ve Alan Yönetimi Birimi Yerelde Görüşmeler Serimizin Yirmi İkinci Konukları; Ayvalık Tabiat Platformu Eş Sözcüsü Nebahat Dinler ve Platform Üyeleri Salih Öz ve Erhan Çiftçi

Ayvalık Tabiat Platformu; başta Ayvalık ve Ayvalık Adaları Tabiat Parkı olmak üzere; Kaz Dağları, Madra Dağı ve çevresinde doğa yıkımına ve talanına karşı mücadele etmek, bölgenin doğasına, tarihsel ve kültürel varlıklarına sahip çıkmak, doğaya zarar veren tüm faaliyetlere karşı durmak, yerel üretime destek vererek, bilimsel çalışmalar ışığında çözüm yolları üretmek, kampanyalar düzenlemek, kamuoyu oluşturmak, hukuksal mücadele vermek ve demokratik baskı grubu yaratmak için oluşturulmuş bir çevreyi koruma kuruluşudur.

Ayvalık’ın kültürel ve doğal mirasını konuşmak için bir araya geldiğimiz Tabiat Platformu üyeleriyle sohbetimize; UNESCO Dünya Miras Listesi, Türkiye’de dünya miras listesine bakış açısı, endüstri mirası kavramı, Ayvalık’ın UNESCO Dünya Miras Listesi’ne adaylık süreci ve ekip eğitimleriyle ilgili bilgilendirmeler yaparak başladık. Sonrasında, Ayvalık’ta zeytinlik statüsündeki doğal alanların ve Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nın, Yönetim Alanı’na dâhil edilmesi gerekliliği üzerine istişarede bulunduk.

UNESCO uzmanlarının, Dünya Miras Listesi’ne başvuru dosyasının hazırlanmasında beklediği ciddiyeti örnekler üzerinden anlatan Öğr. Gör. Yaşagül Ekinci, Arkeolog Birgül Özçam Namlı ve Tarihçi Naz Öykü Güren eşliğinde, Ayvalık’ın Dünya Mirası Adaylık sürecinde gelinen noktayı Ayvalık Tabiat Platformu üyeleriyle paylaşmıştır.
Ayvalık, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı, Kazdağları, Madra Dağı ve çevresini kapsayan coğrafyada doğal ve kültürel varlıkları koruma konusunda mücadele etmeleri sebebiyle görüştüğümüz Ayvalık Tabiat Platformu üyeleri Nebahat Dinler, Salih Öz ve Erhan Çiftçiyle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Emekleri, çalışmaları ve paylaşımları için çok teşekkür ederiz.

Ahmet Çelik ALATUR – 12.08.2022

Ahmet Çelik ALATUR  / Yüksek Mühendis-Mimar

1930 yılında Ayvalık ’ta doğdu. Babası Kenan Bey diş hekimiydi, annesi Meliha Hanım ise Sakarya İlkokul ‘nun müdiresi olarak görev yapıyordu. Büyük Dikili Depremi üzerine Alatur ailesi İzmir ‘e taşındı. Çelik Alatur, 1949 ’da İzmir Atatürk Lisesi ’nden mezun oldu ve 2834 öğrenci numarasıyla İstanbul Teknik Üniversitesi ‘nde Mimarlık eğitimi almaya başladı. İstanbul Teknik Üniversitesi ‘nde 1946-54 yılları arasında görev yapan Paul Bonatz ‘dan dersler aldı ve 1954 yılında mezun oldu.

1954 senesinde İTÜ ‘den mezun olduktan sonra askere giden Alatur, Kağıthane İstihkam Okulu ‘nda temel eğitim aldıktan sonra, Eskişehir 1. Ana Jet Üssü ‘nde istihkamcı olarak görev yaptı, garaj, hangar gibi yapılar üzerine çalıştı. Askerden gelince, öğrenciliğinde staj yaptığı Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliği Proje Bürosu ‘nda işe başladı. Burada yaklaşık 6 ay çalışan Alatur, bu dönemde arkadaşı Polat Sökmen ile girdiği Siyasal Bilgiler Fakültesi Ek Binası Yarışması ‘nda 2.lik ödülü kazandı.
Çocukluk yıllarında, savaştan kaçarak Ayvalık ‘a sığınmış olan İsviçreli bir kadından Fransızca dersleri almış olan Alatur, üniversiteden mezun olduktan sonra Fransa ‘ya gitmek istiyordu. İTÜ ‘den mezun olmadan önce Fransız Konsolosluğu ‘na burs başvurusunda bulunmuş, ancak tarihini kaçırdığı için başvurusu değerlendirmeye alınmamıştı. Çelik Alatur zorunlu askerlik görevini yaparken aynı bursa ikinci bir başvuru yaptı. Hamdullah Suphi Tanrıöver ‘in Fatih ‘teki evinde gerçekleşen mülakat sonucu, aylığı 30.000 frank olan 8 aylık kültürel burs başvurusunun Bayındırlık Bakanlığı ‘nda çalıştığı sırada kabul edilmesi üzerine, arkadaşı Polat Sökmen ile 1956 senesinin Kasım ayında Institut d ‘Urbanisme de l ‘Université de Paris ‘de (l ‘IUUP) yüksek öğrenim görmeye gitti.
6 sene Fransa’da kaldıktan sonra, kariyerine Fransa ‘da devam etmek istese de 1963 yılının sonuna doğru babasının rahatsızlığı üzerine Türkiye ‘ye zorunlu dönüş yaptı. Türkiye ‘ye döndükten sonra bir süre ailesinin Ayvalık ‘taki mübadil evinin restorasyonuyla meşgul olan Alatur, 1964 yılında Ankara ‘ya gittiğinde Turizm Bakanlığı ‘nda çalışmayı hedefliyordu. Ancak Bayındırlık Bakanlığı ‘nda çalıştığı zamandan tanıdığı, o yıllarda Türkiye İş Bankası İEDB Müdürü mevkiinde çalışan Adnan Kocaaslan, Çelik Alatur ‘u davet edince burada işe başladı. Ankara ‘da kısa bir sürenin ardından, kendisine verilen Türkiye İş Bankası Yelkenkaya Dinlenme Tesisleri projesini hazırlamak için İstanbul ‘a gitti. Sonraki yıllarda İstanbul ‘da Marmara Bölgesi ‘ne bağlı olarak çalışmalarını sürdürdü. (1980 yılında Türkiye İş Bankası’ndan emekli oldu.) Mimarın geç döneminde en önemli işi, Emirgan ‘da kendi evi olarak kullanmak üzere dönüştürdüğü Koca Hüsrev Paşa Yalısı ‘nın Taşodası ‘dır. II. Mahmud Dönemi ‘nde inşa edilen ve yol yapım çalışmalarında yıkılarak günümüze ulaşmayan yalının müştemilatı olan taşoda, yalıdan bağımsız olarak Emirgan Korusu ‘nun sınırında bulunmaktadır. 1986 senesinde bakkal olarak kullanılan binanın bulunduğu sokaktan geçen Çelik Alatur burayı fark edince satın almaya karar vermiştir. Binayı aldığında, yüksek duvarlarıyla saklanmış olan tonozlu çatısından ve zemininden binaya sızan suyla zarar gördüğünü tespit etmiştir. Yenileme projesini hazırlayarak Anıtlar Kurulu ‘na sunan Alatur, 1988 senesinde aldığı yenileme izni sonrası uygulamaya başlamış, inşaat 1990 senesinde tamamlanmıştır.

