TÜRKİYE’NİN 2022 UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİ ADAYI GORDİON ANTİK KENTİ ZİYARET EDİLDİ

  • Ağustos 10, 2022

Etkinlik Hakkında

2022 yılında gerçekleştirilmesi planlanan fakat Rusya-Ukrayna ülkeleri arasında çıkan savaşın etkileri sebebiyle ertelenen 45. Dünya Miras Komitesi’nde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi beklenen Gordion Antik Kenti, Anadolu Medeniyetleri Müzesi bünyesinde çalışan ve Gordion Antik Kenti Kazı Komiseri olarak görevlendirilen Arkeolog Mustafa Metin rehberliğinde ziyaret edildi.

Sakarya Nehri kıyısında kurulmuş ve Eski Tunç Çağı’ndan Selçuklulara kadar 4000 yıldan uzun bir süre kesintisiz iskân görmüş olan Gordion, Yakın Doğu’nun en önemli arkeolojik alanlarından biridir. Kent, 1892 yılında Bağdat Demiryolu yapımı sırasında keşfedilmiştir.

Arkeolojik bulgulara göre Frigler, Gordion’a Hititlerin yıkılması sonucu MÖ 12. yüzyılın sonları gibi erken bir tarihte gelmiştir. Kazılarda gün ışığına çıktığı kadar en erken Frig yerleşim yerleri gündelik hayata ilişkin malzemeler içeren, hafif konstrüksiyonlu küçük evlerden oluşan köy karakterine sahiptir. MÖ 9. yüzyılda ise büyük bir dönüşüm gerçekleşir ve yerleşim, içinde büyük yapıların yer aldığı muazzam surlarla çevrili bir kale halini alır. Yerleşimdeki bu önemli değişim muhtemelen bu şekilde büyük inşaat projelerinin yapımını yürütebilecek merkezî bir Frig devlet yönetiminin oluşmasıyla açıklanabilir. Bu kale, MÖ 800 civarında kent sakinlerinin tüm mallarını bırakarak yalnızca canlarını kurtarabildikleri büyük bir yangında tahrip olmuştur. Gordios ve oğlu Midas, MÖ 800 felaketinin ardından Frig kalesinin yeniden inşasında önemli rol oynamış olabilirler. Yeni kale, eskisini tamamen kaplamakta ve çok daha yüksek bir kotta yükselmektedir. Eski kale yapı birçok özelliğiyle birlikte kopyalanmış ve yeni yapılarında eskilerin işlevini sürdürmüş olması muhtemeldir.

Yeni kale Gordion’a üç asırdan fazla, MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısı ortalarına kadar hizmet vermiştir. Bu uzun zaman diliminde Frigia’yı etkileyen bir dizi önemli olay gerçekleşmiştir. 7. yüzyılda, muhtemelen Kafkaslardan gelen akıncı göçmen Kimmerler Anadolu’yu alt üst etmiş, Frigia da bu felaketten nasibini almıştır. 7. yüzyılın sonuna doğru Kimmerleri batıda bastıran Lidyalılar siyasi egemenliklerini Anadolu’nun içlerine doğru genişletir. Gordion’da ana yerleşime bitişik bir kalenin içinde ele geçen çok sayıdaki Lidya seramiği nedeniyle bir Lidya askerî garnizonu barındırdığı düşünülmektedir. Bu askerî kale muhtemelen Persler tarafından tahrip edilmiştir. Ahameniş İmparatorluğu döneminde Gordion, Marmara Denizi’nin güneyindeki Daskileion’daki Pers satrabına bağlı ikinci derece bir idari ve askerî merkez durumundadır. MÖ 8. yüzyılın sonlarından 4. yüzyıla kadar yaşayan uzun ömürlü bu yeni kale Gordion’daki Frig maddi kültürünün en iyi temsil edildiği yerdir. Yazılı Frig belgelerinin çoğu bu döneme aittir.

Gordion ören yeri ve etrafında M.Ö.9. yüzyıl ile M.Ö. 1. Yüzyıllar arasında tarihlenen Frig soylularına ve ileri gelenlerine ait olan 124 adet Tümülüs mezar bulunmaktadır. Kazısı yapılan Tümülüslerin en büyüğü müzenin karşısında yer alan MM tümülüsü (Midas Tümülüsü ya da Büyük Tümülüs) olup, mezar odasına bir Türk mühendislik şaheseri olan ve Zonguldak maden işçilerinin açtığı tünelden ulaşılmaktadır. Antik dünyanın ikinci büyük tümülüsü olan ve ardıç tomruklarla desteklenen çam ağacından yapılmış ahşap mezar odası zarar görmeden günümüze kadar ulaşmış tek örnektir. Her ne kadar Midas Tümülüsü olarak bilinse de mezar odasından alınan örnekler üzerinde yapılan radyokarbon ve dendokronolojik analizlerinden defin işleminin M.Ö.740’larda yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla 1.60 boyunda ve 60lı yaşların başında ölen bir Frig Kralı için yapılmış olan MM Tümülüsü Kral Midas’ın babası Gordias’a ait olmalıdır. Türkiye’nin önemli müzelerinden biri olan Gordion Müzesi; 1963 yılında, yaklaşık 120.000 metrekarelik bir alanda kurulmuştur. Bu müze, başta Gordion kazılarından olmak üzere, Polatlı ilçesi civarından derlenen eserlerden kronolojik bir sergileme sunar. Gordion Antik kentinde yapılan kazılarda, M.Ö.9. yüzyıla ait Megaron 2 adı verilen ve içinde dünyanın en eski renkli çakıl taşı mozaiğinin bulunduğu büyük bir yapı ortaya çıkarılmıştır.

Yaklaşan Etkinliklerimiz

Yakın zamanda olacak etkinliklerimiz hakkında detaylı bilgi almak için bize ulaşın.