  • Görüşmemizi gerçekleştirdiğimiz yapı, Neoklasik mimariye sahip Batı Etkili Kagir Ev örneklerinden birisidir. Bu bina, Çelik Bey’in anneannesi ve dayısının Midilli merkezinden, Mübadele ile Türkiye’ye geldiklerinde aileye verilmiştir.
  • Bina, aileye verildiğinde inşaat halindeymiş ayrıca yapının büyük bir sarnıcı da var. Eve ilk taşındıklarında bu sarnıç ailenin bütün içme ve kullanma su ihtiyacını bir yaz boyunca karşılıyordu. Ayrıca Çamlık’taki çeşmelere gelen su da çok lezzetliydi ve içilebiliyordu. 1964 yılına kadar bu sarnıç kullanılmış.
  • “Ayvalık’ta Şehircilik Araştırmaları” adıyla 1964 te yayınlanan çalışmanın yürütücüsü olan İTÜ Mimarlık Fakültesi ’nde dekanlık yapan Prof.Dr.Kemal Ahmet Arû, Çelik Alatur ’un üniversite hocalarından biriydi.
  • Dr.Fazıl Doğan, 1933 yılında Yunanistan Yağ İşletmeleri’ne ait bugünkü adıyla “Dr.Fazıl Doğan Pirina Fabrikası” isimli fabrikaya ortak olur. 1939 yılında İşbankası ‘ndan çektiği krediyle, bu fabrikanın tamamını satın alır. Fabrikada zeytinyağı üretimi hiç yapılmamıştır. Bu sebeple fabrika için; 1976 yılı öncesine kadar “Zeytinyağı Fabrikası” ifadesini kullanmak yanlıştır.
  • Fabrikanın içindeki sabunhanenin bir tarafını Dr.Fazıl Doğan, ev olarak kullanıyordu.
  • Zeytin posası dışarıdan bu fabrikaya taşınıyordu. Pirina yağı çıkartıldıktan sonra bu yağdan sabun üretimi yapılıyordu. 1937 yılında fabrikada bir kimyager çalışmaya başlamıştır. Bu kimyager pirinadan, yağ ve sabun elde edilmesini öğretmiştir.
  • Alatur, 7 yaşından itibaren fabrikada, pirinayla oyun oynayarak tanıştığını belirtiyor. Bu dönemde oyun arkadaşlarından birisi de Hümeyra Gücük ‘ün babası, İlter Doğan ‘dır.
  • İlter Doğan ‘ın İngiltere’de eğitim gördüğü sırada babası Dr.Fazıl Doğan, 16 Kasım 1951 yılında vefat eder ve İlter Doğan, eğitimini yarım bırakarak ülkeye dönüş yapar. Fabrikanın işletmesini alan Gültekin ve İlter Doğan kardeşler, uzun bir süre fabrikanın işletmesini sürdürürler. 1976 yılında ise Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı adına Aydın Bolak ve Akhisarlı bir tüccar olan Cumhur Sevinç Özer fabrikayı satın alarak, “Kırlangıç” markasını buraya taşırlar. Bu dönemden itibaren fabrika, Kırlangıç olarak anılmaya başlar.
  • Bugün Denizbank’ın bulunduğu yer, o tarihlerde fabrikanın yazıhanesiydi. Hümeyra Gücük, İstiklâl İlkokulu’nda eğitim görmüştü. Fabrikada depoları doldurma ve boşaltmakla görevli kişiler vardı ve bu kişilere “meydancılar” denirdi. Her büyük evin zemininde büyük zeytinyağı küpleri gömülü depolar vardı.
  • Dr.Fazıl Doğan, bugünkü Belediye Hizmet Binası (Yorgola Han) ‘nda kurulan hastanenin de öncüsüdür. Daha önce de yaşadığı evin alt katını doğumhane yapmıştır.
  • Dr.Fazıl Doğan’ın sonradan satın alarak yerleştiği diğer ev Çamlık’taydı. Eski Komili Otel yakınlarındaki bu ev 1912 yılında İtalyan bir mimar tarafından tasarlanmıştı. Fazıl Bey bu evi, Bandırmalı Faik Bey’den 1937-38 yıllarında satın almıştır.
  • Ahmet Tüfekçi ‘nin belediye başkanlığı döneminde ise bu evin (Yıkılmış olan eski Komili Oteli’nin yanındaki ev) bulunduğu sokağa, Dr.Fazıl Doğan ismi verilmiştir.
  • Bugün Muhtar Kent’in sahibi olduğu ve döneminde Sezai Ömer Madra’ya ait ev Fransız mimarlar, Dr.Fazıl Doğan ve Mustafa Sabuncugil ‘e ait evler ise İtalyan mimarlar tarafından tasarlanmıştır.
  • Ayvalık Akademisi’nin bulunduğu yerden yol geçirilmesi Belediye Başkanı Avni Baskın döneminde yapılmıştır.
  • Eski Belediye Başkanı Muhip Özyiğit, Çelik Alatur’un dayısıdır.
  • Çamlık’ta ziyaret ettiğimiz evin yanındaki bina, Vali’nin eviydi.
  • Yüksek Mühendis-Mimar Çelik Alatur ‘un 1986 yılında Emirgan ‘da satın aldığı evde bakkal dükkanı vardı ve ev oldukça rutubetli, kötü durumdaydı. Evin restorasyon sürecinde ise 1994 yılında vefat eden Mimar Hayati Tabanlıoğlu ‘da destek olmuştur. Ayrıca Mimar Rüknettin Güney, Alatur ‘un yakın dostudur.

Hasan ONAY – 01.02.2023

Hasan ONAY  / Ali Onay ‘ın Oğlu

Ayvalık ’ta doğdu. Babası Ali Onay ‘ın Cunda’da işlettiği yağhanede uzun süre çalıştıktan sonra bir başka baba mesleği olan maden ocaklarında uzun süre görev aldı. 2000 yılında annesini kaybetti ve 2011 yılında babasının kendine bakmakta zorlandığı dönemde işinden ayrılarak baba evine yerleşti. İki evliliğinden üç çocuk sahibi. Gelen konukları ağırlayarak, sohbet ederek hala baba yadigari evinde, Cunda’da yaşıyor.

 

 

 

  • Ali Onay, 1918 yılında Girit Adasının Resmo kentinde doğmuş. Bu dönemde adada 23.000 civarında Müslüman Türk ahali yaşıyor. Bu toplam nüfusun yaklaşık %6,6 ‘sına denk geliyor.
  • Onay Ailesi’nin limanda bir dükkanları var. Dönemin imkanlarına göre iyi eğitimli ve modern yaşam tarzını benimsemiş bir aile. Adada yaşadıkları dönemde evlerinde küçük bir kitaplıkları dahi var.
  • 6 yaşında iken 24 Mayıs 1924 senesinde Girit’ten Türkiye’ye ikinci dalga transferin yapıldığı “Türkiye” isimli gemiyle 3 gün 3 gece süren uzun bir yolculuğun ardından Ayvalık/Cunda’ya geliyorlar.
  • Cunda limanına geldiklerinde onları, ellerinde davullarla daha önce gelen Mübadiller mutlulukla karşılıyorlar. Adada daha çok Girit mübadilleri bulunsa da Midilli adasından gelenlerde yer almaktadır.
  • Taşınmaları esnasında kitaplar, mobilyalar, kıyafetler, ev eşyaları alabilmişler. Ali’nin babası Hasan, Girit’teyken tüm malvarlığını satarak altına çeviriyor. Bu altınları masanın ayakları içerisine ve eşinin kıyafetlerindeki ceplere doldurarak, birikimli bir durumda taşınıyorlar.
  • Görüşmemizi gerçekleştirdiğimiz yapı, Neo-Klasik mimariye sahip, iç sofalı plan tipinde, Batı Etkili Kagir Ev örneklerinden birisi. Bu bina, Ali Onay’ın ailesi Cunda’ya geldiğinde ilk önerilen eve sığmamaları üzerine daha sonra ki yeniden başvurularının ardından aileye verilmiş.
  • Bu eve ilk girdiklerinde, tüm camların kırık olduğunu anlatmış babası. Derme çatma malzemelerle çeki düzen vererek, delikleri çamaşır ve kıyafetlerle doldurarak evi az çok yaşanabilir hale getirmişler.
  • İlk taşındıkları dönemde kimse ticaret veya üretim gibi alanlarda çalışmaya başlayamamış. Gelenlere verilen ev, toprak ve zeytin ağacı dışında imkanları olmadığından imkanı olan çoğu insan, İzmir’e göç etmişler.
  • Örneğin Hasan Bey’de çok defa İzmir’e giderek iş bulmaya çalışmış ancak başaramamış. Bununla beraber birtakım Girit Türklerinin, Atina’ya başvurarak anayurtlarına dönme talebi verdiklerini ancak anlaşma gereği hükümetin olumsuz yanıt verdiğini paylaştı.
  • Girit’ten göç etmenin bir diğer zorluğunun ise “Yarı Gavur” sıfatıyla yakıştırılmak olduğunu belirtiyor.
  • Ali Onay, yeni yağ rekabeti nedeniyle pazarın çöktüğü 1957 yılına kadar zeytinyağı üretti. 1968’den 2000’e kadar yerel kurşun ve bakır madeninde çalıştı.
  • Ali Onay, Cunda Adasının yaşayan bir mirası gibi konuyu merak eden herkese yıllarca bu süreci, Cunda’lı olmayı, Ayvalık’ı anlattı. Bu sebeplerle 98 yaşındayken Ege’de Birlikte Var Olma ve İletişim Derneği (SINIPARKSI), kendisine Türk ve Yunan kültürlerini buluşturduğu için ödül verdi.

Serdar ATEŞER – 24.02.2023

Serdar ATEŞER  / Besteci, Müzisyen, Ses Mühendisi

1961 İstanbul doğumlu Serdar Ateşer, 1982-1988 yıllarında Mozaik’in kurucu/besteci üyesi, vokalist, bas ve elektro gitaristiydi. 1986’da ilk solo albümü ‘Shipahoy!’u kaset formatında ve evde çoğaltmak suretiyle yayınladı.1987’de ilk film müziğini (‘Selamsız Bandosu’, Nesli Çölgeçen) yaptı. 1988’de Mozaik grubundan ayrılmasını müteakip ilk solo albümü ‘Mütareke Yılları’nı Piccatura’dan 1989’da yayınladı. Stüdyosunda Erkan Oğur’un ilk ve Bülent Ortaçgil’in de 4. albümlerini kaydetti. 1998’de 2. Solo Albümü ‘Avdet Seyri’, CD ve LP olarak Kalan Müzik’ten yayınlandı. Albümde de yer alan müzisyenlerle kurduğu ‘Bir Serdar Ateşer Orkestrası’ adlı grubuyla canlı performans ve kayıtlar yaptı. Aynı yıl Ayvalık’a yerleşti. Albüm prodüksiyonu, belgesel ve film müzikleri yapmaya devam etti. Aynur Doğan, Mor ve Ötesi ve başka birçok solist ve grupla albüm prodüktörü olarak çalıştı, birlikte çaldı. Güncel sanat alanında da yine birçok sanatçıyla çalıştı ve son yıllarda kendi işleriyle de bu alanda faaliyet göstermeye başladı. 2015 yazında Cem Aksel ve Akın Eldes’le ‘Suzinin Turtası’ isimli bir grup kurdu, konserler verdi. 2017’deyse, Mesut Uçar, Onur Duygulu ve Gökhan Goralı’yla ‘Serdar Ateşer Big Band’ adını verdiği bir grup kurdu. Ege bölgesi ve İstanbul’da konserler verdi.

Serdar Ateşer ile Ayvalık’ın ünlü esnaflarından Gazozcu Faik’in dükkânın bulunduğu sokaktaki eski bir endüstri yapısı olan atölyesinde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Ateşer, atölyesinin 2020 yılında bir yangın geçirdiğini, özellikle kayıt stüdyosu başta olmak üzere çok sayıda ekipmanını yitirdiğini ve o kara günü anlatarak başlıyor sohbete. Yangından sonra atölye uzun bir süre kullanılmamış. Sözlü tarih araştırmasıyla bir dönem at arabası atölyesi olarak kullanıldığını öğrendiği bu mekanda hala yangından sonra ilk defa ulaştığı plak, dergi, kitap ve ekipmanlarını yeniden düzenlemekle meşgul. Ancak tek işi bu değil, bu mekanda yakın dostları ile müzik yapmaya, Ayvalık’ı ve memleketi konuşmaya, konuklarını ağırlamaya, yaşamaya devam ediyor.

  • Ayvalık ile olan macerası 1998 yılında başlayan Ateşer, kente ilk geldiğinde Ayvalık’a ana giriş yolunun kapalı olması sebebiyle (ki o bunu hayatında önemli bir şans olarak yorumluyor) Hamdibey Mahallesi’nin kurulu olduğu tepeden şehre giriyor ve gördüğü manzara onu büyülüyor. İstanbul’un yarattığı karmaşanın ötesinde burasının sahip olduğu insani, kültürel ve doğal ortam ile o anda Ayvalık’a yerleşme isteği hissediyor.
  • Aynı yıl içinde Ayvalık Sakarya Mahallesi’nde bir ev satın alıyor ve bu dönemden sonra Ayvalık’ta yaşamaya başlıyor.
  • Ateşer, Ayvalık’ı ilk gördüğü manzarayı da fotoğraf makinesiyle çekip arşivine kaydetmiş. Buna benzer çok sayıda belgelemeye dair görsel kayıt var elinde ve hepsini paylaşmaya açık biçimde ilgililere sunmaktan keyif alıyor.
  • 1998 yılından beri Ayvalık’ın çeşitli yerlerinde fotoğraf çekimleri yapan Ateşer, çok sayıda dia (Diapozitif) film formatında oluşan albümlere sahip. Bu dia pozitif filmlerin dijitalize edilmesi ile Ayvalık kent hafızasına destek sunmaya hazır olduğunu belirtiyor. Ayrıca çeşitli dönemlere ait panoramik fotoğraflara erişmiş ve bu fotoğrafların bakış açılarına sahip güncel Ayvalık denemeleri yapmış.
  • Şans eseri Berlin’de tanıştığı bir Türk ailede, Ayvalık’ta çekilen bir panoramik fotoğraf ile kendi çektiği noktadan bir panoramik fotoğrafla başlamış bu süreç. Bu fotoğrafların bir kısmı Ayvalık’ın 20 sene önceki halini belgeliyor. Özellikle kentteki yapılaşmanın hızını fark etmemizi sağlaması açısından çok önemli kayıtlar.
  • Ayvalık’ta 1990lar ve 2000lerin ilk yıllarını gösteren, ancak tarihi doku yerine kentin kıyısındaki çok katlı yeni yapılara odaklanan kartpostalları görünce, bunların tamamını satın alarak başkalarına ulaşmasına kısmen engel olmuş. Çünkü bu kartpostalların “gerçek” Ayvalık’ı yansıtmadığını düşünüyor. Ateşer, bu kartpostalların üzerine kendi çektiği fotoğrafları yapıştırıp, dostlarına hediye ediyor.
  • Ayvalık’a yerleştiği dönemde burasının İstanbullular tarafından pek beğenilmediğini hatta pek  bilinmediğinden bahsediyor. Günümüzde kentin diğer tatil yerleşimlerine göre daha iyi korunmuş olduğunu biraz bu konuya bağlıyor. En azından kente denizden bakıldığında yüksek katlı binaların çok fazla olmadığını ve siluete çok fazla zarar veren yapıların olmamasının Ayvalık için çok önemli bir şans olduğunu dile getiriyor.
  • Atölye; Özgün zemin kaplaması, tipik ticari yapı stiline sahip ön cephesi ve tek mekandan oluşan L formlu planı ile Cumhuriyet Caddesi’nde bir durak ve toplanma mekanı olarak da kullanılıyor. Çok amaçlı bir mekan aslında; hem sohbet ve üretim noktası, hem otantik ürünlerle ve görsel albümlerle dolu bir arşiv, hem müzik, hem üretim, hem Ayvalık…

Ali AKDAMAR – 15.03.2023

Ali AKDAMAR  / Mimar, Grafik Tasarımcı

1954 doğumlu Ali Akdamar, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunu olmasına karşın mimarlık mesleğini pratikte yapmamış, yaşamını grafik tasarımcı olarak sürdürmüş. 2000 yılında İstanbul yaşamını terk edip Assos’a yerleşerek, hayalini kurduğu “ Tasarım ve yerel yönetimlerle ilgili akademi ”yi gerçekleştirebilmek için bir vakıf devralmış. Çeşitli etkinlikler ve çalışmalara karşın; kurulacak bina maliyetinin çok yüksek oluşunun yanına Assos’un diğer olanaksızlıkları da eklenince, derslerinin kaç saat olacağının ayrıntısına kadar hazırlanmış olan bu “düşü”, ister istemez ertelemek zorunda kalmış.

Akdamar, 2010 yılında Ayvalık Belediyesi’nde sanat danışmanı olarak göreve başlamış ancak Akademiyi belediye öncülüğünde oluşturma çabaları da olumsuz sonuçlanınca iki buçuk yılın sonunda bu görevinden ayrılarak bağımsız çalışmaya karar vermiş. Ayvalık Destek Tasarım Akademisi’nin ilk adımları 2014 yılında atılıyor. Barbaros Caddesi üzerinde yer alan ve eski bir zeytinyağı işliği olan yapı, restorasyonun ardından “ Kafedemia / Destek Tasarım Atölyesi “ olarak hizmet vermeye başlıyor.

  • Fabrika bacalarının güncel durumlarının tespiti için gerçekleştirdiğimiz alan gezisinde, Barbaros Cd. 5. Sokakta konumlanan fabrika ve bacasının hikâyesini öğrenmek maksadıyla Destek Tasarım Akademisini ziyaret ettik ve  kurucusu Ali Akdamar ile görüşme gerçekleştirdik.
  • Binanın arka parselinde bulunan bacanın, Cömert Ailesi tarafından işletilen fabrikalardan birine ait olduğunu öğrendik. Akdamar, daha geniş bilgiyi Terzi Hasan ‘dan alabileceğimizi iletti.
  • Akdamar’ın sahip olduğu fotoğraf arşivinde detaylı silüetler ve hava fotoğrafları mevcut. Ayvalık bacalarıyla ilgili görsellerde temel sorunun bir sanayi kasabasından, “kimliksiz bir kent” e uzanan süreç olduğunu çok açık görebiliyoruz. Bundaki en önemli kanıt ise rıhtımda sıralanan çok katlı yapılar.
  • 2013 yılında açılışı yapılan Küçükköy Göç Müzesi, Akdamar’ın Küçükköy Belediyesi’nde çalıştığı iki önemli projeden ilki. 2022 yılında TKB’nin Müze Özendirme Yarışması’nda Yaşam Kültürü Müzeleri kategorisinde ödül alan müzenin grafik tasarımı ve üretim süreci kendisine ait. Müzenin açılışı sırasında sergilenecek eserlerin toplanmasından, yapının boya badana işlemlerine kadar her detayında çalışan bir kişi olarak, Müzenin bu ödülü hak etmesinden ötürü mutlu olduğunu ifade etti.
  • Ayvalık Belediyesi danışmanlığı sırasında gerçekleştirdiği diğer bir proje, Tarihi Ayvalık Vakıflar Zeytinyağı fabrikasının galeriye dönüştürülmesiyle oluşturulan Ayvalık Zeytin Galerisi. Zeytinyağı ve sabun yapımında kullanılan mekanizmalar, araçlar, gereçler ve arabalarla ziyaretçilerin beğenisine sunulduğu mekan Ayvalık’ta bu sunumu yapan ilk merkez olma özelliğini taşıyor. Buranın aslında bir “zeytinyağı ticareti müzesi” bağlamında oluşturulmaya başlandığını fakat daha sonra zeytin müzesi niteliği verilerek konseptin değiştirildiğini anlatıyor. Bu çalışmasına ise Ayvalık Ticaret Odası’nın meclis salonunda oluşturduğu teşhir birimleri öncülük etmiş.
  • 2010 yılında Ayvalık’ta yaşamaya başlayan Akdamar, ilk geldiği zamanlardan bugüne kentin olumsuz anlamda geliştiğinden bahsediyor. Bu gelişimin tamamen farklı olması gerektiğini fakat başarılamadığı için kentin kimliğini kaybettiğini belirtiyor. Zincir markaların kent içerisinde ve hatta kentsel dokuda işletmeler açmasının, Ayvalık’a gastronomik açıdan büyük zararlar verdiğini, kent kimliğinin kaybedilmesinde en görünür örnek olarak belirtiyor. Örneğin Ayvalık’ın simgelerinden biri olan Kırlangıç Zeytinyağı Fabrikası’ nın (eski Dr.Fazıl Doğan Pirina Fabrikası) alışveriş merkezi olarak işlevlendirilmesini, kentin önemli kayıplarından birisi olarak yorumluyor. Ayvalık’ın sahip olduğu somut ve somut olmayan kültürel mirasın büyük bir hızla kaybolmasında Yerel Yönetimlerin payı olduğunu belirterek, bu konuda herhangi bir çaba sarf etmediğini vurguluyor.
  • Kültürel miras alanındaki çalışmalarında ÇEKÜL Vakfı’nı ayrı bir yere koyan Akdamar, görev aldığı dönemde, Vakıftaki ders ve sohbetlerin hayatının en önemli ve kalıcı anları olduğunu vurguluyor. Mimarlık okumasına rağmen kendini mimar olarak nitelemeyen Akdamar, mimarlık okumanın tasarımcı olmasındaki süreçte büyük katkısı olduğunu ayrıca belirtiyor.
  • Destek Tasarım Akademisi’nin üst katında gerçekleştirilen atölyelerinin yapıldığı salonda sunum, dans, yoga, el sanatları çalışmaları da dahil olmak üzere birçok etkinlik gerçekleştirilebiliyor. Hafta sonları çocuklara yoga dersleri veriliyor. Bu anlamda çok amaçlı bir salon olan mekanda ilerleyen dönemde ihtiyaç halinde, UNESCO Dünya Mirası ve Alan Yönetimi Birimi’nin düzenleyeceği etkinliklerde de ev sahipliği yapabileceklerini belirtiyor.
  • Akdamar, çıkış yolu olarak öncelikle “yerellik” ve “bağlam” konularında adım atılmasını, kent kimliğini oluşturan unsurların iyi belirlenmesini, bu süreçte halk ve uzmanlarla beraber Yerel Yönetimlerinde yeterli düzeyde bilgi ve beceri ile çalışmalarda yer alması gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü ancak bu sayede; kent kimliğine zarar veren işletmelerin açılmasına engel olmak, kaçak yapılar veya Ayvalıklı olmayan yapıların inşa edilmesine engel olmak daha doğrusu  yerele ait olmayan tasarım yaklaşımları ile mücadele etmek mümkündür fikriyle doğru çalışmaların gerçekleştirilebileceğine inanıyor.

Jared RAKER – 24.03.2023

Jared RAKER  / Ayvalık Baptist Kilisesi Papazı

Papaz Jared Raker, 2016 yılında körfez bölgesinde gönüllü kilise hizmetlerinde yer almak amacıyla İzmir’den, Ayvalık’a gelmiş. Doğal ve kültürel yapısı ile çok beğendiği kentin dini mirasının zenginliğini çok beğeniyor.

Ayvalık Baptist Kilisesi, Baptist Toplulukları Derneği’ne bağlı yerel bir kilisedir. Topluluk kendini ifade ederken herhangi bir yabancı yönetim merkezi, belli kültür değerleri, gelenekleri veya İncil’de bulunan ilkelerin dışında hiç bir şeye bağlı olmadığını belirtiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yasalarının yetkisi altında olan kilise, üyeleri yerel veya yabancı olsun, Türkçe dilinde ibadet eden ve yerel önderler tarafından yönetilen bir topluluk anlayışına göre hizmet sunmakta.

 

  • 1923 yılında Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi öncesinde Ayvalık’ta çok büyük oranda Hıristiyan Rumların yaşadığını biliyoruz. Bu döneme ait nüfus kayıtları ile Ortodoks Hıristiyan cemaatinin ortaya koydukları anıtsal dini yapılar bu dönemin ortaya koyduğu mirasın en önemli kanıtlarıdır.
  • Günümüzde ise yalnızca Ayvalık değil körfez bölgesinden Bergama’ya kadar geniş bir çevreden cemaati olan Ayvalık Baptist Kilisesi kapılarını herkese açmış durumda, merak edilen konuları görüşmek üzere dernek binasında herkesi kabul ediyorlar.
  • Kilise cemaati yalnızca Protestan ve Baptistlerden oluşmuyor. Tüm farklı mezheplerden Hrısistiyanlar ayin ve toplantılara katılabiliyor. Aynı zamanda Kilisenin kapısı herkese açık, Hıristiyan olmasanız bile Pazar günleri düzenlenen ayinlere, sohbet ve etkinliklere herkesin katılma imkanı var.
  • Şu anda Kilise yaklaşık 15 kişilik bir cemaate sahip. Güneyde Dikili ve Bergama’dan kuzeyde Akçay ve Edremit’e varan körfez bölgesinden kişiler bulunuyor.
  • Kutsal gün olan Pazar günleri dahil tüm ibadetler ve ayinler Türkçe dilinde düzenleniyor. Bu sebeple Hıristiyan olsun olmasın Türkçe konuşan herkes ibadetlere katılımcı veya izleyici olabiliyor.
  • Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan iki katlı yapının birinci katında hizmet veren Ayvalık Baptist Toplulukları Derneği binası; antreden oluşan bir toplantı mekanı, çocukla için oyun odası, yönetici odası, ibadethane, mutfak köşesi, kitaplık ve tuvalet birimlerinden oluşuyor. Mütevazi bir iç mekana sahip yapının tüm cemaatini kabul edecek büyüklükte bir salonu var.
  • Kilise, eğitime büyük önem veriyor. Bu sebeple toplanma mekanında büyük bir köşe kitaplık olara düzenlenmiş ve burada çok sayıda yayın ile DVD film mevcut.

Fehmi ENGİNLER – 04.05.2023

Fehmi ENGİNLER  / Ayvalık Fehmibey Zeytincilik

Fehmi Bey Zeytincilik zeytin tarımı, sofralık zeytin ve zeytinyağı üretimi yapan bir aile işletmesidir. Aile, üç kuşaktan beri Ayvalık’ta kendi zeytinliklerinden elde ettiği ürünleri işleyerek sofralık zeytin ve zeytinyağı üretmektedir.  Firma, ismini aile büyüğü  dedelerinden almaktadır. Büyük babalarından öğrendikleriyle, doğduğu günden bugüne kadar zeytinin içinde yaşayan Fehmi Bey özenle hazırlamış olduğu ürünleri kendi dükkanında satışa sunmaktadır.

 

 

  • Ayvalık Fehmi Bey zeytin ve zeytinyağları, organik ve doğal özellikler korunarak elde ediliyor.
  • Zeytin, aile için asırlık geçim kaynağı ve zeytin ağacı onlar için kutsal.
  • Fehmi Bey Zeytincilik  ürettiği dünyaca ünlü Ayvalık zeytinyağını her yıl yüzlerce aileye  ulaştırmakta.
  • Üç kuşak bir arada olan aile işletmesi müşterilerine daha hızlı ve güvenilir bir şekilde ulaşmak için yepyeni bir kurumsal kimlik oluşturarak her aşamasında özen gösterilen ürünlerini web sitesi aracılığı ile sunuyor.
  • 1923 senesinde Mübadele ile  Ayvalık` a göç eden aile büyükleri bilgi ve birikimlerini buraya getirmiş ve kısa zamanda Ayvalık` ın önemli ve kaliteli zeytinyağı üreticilerinden olmuşlar.
  • Bugünkü nesilde dedelerinin izinden giderek, zeytincilik mesleğine devam ediyorlar.
  • 1923 senesinden itibaren, ürettikleri yağ ve zeytinleri kendi markaları altında piyasaya sunuyorlar. Aile firmasının misyonu, ürünlerini kullanıcılara mümkün olduğu kadar doğrudan ulaştırmak.

Besen SORAL – 08.05.2023

Besen SORAL  / Avukat, Ayvalık Sevdalısı

Her ikisi de hakim olan Talat & Vefik Bartu çiftinin kızı olan Besen Soral, 1938 yılı Ayvalık doğumlu. Babası 1929 hukuk mezunu olan Soral’ın 1932 hukuk mezunu olan annesi Talat (Açar) Bartu, Türkiye’nin ilk kadın hakimlerinden. Kendisi ise 1963 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli devlet kadrolarında 30 yıl boyunca avukatlık yapıyor. 1994 yılında emekli olduktan sonra tam zamanlı Ayvalık’a yerleşen Soral, 1950lerin Ayvalık’ına olan aşkı ile kendisini hep buralı hissediyor.

 

 

  • Annesinin babası Bosna’dan göç etmiş ve Eşme’ye yerleşmişler. Hamdi Bey tütüncülük öğreniyor ve ardından İzmir’e yerleşiyorlar. Annesi Talat (Bartu) Açar, 1932 yılı hukuk mezunu ve Türkiye’nin ilk kadın hakimlerinden. Babası Vefik Bartu 1928 yılı Ankara hukuk mezunu ve o da hakimlik yapmış ve emekliliğini Ayvalık’ta yaşayarak, 1970 yılında vefat etmiş.
  • Aile görev olarak Ayvalık’a yerleştiklerinde 1938 yılında Besen Hanım dünyaya geliyor. Kendisi de hukuk eğitimi alarak devlet kadrolarında 30 yıl süre avukatlık yapmış. 1994 yılında emekli olduktan sonra tam zamanlı Ayvalık’a yerleşiyor.
  • Dr. Fazıl Doğan Kurtuluş Savaşı sırasında Kütahya Emet’te görev almıştı. Savaştan sonra ailesi ile birlikte Ayvalık’a geldi ve burada bir özel hastane açtı.
  • Besen Soral o yıllarda 11-12 yaşlarında imiş ve Besen Hanım’ın ailesiyle Dr. Fazıl Doğan ailesi çok iyi görüşüyorlarmış. Çocukluğunun Dr. Fazıl Doğan’ın evinde geçtiğini özellikle vurguluyor. Örneğin kendi anlatımıyla şöyle açıklıyor “ – Annemden gazoz parası isterdim. Fazıl (Doğan) amca ondan önce davranır, sadece bana değil, hepimize gazoz paralarımızı verirdi.”
  • Besen Hanım çocukluğunda doktor olmak istediği için bir akşam hastanede Dr. Cemal Bey ve Hüsniye Hanım (Dr.Fazıl Doğan’ın eşi) ile birlikte kalıyor ve hasta muayene etmek istiyor. Yeni ameliyat olmuş bir hastanın muayenesinde Dr. Cemal Bey ile birlikte bulunuyor. Hastaya su vermemeleri gerektiğini söylüyor ve Besen Hanım çocuk olmasına rağmen bütün ciddiyetiyle görevini yerine getiriyor fakat bu tecrübeden sonra doktor olmaktan vazgeçiyor.
  • Dr. Fazıl Doğan aynı zamanda Halk Evleri başkanıydı. Milli Mücadele döneminde Çerkes Ethem’in isyan edeceğini telgraflardan anlayan Doğan, Atatürk’ün de çok güvendiği biriydi.
  • İhsan Eşsiz (Diş Hekimi, İhsan Bey, Dayı) ve Dr. Fazıl Doğan Ayvalık’ta bir okul da açıyorlar.
  • Kenan Alatur (Hüsniye Doğan’ın erkek kardeşi ve diş hekimi) ve ailesi de Ayvalık’ın merkezinde oturuyordu. Birde Dr. Muzaffer Alatur Hüsniye Doğan’ın erkek kardeşiydi ve o da hastanenin arkasındaki köşe evde oturuyordu. (Oğlu Bozkurt Alatur da doktordu) Yani herkes ilk başta merkezde oturuyordu. (Kazaz ailesi, Faruk Saylam) Onun için aileler yaz tatilinde Çamlık’ta yaşamaya gidiyordu.
  • (İhsan Eşsiz Pavyonu ve otobüs garajının olduğu yerdir) İhsan Eşsiz’in zeytinlik bağışlayarak Necdet Sağun ve Dündar Özyiğit ile birlikte kurdukları lise eğitim seviyesindeki okul, (Günümüzdeki Ayvalık Lisesi) 6 Şubat 1963’te altı derslikli bir okul olarak açıldı.
  • Dişçi İhsan Eşsiz, Muhip Özyiğit’in akrabasıdır. Ayvalık’ta İhsan Eşsiz’in bağışlarıyla mahalle okullarında okuyup iyi yerlere gelmiş çok insan var.
  • Çamlık’taki Manastır, Midilli’de kurulan ve mübadele ile Ayvalık’a gelindiğinde de çalışmaya devam eden Çınarlı Vakfı’na ait imiş. Çamlık Manastırı ve bir adet zeytinlik mübadeleden sonra bu vakfa verilmiş. O dönemde belediyenin geliri olmadığı için Dr. Fazıl Doğan’ın çabalarıyla bu manastır Belediyeye tahsis edilmiş ve zeytinlik de Çınarlı Vakfı’na ait olarak kalmış. Bu manastırın odaları (Küçük küçük bitişik evler şeklinde) yaz aylarında belediyeden kiralanıyordu.  Yüzünüzü denize doğru çevirdiğinizde büyük bir demir kapısı olan bir manastırdı. Bu kapı geceleri kapanırdı. Manastırda kiralanan evler iki katlı giriş katında mutfak ve hol olan ikinci katında ise iki odası olan küçük yapılardı. Herkes manastırın avlusunda otururdu. Büyük bir çınar ağacı ve ağacın altında da su vardı. Günümüzün aksine birlik beraberlik ruhu vardı herkes yemeğini ortak avluda yerdi. Bu birlik beraberlik ruhunun devam ettirilmesi için Çamlık’taki tenis kulübünü kurdular. Ayvalık Tenis Kulübü, Kaymakam Muhterem Vefa Veznedaroğlu zamanında, 1948 yılında açıldı.
  • Besen Hanım’ın anne ve babası evlenmeden önce de aileler arasında ve Dr. Fazıl Doğan’ın ailesiyle ahbaplar imiş. Manastırın arka duvarı Fazıl Doğan’ın evine bakıyordu. O duvarın olduğu tarafa Ramazan ayında hasırlar atılırdı ve teravih namazı kılınırdı. Bir Ramazan buraya Enver Alay’ın çabasıyla Sakal-ı Şerif geldi.
  • 1953 yılında Besen Hanım ve ailesi Çamlık’a taşınmışlar. Ancak manastır, Avni Baskın döneminde, Fadıl Yanyalı belediye reisi vekili iken yıkılarak, yerine büyük apartman bloklar yapılmış.
  • Belediye Gazinosu manastırın karşısındaki tepede küçük bir kulübe halindeydi. Gazinoda tek başına hizmet veren “Şekerim” lakaplı Ahmet Bey vardı. Tek başına çalışmasına rağmen sipariş verildiğinde sanki içeride başka bir çalışan varmış gibi “ – Şekerim Yap Bir Kahve” diye seslendirdi.
  • Dr. Fazıl Doğan, Fatma Betül Kürşat’ın teyzesinin kayınpederidir.
  • Ayvalık zengin bir memleketti. Zeytinyağı fabrikaları, sabunhaneler vardı. Maddi zenginliğin yanında yaşam zenginliği ve neşesi bol olan insanlar yaşıyordu burada. Sosyal hayat çok kuvvetliydi. Kadınlar sabah, öğleden sonra ve geceleri bile buluşup kahve içerlerdi. Birbirlerine doyamadıkları bir sevgileri vardı.
  • 1948 Tenis Kulübü’nün Açılışı: Aile büyükleri hep bir arada zaman geçirebilmek amacıyla bu kulübü kurdu. O dönemde Kaymakam Muhterem Vefa Vaznedaroğlu idi. Besen Hanım’ın annesi ve babası Ayvalık’a sonradan gelmelerine rağmen bu aileler arasında kabul görmüş bir aileydi. Besen Hanım’ın babasının edebiyata ilgisi varmış ve divan şiirlerini çok iyi okurmuş. Osmanlı Bankası’nın müdürleri bu Ayvalık eşrafı dediğimiz ailelerin yakınlarıydı.
  • Besen Hanım’ın babası bir dönem Ödemiş’e tayin olmuştu fakat Ayvalıklılar babayı ve aileyi o kadar sevmişlerdi ki işleri bahane ederek Ödemiş’e kadar giderlermiş. Sezai Ömer Madra, Ali Kemal Sabuncugil gibi isimler Besen Hanım’ın babasına artık Ödemiş’te emekli ol ve tekrar Ayvalık’a yerleş, sana burada yazıhane açalım, burada kal diyorlar. Ailenin Ayvalık’a tekrar gelişi bu şekilde oluyor.
  • Ali Kemal Sabuncugil ve Fehmi Sabuncugil iki kardeşti. Fehmi Bey’in oğlu Köklen Sabuncugil vefat etti. Şu an Ali Kemal Sabuncugil’in oğlu Mustafa Sabuncugil hayatta ve yerelde görüşme yapılırsa çok bilgiler aktarabilir. Mustafa Bey’in kız kardeşi Altan Hanım da hayatta.
  • Şevket Osman Karaca’nın eşi Sezai Ömer Madra’nın kız kardeşiydi. Sabuncular ve yağcılar Ayvalık merkezde denize açılan evlerde otururlardı. Şevket Osman Karaca’nın evinin yanında Fehmi Sabuncugil’in evi var. Bugünkü AIMA binası. Mustafa Kürşat bir AIMA konseri sırasında Gültekin Doğan ile karşılaşmış ve ona bu evde doğduğunu belirtmiş. Ev ilk Fazıl Bey’in iken sonrasında Fehmi Bey satın almış. Dr. Fazıl Doğan da Bandırmalılar lakaplı aileden Çamlık’taki evi satın alıp oraya yerleşmişler. İlter Doğan, Hümeyra Gücük’ün babasıdır. Gültekin ve İlter Doğan kardeşler çok kibar ve saygılı iki kardeşti.
  • Belediye Gazinosu’nda bahçe partileri yapılırdı ve çocuklar da katılırdı. Ayvalık ahalisi genelde Midilli ve Girit göçmenleriydi. Bir tek Besen Hanımlar ve Kaptan ailesi burada göçmen değildi. Kaptan ailesi Karadeniz’den gelmişler. (Hakkı Kaptan ve oğlu Mustafa Lütfü Kaptan). Aile hakkında bilgi almak amacıyla Yusuf Kaptan (92) ile görüşme yapabilirsiniz.
  • O dönemde Türkiye’de ilk 100 zenginin iki tanesi Ayvalık’taydı. Biri Sezai Ömer Madra diğeri Dr.Fazıl Doğan’dı. Sezai Ömer Madra çok zeki ve çok sosyal bir insandı, bu sebeple insanların sevdiği bir isimdi. Eşi Beraat Hanım, İngiltere Kraliçesi gibi her zaman çok şık giyinirdi. Demokrat Parti döneminin Maliye Bakanı Fuat Ağralı aile yakınıydı. Fuat Ağralı’nın kızı Zehra, Sezai Bey’in büyük oğlu Cem Madra ile evlendi. Onların oğlu Ömer Madra dünyaya geldi. Mustafa Kemal tarafından Sezai Ömer Madra’ya yazılan mektuplar Murat Bardakçı tarafından gazetede yayınlandı ilk olarak. Sezai Bey yağ kralı olarak anılıyordu. İstanbul’da da yaşıyordu (Hayat Apartmanı). Muhtar Kent’in bugünkü evi Sezai Ömer Madra’nın eviydi. Sezai Ömer Madra’nın kızı Sevim Kent ve Ahmet Muhtar Kent de Sevim Hanım’ın oğludur. Sevim Hanım’ın eşi de Marsilya’da diplomasi görevini sürdürürken, ölüme gönderilen Yahudilere, Türkiye pasaportu sağlamak koşuluyla hayatlarını kurtaran Büyükelçi İsmail Necdet Kent’tir.
  • Cem Madra ikinci evliliğini Aysel Bosna ile yaptı. Sezai ve Salih adında iki çocukları oldu. Teoman Madra, Cem Bey ile kardeştirler. Ayvalık’ın kentsel koruma anlamında ki erken çalışmalarında; sitlerin tespiti, ilan edilmesi ve yapıların tescillenmesi süreçlerinde Teoman Madra’nın çok büyük emeği vardır (Çamlık, Cunda, Ayvalık Kentsel Sit). Teoman Madra binaların tescillenmesini sağlarken aynı zamanda fotoğrafçılık da yapmıştır. Beral Madra’nın da İstanbul’da galerisi vardı. Beral, Ayvalık’a çok sanatçı getirdi. Devrim Erbil bunlardan biriydi.
  • Sezai Bey daha işleri yolundayken maalesef kansere yakalandı. İşleri tasfiye etmek zorunda kaldı. Sezai Bey öldükten sonra ise çocukları ondan kalan işlerini devam ettiremediler.
  • Komili bacasının üzerinde Salih Komili yazar ve sahibi de O idi. Orası bugünkü otoparktan önce teneke kutu imalathanesiydi. Hasan Kocakundakçı ise bu kutu fabrikasının sahibiydi.
  • 1960lı yıllarda Ayvalık’a Yavuz zırhlısı gelmiş fakat limana girememiş. Besen Hanım’ın eniştesi Paşa imiş ve evlerine misafirliğe gitmiş. Sezai Bey bir gece bütün üst komutanlara evde davet vermiş ertesi gün ise aynı komutanlara Şehir Kulübü’nde de davet vermiş.
  • Ayvalık Halk Evi’nin tiyatroları o dönemde Tüccar Kulübü’nde oynanıyordu. Ali Dirim (Aliço) ise Madra ailesinin muhasebecisiydi.
  • Ayvalık’ta öyle bir eğlence hayatı vardı ki, gece yemekten sonra hava güzelse denize girmeye bile gidilirmiş. Denize daha çok Aytaç ya da Aytur’da girildiği dönemde, Besen Hanım 14-15 yaşlarındayken arkadaşlarıyla birlikte Ayvalık’a canlı müzik getirerek parti yaptıklarını söylüyor.
  • Dr. Fazıl Doğan, erken yaşta akciğer rahatsızlığı sebebiyle çok hastalanmıştı. 1951 yılında hayata veda etmiş. Kırlangıç Fabrikası’nın aslında Dr. Fazıl Doğan Pirina Fabrikası olarak anılması gerekiyor. Bu yörenin tek pirina fabrikasıydı ayrıca. Dr. Fazıl Doğan öldükten sonra İlter ve Gültekin Doğan işi devam ettiriyor ve fabrikaya sabun imalatı da ekleniyor. İşleri büyüdükçe başarısız oldular fakat iki kardeş de hiç kimseye borçlu kalmamış. Sezai Bey de İlter ve Gültekin Doğan da asla iflas etmedi ve borç bırakmamışlar.
  • Ayvalık’a sanatçı çok insan geldi. Örneğin; Cansever Ailesi hem Fazıl Doğan’ın hem de Sezai Ömer Madra’nın çok yakın ahbabıydı. Bugün Ayvalık Kabristanlığı ’nda görülen Dr. Fazıl Doğan’a ait mezar yapısı, rahmetli Mimar Turgut Cansever imzasını taşır.
  • Paşalimanı, Ali İhsan’ın (Tatlıcı) plajıydı. Burada harika bir deniz ve muhteşem bir atmosfer vardı. Çocuklar olarak oynadıktan sonra yorulur, iskeleden ayaklarımızı suya uzatır, yiyecek bir şeyler isterdik. Plajda sadece ada köftesi ve salata verilirdi, onları yerken sohbet eder, dinlenirdik.
  • Gönül Karaca, Orhan Peker ile Ayvalık’ta evlendi. Şevket Osman Karaca’nın eşi Sezai Ömer Madra’nın kız kardeşidir. Orhan Peker, Karacaların yalısında müthiş bir sergi yapmıştı. Gönül Karaca, Orhan Peker öldükten sonra da onun adına bir sergi daha açmıştı. Gönül Hanım’ın çok fazla kardeşi vardı fakat bir tek kendisi Ayvalık’ta yaşadığı için yalının kullanımı ona aitti.
  • Çamlık’ta önceden ulaşım zordu. Sadece toprak yol vardı. Eskiden yol çok kötü olduğundan dolayı Çamlık’a motor ile geliniyordu. Ayrıca yaşam da çok kısıtlıydı, 10-15 tane Rum evi ve Manastır dışında yerleşim yoktu. Çamlık aslında yazlıkların bulunduğu bir mekandı, kışın merkezde yaşayan tüm aileler yazın buraya göç ederlerdi. Çamlık’taki apartmanların çoğu 1940-50li yıllarda yapılan Cumhuriyet Dönemi Mimarlık Mirasının önemli eserleridir.
  • Süner Ailesi kış aylarında Ayvalık merkezde yaz aylarında ise Cunda’da ikamet ediyordu. Kışın yaşadıkları yer ise günümüzde alt katında “English Home” mağazasının bulunduğu köşe binaydı.
  • Şehir Kulübü bugünkü “MADO / Kanelo” nun olduğu yerdir. Şehir Kulübü’nde balolar yapılırdı. Kanelo önceden Emin Süner’e aitti. Bugün ise Çalık ailesine ait (Fatma Betül Kürşat’ın Halası’nın ailesi).

Tulya MADRA – 31.05.2023

Tulya MADRA  / Endüstriyel Tasarımcı, Seramik Sanatçısı

Endüstriyel tasarımcı ve seramik sanatçısı Tulya Madra, uzun süre mobilya ve iç mekân tasarımı alanında çalıştıktan sonra 1996-2003 yılları arasında New York’ta ve 2004-2005 yılları arasında İstanbul’da yaşadı. 2005 yılında Ayvalık’a yerleşerek Fırat Aykaç ile birlikte mimarlık ofisi olan “mO/mimarlıkOfisi” ni kurdular. Tornacılık öğrenmeye başlayan Madra, Ayvalık’ta bu hobisine devam edebilmek için 2009 yılında torna tezgahı ve fırın satın alıp aynı zamanda porselen üretimine başlıyor. 2009’da, çalışmalarını sergilemek maksadıyla “santimetrestudio” adında bir dükkân ve üretim atöyesi açıyor. Tulya Madra, Ayvalıklı bir zeytinyağı müstahsili ve başarılı bir iş insanı olarak anılan Midilli mübadili, Sezai Ömer Madra’nın torunudur.

Besen Soral’ın ifadesiyle, eskiden sabuncu ustası olan ve 1973-80 yılları arasında iki dönem belediye başkanlığı yapan İzzet Aygüner ve Teoman Madra’nın çabaları ile Ayvalık’ın kentsel sit ilanları, yapıların tescillenmesi gibi konularda çok önemli adımlar atılmış. Tulya Madra’nın babası Teoman Madra, Ayvalık, Çamlık ve Cunda kentsel sitlerinde yapılan koruma ve tescil çalışmalarındaki rolü çok büyük ve bize göre kentte doğru bilinen yanlışlar arasında farkındalık yaratılması gereken bire konu. Ayvalık kentsel sit alanlarında koruma ve tescil çalışması fikrinin 1975 yılında bugünkü İş Bankası binasının yanında bulunan Şevket Osman Karaca Sabunhanesi’nin bir gecede yıkılması ile birlikte Mimar Cemil Gerçek ve Teoman Madra’nın kentsel sit alanındaki koruma girişimleri başlıyor. Sürecin detaylarını Beral Madra’nın kaleminden okuyabilirsiniz: https://t24.com.tr/k24/yazi/ayvalik,1915

  • Ayvalık’ta da Safranbolu koruma sisteminin bir benzeri uygulanıyor. Süreçle ilgili daha detaylı bilgi alabilmemiz için bizlere Ahmet Yorulmaz’ın “Ayvalık’ta İz Bırakanlar ” kitabını öneriyor.
  • Tulya Madra, Ayvalık’ı detaylı bir şekilde ilk kez Mimar Dimitrios Psarros’tan dinlediğini anlatıyor. Psarros’un vefatından sonra kızı Maria tarafından derlenen ve 2017 yılında basılan “To Aivali kai he micrasiatike Aeolida” kitabı Ayvalık üzerine yazılmış en önemli kitaplardan biridir. Tulya Madra, Maria ile hâlâ irtibat halinde olduğunu ve gerektiğinde Ayvalık çalışmalarına katkı sağlamak için doküman veya görsel kaynak desteği sağlayabileceğini ifade ediyor.
  • Tulya Madra Ayvalık’ın mübadil yaşamını yansıtan önemli bir belgeselden bahsediyor. Zeynep Kazancıgil ’in yönetmenliğini yaptığı “Midilli’den Ayvalık’a Bir Mübadele Öyküsü” adlı çalışma 2005 yılında çekilmiş.
  • Tulya Madra’nın annesi Beral Madra, sanat eleştirmeni, yazar ve çağdaş sanat küratörü. Besen Soral’a göre, Beral Madra Ayvalık’a çok sanatçı getirmiş. Devrim Erbil de bu sanatçılardan biriydi. Beral Madra’nın özellikle son 20 yıldır Ayvalık’ın sanatla olan ilişkisinin önemli derecede artması hakkındaki görüşlerini dinlemek için ileri bir tarihte görüşme planladık.
  • Tulya Madra, ofis çalışmalarımıza katkı sağlayabilecek bir diğer kaynağı bizlerle paylaşıyor. 1824 yılında Anadolu’yu ziyaret eden İngiliz seyyah Josiah Conder’in “ The Modern Traveller: A Popular Description Geographical, Historical and Topographical of the Various Countries of the Globe, Syria and Asia Minor ” adlı eserinde Ayvalık’tan ‘Haivali’ adıyla bahsedildiği bilgisini aktarıyor.

Arzu ACUROL – 25.08.2023

Arzu ACUROL  / Araştırmacı, Yemek Kültürü Yazarı

Edremit doğumlu Arzu Acurol, uzun yıllar boyunca eşi Erkan Acurol ile birlikte Ayvalık’ta yaşamış. Birlikte araştırmalar yaptıkları Ege-Ayvalık yemek kültürü üzerine çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları yayımlanmış, aynı zamanda denenmiş yemek tariflerini fotoğrafçı gözüyle kaydetmiş ve kitaplaştırmışlar. Birlikte hazırladıkları ve yayınlanan dört kitaptan üç tanesi Ayvalık ile yakın ilişkili: Kydonia Ayvalık Mutfağı: Ege’nin Arka Bahçesi (İnkılap Yayınları, 2007), Ege ve Ayvalık’ta Kış Hazırlıkları (İnkılap Yayınları, 2009) ve meşhur sloganın kitap ismine verildiği Rakı Balık Ayvalık – Meze Kitabı (İş Bankası Kültür Yayınları, 2009). Erkan Acurol 2010 yılında  vefat ettikten sonra birlikte başladıkları kitap ve yayınlara halen devam etmekte olan Acurol, yerel lezzetler ve malzemeler konusunda araştırmalar yapmakta ve işletmelere mutfak kurulumunda profesyonel destek sunmaktadır.

  • Ayvalık mutfağının anlaşılması ve yeterince anlatılması amacıyla yapılması gereken ilk işin bir akademi kurulması, burada eğitmenlere doğru bilginin aktarılması gerektiğini belirtiyor.
  • Ayvalık’taki deniz kestanesi (Karadiken) için Coğrafi İşaret Belgesi alınması gerektiğini vurguluyor. Öğrendiğimiz yeni bir bilgi de Ayvalık’ın karadikeni İtalya’ya ihraç ettiği.
  • Lor tatlısı ve sakızlı kurabiye için coğrafi işaret başvurusunun olumlu sonuçlanmasının ardından Lor Baklavası için de coğrafi işaret başvurusu yapılması gerektiğini belirtiyor. Lor Baklavası ’nın Osmanlı döneminde bile Ayvalık’ta çokça yapılan bir tatlı türü olduğunu öğrendik. Balıklı bamya, salyangoz gibi yemeklerin Ayvalık mutfağında var olduğunu fakat zamanla unutulduğunu aktarıyor
  • Yine Ayvalık’a has bir lezzet olan “Eftazmo” yani nohut ekmeği veya halk arasında bilinen tabiriyle simit ekmeğinin çok başarılı ve sağlıklı bir besin olduğunu bizlere aktarıyor.
  • Ayvalık turizmiyle ilgili sohbetimiz esnasında; Kentin en büyük sıkıntısının su problemi olduğunu ifade eden Arzu Hanım, kentteki sarnıçların tekrar kullanımının sağlanmasının bu probleme büyük ölçüde çözüm getirebileceğini aktarıyor. Kendisi de Çamlık bölgesinde oturduğu dönemde evinin sarnıcını uzun yıllar kullandığını öğrendik.
  • Ayvalık turizmini etkileyen bir diğer problemin ise, Midilli-Ayvalık seferlerinin saatlerinin seçiminin yanlış olması olarak belirtti. Midilli’den Ayvalık’a gelen turistlerin 1 günde Ayvalık gezilerini tüketerek burada konaklamamalarının sebebinin sefer saatlerinin yanlış seçilmesi olduğunu belirtiyor.
  • Alaçatı’da ot olmayan dönemde bile ot festivali yapılarak bu festivalin ses getirdiğini anlatırken, ot festivalini aslında Ayvalık’ın hak ettiğini düşündüğünü belirtti. Ayvalık ta her Perşembe kurulan Pazar bir nevi ot festivalidir. Hiç bir yerde bu kadar ot çeşitliliği yoktur. Ayrıca Ayvalık ’ın “vegan mutfak” açısından çok zengin olduğunu fakat bu avantajın kullanılmadığını belirterek üzerine düşünmemiz gerektiğini vurguluyor.

 

Erkan Acurol ile birlikte hazırladıkları ve yayınlanan dört kitaptan üç tanesi Ayvalık ile yakın ilişkili:

Kydonia Ayvalık Mutfağı: Ege’nin Arka Bahçesi (İnkılap Yayınları, 2007)

Ege ve Ayvalık’ta Kış Hazırlıkları (İnkılap Yayınları, 2009)

Meşhur slogan ile; Rakı Balık Ayvalık – Meze Kitabı (İş Bankası Kültür Yayınları, 2009)

 

Kendisine Ayvalık mutfağını tanıtır mısınız dediğimizde şu yanıtı aldık:

“Özetle, denizden gelen mahsuller ile otların buluştuğu bir mutfak lezzetidir Ayvalık Mutfağı. Bu lezzetin [mümkünse] deniz kıyısında, kokusunu ve havasını hissederek yemek ise ayrı önemli bir konu.”

“ Ege’nin Arka Bahçesi

Dünyada ve ülkemizde beslenme bilincinin geliştiği ve sağlıklı yaşamın beslenme alışkanlıklarının birincil faktör olarak öne çıktığı bu zor günlerde yöresel mutfaklarımıza ve coğrafi işaretli yiyeceklerimize ve tabi ki zeytinyağına daha sıkı sarılmalıyız.

Türk mutfağı içinde Ege mutfağı, Ege mutfağı içinde Ayvalık mutfağı önemli bir yere sahiptir. Ülkemizin en sağlıklı mutfaklarından biri olduğu su götürmez bir gerçektir.

2006 yılında bir ilk olarak bir ilçenin yemek kitabı yayınlanmıştır. “Ege’nin Arka Bahçesi Kydonia Ayvalık Mutfağı” adlı kitapta unutulmuş, kaybolmaya yüz tutmuş tüm yemekler gelecek nesillere aktarılmıştır. Gardumi (bağırsak dolması), Ayvalık’ın en eski et yemeklerinden birisidir. Süt kuzusunun kalın bağırsaklarının iç malzemesiyle doldurulmasıyla yapılır. Oğlak dolması, Hıdrellez’de yapılması gelenek olan bir et yemeğidir. Oğlak etinin zeytinyağında kavrulan iç malzemesiyle doldurulmasıyla yapılır. Midilli kökenli bir yemek olan Sure, kuzu kolu doldurularak yapılır. Kurban Bayramı yemeğidir. . 2017 ‘den beri Unesco Dünya Mirası geçici listesinde yer almaktadır. Ayvalık tarihi bir kent olmanın yani sıra ülkemizin en zengin mutfaklarından birisine sahiptir. Bu zenginliğin nedeni tarih boyu yer değiştirme ve 1923 yılındaki Mübadele ile gelen sosyal dokudur. ”Adalı“ olarak tanımlanan Girit ve Midilli ‘den gelenlerle, Selanik ve çevresinden gelerek yerleşenler  ortak bir mutfak kültürü oluşturmuştur.

Bununla birlikte bu mutfağı şekillendiren en önemli unsur zeytinyağı olmuştur. Coğrafi işareti almış ilk ürün, Ayvalık zeytinyağıdır. Ayvalık yemeklerinde ve özellikle üzerine basarak belirtiyorum kızartmalarda da zeytinyağından başka bir yağ kullanılmaz.

Kekik ve pul biberle tatlandırılmış çiğ zeytinyağına  ekmek (nohut ekmeği, eftazmo, tatlı maya) banmak, sabah kahvaltılarında zeytin tüketmek gibi beslenme alışkanlıklarının ilk doğuş yeri Ayvalık’tır.

 Zeytinyağının  çiğ olarak tüketilmesi yörenin yemeklerine ayrı bir tat ve lezzet verir. Ayvalık mutfağındaki malzeme ve çeşit  zenginliği hiç bir mutfakta yoktur. Zeytin, zeytinyağı, denizden yakalanan balık ve diğer deniz ürünleri, üretilen meyve ve sebzeler bulunduğu coğrafyaya has yetişen otların, mantar, oğlak ve kuzular süt ürünlerinde lor, kelle ,sepet  peynirleri. Lor peyniri ile yapılan lor tatlısı ve lor baklavası ve bence Cunda da güzel bir yemeğin final tatlısı olan taze lor üstü karadut reçeli.

 Ege’ye özgü sakızın kullanıldığı sakızlı kurabiye ,sakızlı muhallebi ve sakızlı dondurma.

Ayvalık adıyla birlikte en çok anılan yiyecek de kuşkusuz Ayvalık tostudur. Ayvalık tostunu farklı kılan nohut mayasıyla yapılan ekmeğidir. Özel kalıplarda Ayvalık fırınlarında pişirilir ve dağıtılır.

Papalina: Ayvalık’ın en ünlüsü, sardalya balığının yavrusudur. Genellikle temmuz-ağustos aylarında bulunur. Yalnızca Ayvalık körfezinde avlanma izni vardır. Yalnızca tavası güzel olur. Bir midye türü olan kydonia, Ayvalık’a da ismini veren deniz ürünüdür. Rumca’da ‘ayva yurdu’ anlamına gelir.  Deniz dibinde kumların içinde gömülü olarak bulunur. Kaşarlı yapılan türü çok ünlüdür. Gopez: Ayvalık’ta Kupa balığı olarak bilinir. Balıklı bamya, nohutlu bakaloros (bir mezgit türü), ahtapotlu akkız (şevket -i bostan ), supyalı rezene (arapsaçı), Kakavya, Sahanaki, balık pastırması Ayvalık mutfağının yaratıcılığını ortaya koyan yemeklerdendir .

Ayvalık mutfağında otlar ve sebzeler kuzu etiyle birlikte ayrı bir lezzete dönüşür. Kuzu etli mühliye, kıymalı ebegümeci, kuzu etli arapsaçı , maraşa (arapsaçı ile pişen kuru fasulye)  ünlü yemeklerdendir.

Kabak çiçeği böreği, kabak çiçeği ve taze lor peyniri ile yapılır. , kabak ve kelle peyniri ile yapılan koliçita, lor peynirli kalçunya, tavuk ve yufka ile yapılan çullama Ayvalık Mutfağı’nın başlıca hamur işleridir. “

Arzu ACUROL, Ayvalık

Eşref ARIKIZ – 31.10.2023

Eşref ARIKIZ  / Taş Ustası

Uzun yıllardır Ayvalık’ta ikamet eden ve restorasyon alanında taş ustası olarak çalışan Arıkız, 2010 yılında Ayvalık kent merkezi ve Cunda’da bulunan 30 adet tarihi çeşmenin onarımında, yeniden işlevsel hale getirilmesi amacıyla bazıları eski kaynağına diğerleri ise kentin su şebekesine bağlantılarının yapıldığı bir restorasyon çalışması sürecinde yer almış. Bu çalışmaların ardından koruma alanında çalışmaya devam etmiş ve yapı ölçeğinde restorasyon çalışmaları yapıyor. TEMA Vakfı Ayvalık Temsilciliği’nin üyesi olan Arıkız, profesyonel olarak yaptığı iş sektörünün Ayvalık’ta çok önemli bir alan olduğunu belirtiyor.

 

  • Ayvalık’ın hem günümüzde hem de tarihsel süreçte su sıkıntısı yaşadığını belirten Eşref Arıkız, Ayvalık’ta içme suyu temin etmenin yüzyıllardır zor bir işlem olduğunu ve günümüzde de ayrıntılı bir su sistemi kurulmasının gerekliliğini anlattı.
  • Ayvalık Belediyesi Su İşleri Müdürlüğü’nden emekli Mustafa Bey’den (Soyadını hatırlayamadığı kişi birkaç yıl önce vefat etmiş) aldığını belirttiği bilgiye göre Ayvalık’ın iki yüksek tepesinde büyük su toplama havuzlarının bulunduğunu ve özellikle yaz aylarında her evde bulunan sarnıçlarda su bitmesi durumunda bu havuzların bağlandığı kanallar aracılığıyla evlere su dağıtımı yapılmış olabileceği bilgisini kendi görüşü olarak bize aktardı.
  • Arıkız, yaptığı restorasyon uygulamaları sırasında konutlara bağlanan su kanalları olduğunu fakat bu kanalların zamanla farklı sebeplerle tıkandığını özellikle yıkılan eski konutların bulunduğu yerlere yeni konut yapılırken kullanılan modern inşaat sistemleri ve malzemelerin bu kanallara büyük zararlar verdiğini belirtti. Kanallar tıkandıktan sonra sarnıçların da susuz kaldığını ve günümüzdeki oluk sisteminin 19. yüzyılda kullanılmadığını düşündüğünü aktardı.
  • Sarnıçların ve su kanalları bağlantılarının konutlar yapımı aşamasında inşa edilerek ardından konutun yapıldığını, bu sebeple hassas bir altyapı sistemi olduklarını belirtti.
  • 2010 yılında Ayvalık’ta ve Alibey Adası’nda da toplam otuz adet sokak çeşmesinin restorasyonunda çalıştığını ifade eden Eşref Arıkız, bu çeşmelere gelen “doğal su kanallarının” araştırılmadığını, çalışma kapsamında sadece yeni şebeke suyuna bağladıklarını anlattı.
  • Ayvalık Taksiyarhis Kilisesi yakınlarında bulunan çift başlı kartal figürü ile süslenmiş sokak çeşmesinin bu kabartmasının da yine bu çalışma kapsamında ortaya çıkarıldığı belirtti.
  • 2010 yılında başlanan Ayvalık/ Cunda sokak çeşmeleri restorasyonlarında sponsorlar aracılığı ile “Aile adına hayrat yapılması” usulü ile maddi kaynak bulunduğu bilgisini verdi.

Kemal ANADOL – 05.02.2024

Kemal ANADOL / Yazar, Siyaset İnsanı, Eski Dönem TBMM Milletvekili

1941 yılı Safranbolu doğumlu olan Kıvılcım Kemal Anadol, şair ve yazar Zihni Anadol ’un oğludur. Karadeniz Ereğlisi Alemdar İlkokulu, Karadeniz Ereğlisi Ortaokulu ve Ankara Atatürk Lisesi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1966-73 arası Karadeniz Ereğlisi’nde avukatlık ve gazetecilik yaptı. 1973 ve 1977’de Zonguldak’tan, 1987’de İzmir’den milletvekilliğine seçildi. 12 Eylül döneminde bir süre hapis yattı. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesidir. Çalışmalarını İzmir’de sürdürüyor. TBMM’de temsil ettiği kenti daha iyi tanıtmak amacıyla başladığı tarih araştırmaları sürecinde Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi ana çalışma konusu olur ve bu konuda romanlar yazmaya başlar. Büyük Ayrılık (2003) ve Kasırga “Aera!” (2013) Mübadele hakkında yazdığı başlıca eserleridir.

 

  • 1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ’nde Türkiye tarafının daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Bunda iki önemli yaklaşım var: Yöneticiler nezdinde sürecin iyi yönetilmiş olması birinci nedendir. İkincisi ise yaklık 1.5 Milyon insan Türkiye’den ayrılırken, Yunanistan’dan ülkemize gelen insan sayısı 450 Bin civarındadır.
  • Celal Bayar gibi Türk siyasetinde önemli bir ismin Mübadele İmar ve İskan Bakanı olarak başarılı çalışmalar ortaya koyması, onunla çalışan yöneticilerin planlı çalışması Türkiye tarafında sonucun görece iyi sonuçlanmasını sağlamıştır.
  • Ayvalık’ın Mübadil kent anlamında en önemli farkı sürecin “ planlanmış “ olmasıdır.
  • Mübadiller Ayvalık’a geldiğinde bomboş bir şehirde, istedikleri binaları seçerek, herşeyi hazır buldular. Çünkü savaş yıllarında 1 milyona yakın Rum herşeyi olduğu gibi bırakarak bölgeden ayrılmışlardı.
  • 1960-73 yılları arasında Cumhuriyet Senatosu’nda görev yapan Nejat Sarlıcalı ’nın anlattığına göre ailesi Midilli’den ayrılırken kapının arkasındaki süpürgeyi dahi almış.
  • Ayrıca bir diğer önemli konu da gelen insanlar mesleklerini yapmaya devam edebildiler. Ayrıldıkları şehirlerde zeytincilik, bağcılık, şarapçılık, balıkçılık yapan insanlar Ayvalık ve Cunda’ya yerleştiklerinde bu meslek hayatlarına devam ettiler.
  • Mübadele sürecini iyi anlamak ve anlatabilmek bakımından ilk kitabımı yazdığım dönemde dört defa Midilli’ye gittim. Bu süreçte pek çok insan ile tanışma ve çalışma şansı yakaladım.
  • Bu gidişlerden önce doğru bir çalışma süreci için sözlü tarih araştırması eğitimi aldım.
  • Adalar nezdindeki mübadeleyi araştırmalarımda öne çıkan bir diğer önemli sonuç da şudur: Midilli Adasının, Ege kıyılarındaki diğer Yunan adalarından en büyük farkının içinden geçen bir dere ile kaynak suyunun olmasıdır.
  • Jeolojik süreçte Anadolu anakarasından kopan adanın tatlı suyu muhtemelen Kaz Dağlarının da kaynağı olan damarlardan birisi olabilir.
  • Limni Adasına göre Midilli’nin farklı olan taraflarından birisi de burada zeytinciliğe uygun toprakların olmasıdır. Limni Adası daha çok kayalıktır ve orada bağcılık gelişmiştir.
  • Kemal Yalçın tarafından kaleme alınan “ Emanet Çeyiz – Mübadele İnsanları “ isimli çalışma Türkiye’ye gelen mübadillerin buraya alışma süreçlerinde başlarından geçenleri anlamaya yönelik önemli bir çalışmadır.

Tüm Sorularınız, Görüşleriniz ve Önerileriniz İçin Bize Ulaşın.

error: